Akşener’e yapılanı savunmayın bari!
TBMM Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran makamdır! Mustafa Kemal Paşa’nın yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarken seçildiği ilk görevler, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’dır. Görevi 29 Ekim 1923’e kadar sürdürmüştür.
Bu itibarla, Türkiye’nin siyasi tarihinde Meclis Başkanı’nın her zaman önemli bir yeri olmuştur. Atatürk ve sonra gelen liderler, kendilerinden sonra en çok güvendikleri arkadaşlarının Meclis Başkanı olmasını tercih etmiştir.
* * *
HDP, CHP ve MHP, 7 Haziran seçimleri sonrasında Meclis Başkanı adaylarını açıkladı. Deniz Baykal’ın CHP’nin mi yoksa Tayyip Erdoğan’ın mı adayı olduğu üzerinde yorumlar yapılıyor. Yine MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu için “İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreterliği’ne seçilmesini Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül sağlamıştı” verileri hatırlatılıyor. Mir Dengir Mehmet Fırat ise AKP’nin kurucularından biri!
Hüseyin Aygün, “Bu durumda AKP’nin aday göstermesine gerek var mı?”diye soruyor.
* * *
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de böyle oluyordu. Sistemin devamı için sistemin yetiştirdiği kişilerin aday olması gerekiyordu. Sistemi sorgulayan, sorgulamasa bile siyasi veya özel hayatında bir defosu bulunmadığı için köşeye sıkıştırılması mümkün olmayan kişilerin aday olması bile engellenirdi.
Sistem Ahmet Necdet Sezer üzerinde karar vermişse, Sadi Somuncuoğlu gibi her şeyi sorgulayabilen bir adamın aday olmasının bile engellenmek istenmesi gibi..
Hatırlayalım, bizzat Devlet Bahçeli’nin talimatı ile MHP’li 30 milletvekili, Sadi Somuncuoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını önleme girişiminde bulunmuştu. Meclis’te çirkin olaylar çıkmıştı. Somuncuoğlu’nun başvurusunu kaba kuvvetle durdurma girişimini “töre” diye savunanlar oldu!
* * *
Bu itibarla, Devlet Bahçeli’nin, Meral Akşener’in Meclis Başkan adayı olarak adının geçmesine öfkelenerek, konuyla ilgili soru soran gazetecilere “Başkanvekilliği şansını da kaybetti” demesi de benzer bir durumdur. Bırakın siyaseti, hiçbir nezaket ölçüsüne sığmayan bu kadar ağır bir tepkiyi hak edecek ne yaptı Meral Akşener?
Kendisinin bu yönde hiçbir girişimi veya açıklaması olmamasına rağmen Meclis Başkanlığı için adı geçiyormuş!
Geçse ne olur!
Gazeteciler böyle önemli bir makama onu yakıştırıyorlarsa, genel başkanının da bundan memnun olması gerekmez mi?
Fakat Meral Akşener, kendi genel başkanı tarafından, gıyabında refüze edildi! Geçtiğimiz günlerde partinin İstanbul’daki iftarına katılan arkadaşlar, çoğunluğun Meral Akşener’den uzak durmaya çalıştığını söyledi! Başka zaman olsa birlikte fotoğraf çektirmek için kuyruğa girerlerdi.
Bu mudur?
* * *
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ise “Meclis Başkanlığı gibi ciddi ve önemli bir tercihte Genel Başkan’ın ve Başkanlık Divanı’nın kararı netleşmeden ve henüz herhangi bir isim üzerinde mutabakata varılıp aday belirlenmeden, birtakım isimler medya üzerinden dillendirilerek MHP üzerinde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışılması doğru olmamıştır” gibi sözlerle, genel başkanının tutumunu savunmaya çalışıyor...
Gazeteciler Akşener’i layık görmüşse bunda onun suçu nedir?
Ayrıca bir makama aday olmak suç mudur?
İşte demokrasimizin seviyesi budur.
Sistemin adamı değilseniz, sizi ilk olarak engelleyen kişi kendi genel başkanınız olur!
Semih Yalçın, “Parti içi demokrasinin işlediği partilerin başında MHP gelmektedir” diyebiliyor. Bizzat bana, “Parti içi demokrasi bir virüstür” diyen kişinin Devlet Bahçeli olduğunu bilmiyor galiba!