Adaletsiz ortamda seçim düzenlemek!

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Adalet Bakanlığı’nın Sincan'daki eğitim tesislerinde düzenlenen, 31 Mart 2024'te yapılacak Mahalli İdareler Seçimi'ne yönelik hizmet içi eğitim programında YSK personeline hitap etti.

YSK, Adalet Bakanlığı bünyesinde bir kurum değildir dolayısıyla bakanlık binalarını kullanarak tarafsızlığını zedelemiş olur.

YSK olarak 14 Mayıs'taki cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimleri ile 28 Mayıs'taki cumhurbaşkanı seçiminin 2. tur oylamasını başarıyla gerçekleştirdiklerini belirten Ahmet Yener, özverili şekilde çalışan tüm personele teşekkürlerini sundu.

Yener, "31 Mart seçimlerinde de aynı özverili ve başarılı çalışmaları gerçekleştireceğinize inanıyorum." dedi.

Yener, "YSK personeli olarak sizlerin seçimlerde tüm siyasi partilerimize tarafsız yaklaştığınıza güveniyor ve inanıyorum. Bu tarafsız yaklaşımın sonucunu 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde gördük ve tüm dünyaya seçimlerin problemsiz bir şekilde nasıl gerçekleştirileceğini göstermiş olduk, bu hem ülkemiz hem de bizler için büyük bir onur ve gururdur. Sizlerden beklentim 31 Mart yerel seçimlerinde de tüm siyasi partilere ve bağımsız adaylara eşit şekilde yaklaşmanızdır." diye konuştu.

***

İktidar partisinin, devletin bütün imkânlarını kullandığı, iktidar güdümlü medyanın sadece iktidar partisine yer verdiği bir seçim için “tarafsız ve başarılı” demek mümkün değildir. Yüksek Seçim Kurulu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa’nın üçüncü maddesi, “Kurul, görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsız ve tarafsızdır. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurula emir ve talimat veremez.” şeklindedir.

Önceki seçimlerin nasıl yapıldığı, Avrupa Birliği’nin raporuna da yansımış ve şöyle denilmiştir:

“Seçimler, seçmenlere gerçek siyasi alternatifler arasında bir seçim yapma imkânı sunmuş ve seçimlere katılım oranı yüksek olmuştur, ancak medyanın taraflı yayınları ve eşit şartların sağlanmaması mevcut cumhurbaşkanına haksız bir avantaj sağlamıştır.

Anayasal yapı, yetkileri Cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezî olarak muhafaza etmiş ve yasama, yürütme ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığı sağlamamıştır. Etkili olmayan denge ve denetleme mekanizması, yürütmenin sadece seçimler yoluyla demokratik hesap verebilirliği olduğu anlamına gelmektedir.

Siyasal çoğulculuk, muhalefet partilerinin ve münferit milletvekillerinin hedef alınmasıyla zayıflatılmaya devam etmiştir. Hükümetin muhalefet partilerine mensup belediye başkanlarına yönelik baskısı yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam etmiştir. Düzenleyici kurumların çoğu doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olmaya devam etmektedir.”

***

YSK, ayrıca Anayasa’nın “Bir kişi üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olamaz” hükmüne rağmen, Tayyip Erdoğan’ın üçüncü defa Cumhurbaşkanı adayı olmasını kabul ederek, bağımsız ve tarafsızlığını kendi elleriyle yok etti.

Yüksek Seçim Kurulu, 14 Mayıs seçimlerinde Erdoğan’ın adaylığına yapılan itirazların ret gerekçesinde “Yeni sistemle gidilen ilk seçim 24 Haziran 2018'dir. Erdoğan'ın birinci beş yıllık görevi 24 Haziran 2018'de başladı” dedi!

YSK ayrıca, Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğuna ilişkin delil ibraz edilemediğini, diplomasının da noter onaylı olduğunu belirterek aday olma yeterliliğini taşıdığına hükmetti!

Yine toplamda kaç kişinin vatandaş yapılarak seçmen haline getirildiğine ve oy kullandığına dair resmî bir açıklama da yapılmadı. Oysa YSK’nın, bu uygulamaya da müdahale etmesi ve yabancılara oy kullandırılmasını önlemesi gerekirdi.

***

Durum böyle olduğu halde, YSK Başkanı’nın önceki seçimlerin başarıyla gerçekleştirildiğini söylemesi, önümüzdeki yerel seçimlerin de aynı adaletsiz ortamda yapılacağını göstermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları