Prof. Dr. Zülfikar Arlıer, beyin damarının yırtılmasına bağlı, beynin kafatası ile iç zarı ya da iç zar ve beyin arasında olabilen beyin kanamalarının ameliyatla tedavi edilebildiğini ancak baloncuķ veya doğumsal damar bozukluklarının ilerleyen teknolojiyle ameliyata gerek kalmadan anjiyo yöntemiyle önlenebildiğini belirtti. Prof. Dr. Arlıer, felç nedenleri arasında olan ve bir tarafta uyuşukluk, karıncalanma, kuvvetsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi şikayetlerle belirti veren beyin kanamalarının çeşitli nedenlerle kan sulandırıcı kullanan hastalarda daha ağır tablolar oluşturduğuna dikkat çekti.
''BEYİN KANAMALARI ÖNLENEBİLİR''
Beyin kanamalarının önlenebilir olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Arlıer, şöyle konuştu:
"Beyin kanamaları genellikle tansiyon, travma, tümör, baloncuk gibi durumlar ya da genetik olarak beyin damarlarının zayıf olmasına bağlı zamanla yırtılmasıyla oluşan kanamalardır. Eğer tansiyona bağlı bir durum ise tansiyonun ayarlanması, diyet yapılması, tuzsuz beslenilmesiyle önlenebilir. Beyin damarlarının zayıflamasıyla oluşan baloncuk dediğimiz kanamalarda ise MR, tomografi gibi filmlerle önceden tespit edilebilirse ameliyat ya da anjiyo yöntemiyle kasıktan girilip, beyin damarındaki o baloncuğun ya da bozuk damarların içi özel maddelerle doldurularak önlenebilir. Genetik olarak zayıf ya da karmaşık damar yapısına bağlı kanamalar da ameliyatla veya anjiyo yöntemiyle yine kapatılarak o damarlardaki basınçlar düşürülüp kanama önlenebilir."
''ANJİYO 5 YILDIR ÖN PLANDA''
''Anevrizma'' denilen, baloncuğa bağlı kanamaların hastaneye ulaşamadan yüzde 60 ölüm riski olduğunu ancak teknolojinin gelişmesiyle bunların da anjiyo yöntemiyle tedavi edilebildiğini dile getiren Arlıer, şunları kaydetti:
"Özellikle baloncuk ya da doğumsal damar bozukluklarından kaynaklı kanamalar, daha önceden tespit edilemiyordu ya da ameliyat dışında başka hiçbir çözüm yoktu ama günümüzde artık teknolojik gelişmelerle beyni açmadan, kasıktan girilerek o damarlara kadar ulaşıp özel sıvı veya özel maddelerle damar tedavi edilerek önlenebiliyor. Bu son 10-15 yılın teknolojisi ama her geçen gün gelişen bir teknoloji. Özellikle son 5 yılda ameliyattan ziyade uygun damarlarda anjiyo ile kapatma yöntemleri ön planda."
''1 YIL SONRA BİLE KOMAYA SOKAN DURUMLAR OLUŞABİLİR''
Bu kanamaların, kan sulandırıcı kullanan hastalarda ağır seyredeceğini kaydeden Prof. Dr. Arlıer, "Özellikle hasta kalp rahatsızlığı ya da başka nedenlerle kan sulandırıcı kullanıyorsa üzerine eklenen beyin kanaması çok daha ağır olup ölümcül netice verebilir. Kan sulandırıcı kullanan hastalarda zamanla yavaş yavaş beyne sızıntı olup bazen 1 yıl sonra bile çok büyük, beyne baskı yapan, komaya sokan durumlar oluşabiliyor. Beyin ile iç zar arasındaki kanama genellikle 1 ay ile 1 yıl arasında yavaş gelişir ve hastada yavaş yavaş bir tarafta kuvvetsizlik, uyuşukluk olup felce kadar ilerleyebilir. Bu hastalarda mutlaka küçük travma sonrası şikayetler giderek artıyor ise film kontrolleri yapmak lazım" dedi.
ÖN BELİRTİLER
Beyin kanamalarının ön belirtilerini de anlatan Prof. Dr. Zülfikar Arlıer, "Hastalarda hayatlarında hiç yaşamadıkları kadar şiddetli bir baş ağrısı, bulantı, kusma, bayılma, bir tarafta kuvvetsizlik, uyuşma, karıncalanma, baş dönmesi, sara şikayetleri olursa mutlaka hekime başvurmaları gerekir. Baloncuk büyümesine bağlı bir durum olur ise göz sinirine baskı olursa çift görme, çatal görme durumu hastada ön belirtidir. Böyle bir şikayet olduğunda beyinde baloncuğun geliştiğini ve büyüdüğünü gösterdiği için anjiyo ile tespit edilip daha patlamadan, çok büyüyüp, damar yapısı zayıflayıp, ağır kanama yapmadan tedavi ile bu risk önlenebilir" diye konuştu.