Ali Babacan'ın daveti üzerine notlar...
Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul''da "politika köşe yazarları ve yorumcuları"nı öğle yemeğine davet ederek çalışmaları hakkında bilgi verdi ve soruları cevaplandırdı. Ben da davetliydim.
Bir toplantıya köşe yazarları davet ediliyorsa, onlardan beklenen, izlenimlerini veya notlarını yazması olmalıdır. Gerçi şimdi, muhabirler yorum yapıyor, köşe yazarları haber yazıyor ama konumuz bu değil...
Babacan, basın danışmanlığına, son olarak A Haber''de koordinatör olarak görev yapan Fatih Atik''i getirdi, iletişimi Sanem Oktar''a emanet etti. Yine iletişim ekibinde hukukçu Gülçin Avşar da bulunuyor. Partinin kurucuları arasında yer alan gazeteci Gülay Göktürk de toplantıdaydı.
Yeni partilerde kadınlar eskiye göre daha fazla oranda yönetime giriyor. Bu toplantıda da Babacan''ın sağında Sanem Oktar, solunda Gülçin Avşar oturdu.
Partide kadın kolları, gençlik kolları diye bir ayırım yok. Kadınların yüzde 35, gençlerin de yüzde 25 oranında partinin yetkili kurullarında görev alması esası var...
***
Ali Babacan, il ve ilçe teşkilatları kurulurken, kurucuların en az yarısının politikaya yeni atılan kişiler olması şartını da getirmiş...
Partinin üye sayısı 180 bin. Üyelerin beş bini avukat... Yapılan araştırmaya göre üyelerin yüzde 30''u AKP''den, yüzde 20''si CHP''den yüzde 10''u HDP''den, yüzde 10''u İYİ Parti''den, yüzde beşi MHP''den gelmiş... Üyelerin bu yapısı, partinin nasıl bir çizgide olduğunun da göstergesi... Babacan da "Bizde her segmentten insan var" dedi...
Davet salonunda ise Nagehan Alçı hariç, hemen hemen bütün gazeteciler "muhalif medya" mensuplarıydı. Tabii kendi YouTube kanalından yayın yapan Nevşin Mengü, siyasal iletişim uzmanı Gülfem Saydan Sanver ve birkaç kişiyi daha ayrı tutmak gerekir.
Daveti, yazar ve yorumculara ileten ve ilk karşılayan kişi olan Ezgi Hanım''a, iktidarı destekleyen medyadaki yazar ve yorumcuların davet edilip edilmediğini sordum."Biz, hiçbir ayırım yapmadan bütün ulusal medyadan yazar ve yorumcuları davet ettik." dedi...
***
Ali Babacan, yarın iktidar olacakmış gibi parti olarak yaptıkları eylem planlarını, başlıklarıyla tanıttı. 6''lı masanın da "ortak seçim beyannamesi" ve "ortak hükümet programı" hazırlayacağını söyledi.
Katılan gazeteciler veya yorumcular arasında, "Kürt meselesi" diye neredeyse bildiri sunan da oldu, Atatürk''ün "Türkiye Cumhuriyeti''ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denilir" sözünü sorgulayan da...
Babacan, "eşit vatandaşlık" başlıklı eylem planında bu konudaki bütün sorulara cevap verildiğini söyledi ve "Devletin görevi, doğuştan gelen her türlü hakkı tanımaktır" dedi.
***
Babacan, partinin "Yeni bir Anayasa hedefi" olmakla beraber, 6''lı masa olarak Anayasa değişikliği paketi hazırladıklarını, çalışmalar sırasında 2012''de partiler arası kurulun daha önce mutabık kaldığı maddeleri esas aldıklarını ve anlaştıklarını söyledi. Babacan, "Partiler arasındaki farkların hepsi retorik farkıdır. Geçmişle ilgili konularda anlaşmak zor, ''yarın ne yapalım'' diye konuşmak daha kolay ve sonuç alıyoruz" diye cevap verdi... Babacan, siyasette seçim öncesi ve seçim sonrası atmosferin farklı olduğunu, Özal''ın başlattığı Kürtçe televizyon örneğinde olduğu gibi yapılması gereken bazı işleri "uygun zamanda" yapmak gerektiğini anlattı. Babacan, bunun sebebini anlatırken, "Yoksa karşı tarafta sert tepkiler oluyor, yığınak yapılıyor... Uyandırıyorsunuz..." dedi ama "Bu son kelime yanlış oldu" diye düzeltti... Bence asıl gerçeği bu kelime ifade ediyor. Zaten "kaşı taraf" yani halkın çoğunluğu, zamanında uyanırsa, "eşit vatandaşlık" kavramının bir tuzak olduğunu, bunun etnik bölünme için uydurulduğunu kavrar ve herkese ona göre not verir.
Babacan''ın "retorik farkı" değerlendirmesi ise çok doğru...