En büyük reklam ne basın yayın, ne sosyal medya ne de afiş ve pankartlarla olur.
Kuşkusuz reklamların en güzeli ve en etkilisi dedikodudur. Dedikodu, siyaset ve ticarette yüzyıllar boyunca başarıyla kullanılmış, bu vesileyle pek çok insan da siyasi ve ticari hegemonyasını sağlamıştır.
Tabi ki şöyle etrafınıza dikkatli gözlerle baktığınızda özellikle son 20 yılda Türk siyasetinin de bundan bolca nasiplendiğini göreceksiniz.
Tabi bunların arasında: ‘’Camilerin ahır yapılması,’’ ‘’Türbanlı bacılara yolda giderken saldırılması,’’ ‘’Lozan’ın gizli maddeleri’’ gibi yüzlerce safsata sayabiliriz.
Yeni bir seçimin arifesinde en çok duyduğumuz safsatalar ise şöyle: ‘’Millet ittifakı PKK’ye destek veriyor.’’ yahut ‘’Millet ittifakı fetöcüdür.’’ gibi cümleler başlıcaları...
İşin ilginç tarafı bunları uyduranlar milleti manipüle etmek için yaparken milletin de kanıyor hatta ciddi şekilde inanıp savunuyor olmasıdır.
Hâlbuki bu ülkede FETÖ en çok AKP döneminde güçlenmedi mi?
Peki, neden millet ittifakı FETÖ’cü oluyor? Çözüm sürecini bunlar başlatmadılar mı?
Peki, neden millet ittifakının destekçisi PKK oluyor? Neden yukarıdaki cümleler iktidarın üzerine yapışmıyor da muhalefetin üzerine yapışıyor?
İşte burada çok net bir şekilde söylemeliyiz ki Türkiye’de muhalefetin dil ve iletişim sorunu var!
Maalesef bir dedikodu üretemiyorlar. Beceremedikleri için de yaptıklarına ‘’ahlaklı siyaset’’ diyorlar. En ahlaklı yol, oyunu kuralına göre oynamaktır.
Sevgili muhalefet, lütfen oyunu kuralına göre oynayın ve bizi bunlardan kurtarın.
Malumunuz Türkiye belki de ekonomik olarak en zor günlerden geçiyor.
Bunun sebebi ne savaş ne de dış güçler.
Tek sebebi Ak Parti’nin kendisidir. Çok değil 8 ay evvel ile şu anki fiyatları karşılaştırdığınızda istisnasız her şeyin iki katına çıktığını göreceksiniz.
Altın, dolar, benzin, elektrik, doğalgaz, ev kiraları hatta tuvalet kâğıdına kadar her şeyin fiyatı iki katına çıktı.
Okul kantinlerinden dolmuşlara kadar her şeyin uçtuğu bir dönemdeyiz.
Türk milleti alenen vergi devleti oldu bir de temel ihtiyaçlar lüks haline geldi. Belki de ekonomi ve faturalardan bütün bir millet olarak en çok yıldığımız sene oldu desek yeridir.
Sınıflarda öğrenciler, devlet dairelerinde memurlar, hastanelerde doktorlar, beyaz yakalısından en alt tabakasına kadar herkes yaka silkiyor ve ekonomi konuşuyor.
Türkiye’de toplam emekli sayısı 13 milyon 644 bin ve üniversite öğrencisi sayısı ise 8 milyon 240 bin.
Emeklilikte yaşa takılan vatandaş sayımız 4 milyon 800 bin. Yapılan pek çok ankette bugüne kadar Ak Parti’nin en önemli oy depoları emeklilerdi.
Fakat artık görüyoruz ki özellikle son 1 yıldaki zamlardan sonra emekliler de tepki koymaya başladı. Yani Ak Parti’nin kalesi yıkılmaya başladı.
Üniversite öğrencileri ve EYT’lilerde ciddi bir karşılıkları olmadığı herkesin malumudur.
Peki, yavaş yavaş günümüze gelelim…
Böyle bir ortamda anket şirketlerinin sonuçlarına bakıyoruz çıkan oy oranları milletin içinde bulunduğu durumla adeta alay ediyor. Türkiye Raporu’nun Mart 2022 anketinde AKP’nin oyu kararsızlar dağıtılmadan %23 eşit oranda dağıtılınca %31 çıkıyor.
PİAR araştırmanın Mart ayındaki anketine göre ise AKP’nin oyları %32,7. Gezici ankete göreyse %30 görünüyor.
Asal araştırma şirketinde AKP %35, Area’ya göre %41, Aksoy’a göre %35 ve daha birçok anket şirketi var ama çoğunlukla %30-40 arasında çıktığını söyleyebilirim.
Peki, samimi soruyorum mevcut ekonomi ve siyasetimiz göz önüne alındığında gelecek seçimde AKP baraj altında kalsa bu sonuç şaşırtıcı olur mu? Tabi ki olmaz. Hatta geç bile kalınmış olur. Bütün bunlara rağmen anketlerde %30’un üzerinde çıkması dahi bizim algımızla oynamaktır.
İnsanların gözünde yıkılmaz bir kale görüntüsü vermek istiyorlar. AKP’nin oyu %35’e düşmüş diye sevinen ve bunu sosyal medyada paylaşan insanlar görüyorum. Emin olun %35 falan şu anda büyük bir hayal.
Her zaman yaptıklarını yapıyorlar Ak Parti sonrası için millete korku pompalıyorlar. Muhalefet de ümit vererek oy toplamaya çalışıyor. Bu, büyük bir hata! Biz daha büyük korku pompalayacağız!
Ak Parti’nin oyları düşüyor diyerek sevinmeyeceğiz. AKP baraj altı kalacak, diyeceğiz. Bunu ifade ettiğimiz her yerde insanların beynine ‘’acaba’’ dedirteceğiz.
Bugüne kadar seçimleri hep üstlendik. Bize oy verin şöyle olsun, bize oy verin böyle olsun dedik. Bu defa seçim sathını AKP’nin üzerine yıkacağız. Altında kalıp ezilecekler. Dikkat ediniz, yıkmalıyız demiyorum yıkacağız ve ezmeliyiz demiyorum onlar zaten ezilecekler.
Öyle sağ ve diri bir muhalefet yapacağız ki bize gelen bizde dirilecek!
İnanarak bir kez daha tekrar ediyorum: AKP baraj altı kalacak! Önümüzdeki seçimin en büyük dedikodusu bu cümle olacak. Fakat bizim dedikodumuz gerçek olacak!
