Anayasa, diploma, deprem - Kerim Yılmaz

Anayasa, diploma, deprem - Kerim Yılmaz

Anayasaya 2007 yılında AKP teklif ve çoğunluğuyla konulan 101.madde; ..Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir'''' der. Sonrasında yapılan birden çok değişiklikte bu hükme dokunulmamıştır.

Bu amir hükme göre bir kimse, o kimse her kimse iki kez seçilebilir.

Bir istisnası var o da yine anayasal bir hüküm ve 116. maddede yazılmış. İkinci dönem sona ermeden TBMM seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa ancak o vakit 3.kez aday olunabilir.

İstisna gerçekleşmediğine göre asıl kural caridir ve T.Erdoğan''ın 3.kez seçilebilirliği hukuken imkansız.
Kararı elbette ki Yüksek Seçim Kurulu verecek. Ancak yüksek yargıçlardan oluşan kurulun bu hükmü bilmemeleri ya da  gözardı etmeleri imkansız olduğuna göre, acaba adaylığına engel yok bu anayasa hükmü seçilmesine engel diyerek mi yorumlayıp kabul ettiler acaba?  İzleyip göreceğiz.

**
Bir de diploma meselesi var ki yıllardır tartışılır. Son dönemde gene alevlendi. 2007-2011 arasında YÖK başkanı olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan geçenlerde bir TV’de açıkladı; –YÖK Başkanı olduğumda iki şeyi merak ettim. Birisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasıydı. Marmara Üniversitesi’ndeki arkadaşlara sordum. ‘Hocam tek bir tane kayıt yok’- dediler.

Bu çok önemli ve eğer diploma yoksa çok vahim bir durum. Daha önce de konu olduğunda çıkış belgesi yayınlanmış ama onun da sahteliği ileri sürülmüştü.

Zira Yüksek Okul Geçici Çıkış Belgesinde “Mezuniyet Belgesi” değil “Çıkış Belgesi” yazar ve fotoğraf olmaz. Oysa o belgede “Yukarıda Fotoğrafı Onaylanmış” ibaresi de var.

R.T. Erdoğan''ın Yüksek Okul Çıkış belgesinde iki tane (440 ve 677) belge numarası var ki resmi evraklarda bir belgeye tek numara verilir. Ayrıca 1980’li yıllarda Dekan değil, Yüksekokul Müdürleri yönetirdi. Yani nereden bakarsanız belge düzenlenme şekli ve imzacısı bakımından yasaya uygun değil.
Diploma varsa bu kadar yaygaraya ne gerek var. Aslını sunarsınız hem ilgili makama hem de kamuoyunun gözünün önüne bu tartışma biter. Yoksa ve sahih olmayan belgelerin suretleriyle iş tutuluyorsa yapan, kullanan ve kabul edenlerin vay haline!

21.yüzyılda şu düştüğümüz duruma bakın. Altı üstü bir diploma ya vardır ya da yoktur. Ama biz dünyanın gözü önünde cumhurbaşkanının diploması vardı yoktu tartışmasıyla gülünç oluyoruz. Diploma ve anayasal durum itibariyle seçilmesi hukuka aykırı olan birinin sırf mağduriyete oynamasın kaygısıyla hukuku yok mu sayacağız?

**

Kahramanmaraş depreminin ellinci gününe giriyoruz. İlk iki ortada olmayan iktidar arama kurtarma yapamadı ve yüzlerce canımız enkazdan sağ çıkabilecekken maalesef yakınları ve ailelerinin gözü önünde öldü. Diri diri sâları okutuldu.

Afet zamanında dağıtması gereken çadırı satan Kızılay ve AFAD liyakatsizlerin elinde enkaza döndü.

Depremzedelere hala çadır veremeyen iktidar sözde büyüklüğünü bir anda unutup halktan kahvaltılık yardımı istedi.

Çarşısı pazarı imalathanesi fabrikası yıkılan şehirlere gene rant hesaplı alelacele kalıcı konut vaadi ile toprak üstüne yalandan temeller atıldı.  Çarşısı olmayan şehirlere depremzedelerin dönmeyeceği düşünülmedi.

Sözde asrın felaketi ama halka yardımlarda güdük kaldı. İşyeri fabrikası yıkılan esnaf ve KOBİ''lerin kredi borçları silinmek yerine ötelendi. Peki kazancı sıfır olanlar iki sene sonra nasıl ödeyecek hiç düşünülmedi?

İmar affından, belediyelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin tümünde sorumlu ama suçu gene başkalarına attı. Ama halk bunu yutmadı. Yaşadığını, nasıl yalnız bırakıldığını ve çaresiz kaldığını biliyor.

Enkazda iktidar kaldı ve Mayısta da sandıkta kalacak ve ülke derin bir nefes alacak..

İlgili Haberler