Asıl sorun ne?

Özlem Zengin vakasının temel olarak iktidar tarafından da rahatsız edici bulunmasının asıl sebebi ne olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Kendisine siyasetin her tarafından ve her bileşeninden verilen tepkiler doğrudur ve haklıdır. Çözemediğim taraf orası değil.

Ancak özellikle sosyal medyada ve medyada iktidara yakın, hatta çok yakın birçok isimden Özlem Zengin’e verilen bu tepkilerin temel kaynağı kendisinin yaptığı yanlış mıdır yoksa bunu herkesin içinde yapmış olması mıdır sorusu son derece önemlidir.

Bunları yazarken muhalefetin her kanadının bu anlamda masum olması gibi bir iddiam yok, yani benim yok. Başkalarının o iddiaları da olabilir bilmiyorum. Ama iktidar tarafı verdiği tepkilerde durumu daha çok alenileştirdiği için kızıyor Sayın Zengin’e. Yani olay kameralar önünde, olduğu için kızıyor. Hatta bu kızma biçimi nepotizm (akraba kayırmacılık) yapılmasına değil. Zenginin hareketinin “Reise zarar vereceği” şeklinde ifade ediliyor çoğunlukla.

Özlem Zengin zaten kendileri açısından son derece riskli bulunan bir isim uzun süredir. Özellikle İstanbul sözleşmesi gibi, bazı konularda aldığı tavırla iktidara yakın olduğunu söyleyen birçok isim tarafından sık sık eleştiriliyordu. Bu son yaptığı hareket ile de kendisini eleştirenlere son derece önemli bir malzeme verdi.

Buraya kadar Özlem Zengin’in tarafında yer alıyor gibi duruyor olabilirim, ama öyle değil benim asıl altını çizmek istediğim konu Özlem Zengin’e kızan iktidar yanlısı insanların asıl meselesinin, Zengin’in bunu açıktan ve Sayın Erdoğan’ın yanında yapmasına kızdıkları gerçeği

Sanki daha önce kimse iktidarda hiç nepotizm yapmamış, akrabalarını kayırmamış, ya da aileler belli yerlerde belli görevlerde ayrıcalık elde etmemiş, aynı soy isimli birçok insan çok önemli yerlerde görev almamış gibi davranılmasına şaşırıyorum ben asıl.

Oysa ki Özlem Zengin belki de sadece bir anı olsun diyerek yaptı bunu gerçekten. Yeğeni bir kura çekimindeydi neticede ve bu kura çekiminden sonra oradaki herkes gibi kuradan çıktı. Zengin o hamleyi yapmasa kendisinin Konya’ya hakim olarak atandığını sadece akrabaları, arkadaşları fark edecekti. Şimdi hepimiz biliyoruz. Orada başka kimlerin akrabaları var bilmiyoruz. En azından henüz bilmiyoruz. Sayın Zengin’in yeğeni olduğu için mi o kuraya katılma hakkı oldu o kardeşimizin onu da bilmiyoruz. Ama Sayın Zengin’in bu hamlesinden sonra kendisinin çok da ileri gidemeyeceğini tahmin edebiliyoruz

Halbuki eğer Sayın Zengin böyle bir açıklama yapmasa idi yani herkesin içinde bu şekilde bir anı edinmeye çalışmasa idi belki de yeğeni çok daha önemli yerlere gelebilecekti kanımca.

Çünkü bunun son derece fazla örneğine şahit oluyoruz devamlı. Öyle muhteşem aileler tanıdık ki hem AKP tarihinde hem de aslında ondan öncesinde de. Elbette tek başına 22 yıllık bir iktidarın bu konuda çok daha yüksek bir potansiyelinin olması tuhaf gelmiyor insanlara. Mesela Fatma Betül Sayan, Fatih Sayan ve Ayşe Sayan. Muhteşem eğitim ve öz geçmişleri ile hemen her kamu görevini uzun yıllardır yerine getiriyorlar ve kimse de onları eleştirmiyor. Neden çünkü öz geçmişlerine liyakat sahibi olduklarına herkes kefil.

Ya da mesela Kavakçı ailesi, orada da elbette liyakat ile ilgili bir endişemiz olamaz. Hem Sayan ailesinin hem de Kavakçı ailesinin muhteşem kariyerlerine zaten açık kaynaklardan da ulaşabiliyoruz. Hatta geçen gün tamamen tesadüfen Sayın Mustafa Varank ile aynı soy adına sahip bir bakan yardımcısı olduğunu fark ettim. Sanırım yeğeni imiş ama elbette makamını hak ediyordur.

Burada sorun aslında o isimlerin makamını hak edip etmemeleri değil zaten. Öncelikle memlekette iktidar ile uyumlu çalışabilecek ve o makamları hak edecek başka kimsenin olmaması. Gerçekten bir nepotizm durumunun olmadığını düşünürsek, o zaman işte böyle bir sonuçla karşılaşıyoruz. Demek ki 22 yıldan fazla iktidarda kalan bir siyasi hareket bu kadroları yetiştirememiş diye düşünmek gerekir.

Dönersek Özlem Zengin meselesine zaten soy adı da tutmayan o kardeşimiz ile ilgili olarak kendisi böyle bir şey yapmasa idi ve o kardeşimiz de hak etmediği halde çok önemli görevler alsaydı, sosyal ve konvansiyonel medya aynı tepkiyi verir miydi mesela. Sırf dün yaptığı hamle ile yeğeninin önünü kapatmış olmadı mı? Artık çok yetişmiş ve hak eden bir hakim olsa da yapılacak atamalarda sıkıntı yaşamayacak m? Belki de yaşamayacak yukarıdaki diğer örneklere bakınca belki de bir sıkıntı olmaz biz boşuna endişeleniyoruz da diyorum açıkçası.

Ama asıl sorunu hep beraber atlıyoruz. Kızdığımız nedir? Nepotizm( kayırmacılık) yapılması mı yoksa bunun alenileştirilmesi mi? Ya da daha da ileri giderek sorayım, nepotizmi de kimin yaptığına göre mi karar vereceğiz?

Sayın Zengin’in hareketini onaylama derdin de değilim, iktidara yakın medyadan aldığı tepkinin asıl sebebini anlamaya çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Bana, verilen tepkiler daha çok “Tamam da herkesin içinde niye söylüyorsun” gibi geldi.

Yazarın Diğer Yazıları