ABD desteklese de desteklemese de
AKP’nin kapatılması konusunda Anayasa Mahkemesi’nde açılan dava üzerinde atışmalar sürerken yaşanan gerginlikle davanın taraflarından biri bilerek veya bilmeyerek önemli bir gerçeği saklamaya çalışıyor. Bu öylesine bir gerçek ki, Türkiye’nin egemenliğini bugüne kadar başkalarının eline teslim eden iktidar, yeni durumla artık tam bir sömürge idaresi olduğunu kanıtlamış olacak.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz günlerde yazdığım yazılarda, Washington’un Türkiye’deki AKP’nin bu kapatılma konusuna görünen bir ilgi sergilemediğini yazmıştım. Nitekim ABD’nin Türkiye’de görev yapmış eski büyükelçilerinden bazıları da benim algıladığım bu durumu, katıldıkları seminerler ve yayınladıkları analizlerle doğruladı. Hatta içlerinden birinin yayınladığı analiz geçtiğimiz günlerde Türk basınında da yer aldı.
Kendilerine göstermelik bir ilgi sergileyen ancak kapı ardından başkaları ile flört eden Washington ve ABD yönetimi için kaygı duyan Ampul iktidarı kendilerine yardım edilmesi için el altından lobi faaliyetlerini artırdı. Bunun için en iyi maskeleme, 24 Mayıs tarihinde New York’taki Türk yürüyüşüne katılma bahanesi. İşte bu bahane ile bu kıtaya gelen bazı Amerikan vatandaşı ampul takımı, dirsek temasları ve lobi çalışmaları yaptı. Onlar bunların duyulmayacağını sanıyorlar ama bizler bunları acı hissederek hep duyuyoruz.
Gerçekte, yapılan bu lobi faaliyeti başarılı olsa da olmasa da iktidar için zararlı. Hani iki ucu kirli değnek hesabı. Diyelim ki bu çabalar başarılı oldu ve Bush yönetimi Türkiye’deki bazı noktaları uyararak bu yargılama olayına bir şekilde müdahale etti ve başarılı oldu. Peki, sonra ne olacak? Yapılan her yardımın bir karşılığı bir bedeli olduğu gibi bunun da olmayacak mı? Neyiniz kaldı ki onların alamayacağı ve sizin verebileceğiniz? Hiçbir şey. Biraz daha batacak biraz daha borçlu olacaksınız.
Aslında Washington üzerinde yapılan bu lobi çalışmalarının sonucu olarak ampul takımı sanki birden güçlerine yeni güç katılmış gibi seslerini yükseltmeye başladı. Başından beri söylüyorum, Tayip Erdoğan çevresindeki yalaka ve kendisinden doğruları saklayan grubu temizlemedikçe yaşanan gerçekleri öğrenemeyecek, hep sürprizlerle karşılaşacak. Hele hele son zamanlarda basının yüzde yetmişi de iktidar yanlısı olunca basın uyarma yerine yıkama yağlama faaliyetlerinde bulunuyor. Abartmıyorum, açın okuyun.
Diyelim başarılı olamadınız, onlar da size açık açık yardımda ayak sürüdü. (Bence şu anda Washington, doğrudan hayır demeden diplomatik bir şekilde yardım ediyor gibi görünüp yardım etmiyor) Bunun anlamı bence sizler için daha tehlikeli. Demek ki, onlar şimdiden sizin yerinizi alacak olanları veya olanı belirlemişler demektir. Peki, siz kendinizi hep iktidarda kalacağınıza göre ayarlayıp düşünce başınıza geleceklere karşı kendinizi ayarlayıp hazırladınız mı?
Uzaktan görünen hâlâ şu anda size verilen gazı hazmetmiş gibisiniz ve bu durumunuz sürüyor gibi. Ekipçe uzlaşma konuşmalarının yerini kavga sözleri almış devam ediyor gibi bizim gördüğümüz kadarı.
Amerika biliyorsunuz bu yıl sonunda Kasım ayında seçimlere girecek. Bu seçimlerde Başkan ve yardımcısı ile Meclisin tamamı ve senatonun içte biri yenilenecek. Siz bu cevval danışman kadronuzun dolduruşu nedeniyle Başkan adayları konusunda da yanlış ata oynadınız. Demokrat Hillary Clinton’u desteklediniz, siyahî Barac Obama başkan adayı olacak gibi.
Cumhuriyetçi partinin özellikle Irak savaşı konusunda Bush ve ekibinin hataları o kadar çok ki, belki de Amerikalı seçmen bir olmazı Bush’a kızgınlığından gerçekleştirerek bir siyahî Amerikalıyı başkan seçecek. Sizler Bush ve takımının adamları olarak biliniyorsunuz. Yeni başkan sizlere bir süre uzak duracak, ta ki sizlerden bir çıkarı olana kadar. Sonuç Washington’un desteğini kaybetmiş ve AB’nin kucağına oturmuş bir hal. Belki diyebilirsiniz ki kucağa oturduktan sonra kimin kucağı olmuş ne fark eder? İşte bu noktada yüzde yüz haklısınız...