AKP’ye suç ortağı bir CHP mi?
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni Genel Başkan Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile planladığı görüşmeye yönelik olarak sosyal medya hesabından yaptığı “Sarayla müzakere değil mücadele edilir” eleştirisi hakkında Sözcü yazarı Aytunç Erkin’in sorularını cevaplandırdı. Kılıçdaroğlu, “Anayasada değişiklik örneğin... Ne yapılacak anayasada? ‘Değişiklik yapacağım’ diyor. Erdoğan’ın keyfi geldi diye anayasayı mı değiştireceğiz? Yapılan bütün değişiklikler Erdoğan’ın isteği üzerine oldu. Ülke tam anlamıyla felaketle karşı karşıya kaldı. Bunun neyini değiştirecek? Neresini değiştirecek?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, “31 Mart sonrası kutuplaşmadan yumuşamaya yol alındı. Bu iyi değil mi?” sorusuna ise “Kutuplaşmadan çıkmanın yolu milletin refaha çıkmasıyla olur. Alınan, alınacak ekonomik kararlar icra dosyalarını daha da artıracak, işsizlik çok daha büyüyecek. Bakın; Erdoğan kendisine ortak arıyor! Sorumlulukları üstlenecek ortak arıyor. Ortak arıyor net! Ekonomide daha sert kararlar alacak. İşsizlik, fakirlik artacak, dolar yükselecek. Bu politikaları izlerken kendisine ortak arıyor. Nesini müzakere edeceğiz? Kimse Erdoğan’ın işleyeceği bu suça ortak olmamalı. Erdoğan ekonomide sert tedbirler alacak, Mehmet Şimşek sert tedbirler alacak. Aldığı tedbirlere, milleti perişan edecek tedbirlere kimsenin ortak olma hakkı yoktur.” diye cevap verdi.
***
Kemal Bey, çok doğru söylüyor da Erdoğan’ın Yeni Anayasa’dan söz edebilmesini sağlayan Meclis’teki milletvekili dağılımının mimarı da kendisidir.
Kemal Kılıçdaroğlu, 39 milletvekilliğini DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’ne vermiş olmasaydı, bugünlerde Erdoğan’ın Yeni Anayasa’dan bahsedebilmesi mümkün olmazdı.
Millet İttifakı, AKP’den istifa ederek parti kuranlarla sulandırılmış olmasa, CHP ve İYİ Parti, daha fazla oy alabilecek ve Meclis’te daha güçlü gruplar oluşturabilecekti. Tabii bunun bir varsayım olduğu ileri sürülebilir ama 6’lı Masa kurulurken DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin Millet İttifakı’na zarar vereceği uyarısını birkaç defa yapmış olduğumu hatırlatmak isterim. Sonuç ortada...
***
Son yerel seçimde CHP’nin birinci parti olmasını sağlayan ise halkın, ülkeyi talan eden ve ettiren AKP’ye bir ders verme ihtiyacı hissetmesidir.
İYİ Parti, hem genel hem yerel seçim sürecinde iyi yönetilmediği için AKP’den kopan oyların yönelebileceği adres olmaktan çıkmıştı. Dolayısıyla AKP seçmeninin bir kısmı sandığa gitmedi, bir kısmı da CHP’ye oy verdi. Kastamonu gibi milliyetçi muhafazakâr bir ilde bile CHP’nin oyları yüzde 7,1’den yüzde 49,1’e yükseldi. Afyonkarahisar, Manisa, Denizli, Kütahya’da da CHP kazandı. Bu durum sadece adayların başarısıyla izah edilemez...
***
Şimdi, kendi durumunu meşrulaştırmak isteyen Erdoğan’ın gerçekten CHP’ye ihtiyacı var! MHP desteği artık yetmiyor!’
Zaten Deniz Baykal döneminden itibaren bugüne kadar Erdoğan’ı meşrulaştıran CHP oldu. Erdoğan’ın siyasi yasağının önündeki engeli, Deniz Baykal döneminde CHP kaldırdı... Yönetim sistemini değiştiren referandumda açıkça hile yapıldığı hâlde durumu kabullenerek meşrulaştıran CHP oldu. MHP’nin, Erdoğan’a açık desteği bu aşamada başladı.
Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmasına itiraz etmeyen de CHP’dir...
Buna rağmen, halk, yerel seçimlerde hem AKP’yi frenlemek hem de boşa gitmeyecek oy kullanmak istediği için CHP’ye “kerhen” destek vermek durumunda kaldı.
Halk, CHP’ye bu desteği AKP politikalarına suç ortağı olsun diye vermedi...
***
CHP, ülkeyi batağa sürükleyen AKP politikalarına karşı, kararlı bir duruş sergilemek ve hem iç hem dış politikada çıkış yolunu göstermek durumundadır; yoksa ilk genel seçimde, halk başka bir alternatif üretecektir...