Bilun Çelik / Yeniçağ
MHP'de ardı ardına başkanlık sistemini öngören anayasa değişikliğine 'hayır' vereceğim açıklamaları AKP'de kaygıya yol açtı. Başbakan Binali Yıldırım, sık sık milletvekilleri ile bir araya gelerek kendi partisinden de fire çıkmasına karşı önlem almaya çalışıyor. Yıldırım, çarşamba günüi gün, önceki gün ve dün milletvekilleriyle AKP Genel Merkezi'nde gruplar halinde bir araya geldi. Bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Yıldırım, cuma namazı çıkışı gazetecilerin "MHP içinden gelen 'hayır oyu' tepkilerine karşılık, "Sizin de endişeniz var mı, AKP içinden de fire verilir mi?" sorusuyla karşılaştı. Yıldırım, bu soruya şöyle veap verdi: "Dedikoduyla amel olmaz. Bizim abdestimiz tam, namazımızdan şüphemiz olmaz. Bizim grubumuz 316 imza vermiştir. 316 imzanın anlamı 'Biz 316 AK Parti milletvekili olarak bu getirdiğimiz değişikliğin arkasındayız. Evet oyu vereceğiz' demektir. Bunun dışında ortaya atılan dedikodular tamamen değersizdir, hiçbir anlam ifade etmez." AKP Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da pazartesi günü TBMM Genel Kurulunda görüşülecek, başkanlık sibtemini öngören anayasa değişikliğine ilişkin gazetecilerin sorusunu yanıtladı.
AHLAKİ DURUŞ
"AKP ve MHP'de fire olabileceği" tartışmalarının hatırlatılması üzerine Yazıcı, MHP'nin iç yapısıyla alakalı bir yorum yapmak istemediğini belirtti. AKP Grubu'nun 317 kişi olduğunu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın oy kullanamadığını ifade eden Yazıcı, "Bunun dışında 316 arkadaşımız bu teklife imza koyduğuna göre, imzalarının arkasında duracağına inanıyorum. Yani ya imza koymayacaksınız ya da arkasında duracaksınız. Burada vicdani ve ahlaki duruş çok önemli. 'İmzamı attım ama benim görüşüm değişti.' diyecek bir arkadaşımızın olduğunu sanmıyorum" ifadelerini kullandı. Yazıcı, Anayasa değişikliği teklifine ilişkin eleştiride bulunanlar, bazı yönleri itibarıyla farklı düşüncede olduğunu söyleyenler olabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bizim siyaseten çalışma tarzımız ve alışkanlığımız şu ve bunu içselleştirmiş durumdayız; biz otururuz, konuları müzakere ederiz. Birbirine hakaret etmeden, tahkir ve tezyifte bulunmadan görüş ve kanaatimiz neyse onu özgürce ifade ederiz. Sonuçta müzakere bittikten sonra yapılan işleme hepimiz karar veriyoruz. Buradaki kolektif akıl bizim parti içi hukukumuz açısından bu değişikliğin yapılması yönündedir. Her arkadaşımız da bunun arkasında durur. Biz 2001'den bu yana süreçleri böyle idare ettik, böyle geldik. Dolayısıyla grubumuz üyesi herhangi bir arkadaşımızın bu duruşa aykırı bir davranış içinde olacağı kanısında değilim, en küçük bir şüphem yok."
