Ziyaret, soruşturma ve jest...
Yakın zamanda TSK’da yaşanan, Başkent koridorlarında “Neler oluyor?” dedirten, heyecan yaratan istifanın baş aktörü Orgeneral Işık Koşaner, Genelkurmay Başkanlığı görevini bıraktığında daha 1 yılını doldurmamıştı. Silâh arkadaşları tutuklandıkça Ergenekon, Balyoz baskılarıyla bunalan Koşaner’le beraber, Jandarma Genel Komutanı hariç üç kuvvet komutanı da istifasını vermişti. Kopmada etkili olan bir diğer unsur, hatta belki de en çarpıcı iddia, Paşa’nın birlikte çalışmak istediği üst düzey komuta kademesinin hem Gül’den hem Erdoğan’dan veto yemesiydi. Koşaner ise bunu gururuna yediremedi.
Dört önemli askerin YAŞ öncesi aldıkları bu karar deprem etkisi yarattı ama sarsıntı ‘demokrasi’de emildi gitti. Gerginlikten itidal galip çıktı. Jandarma Genel Komutanı Org. Özel, Genelkurmay Başkanlığı’na getirildi, iktidar bazı kritik nokta tayinlerinde inat etmedi, böylece kriz bitirildi...
Bir sıkıntının çözülmesi aşamasına kadar olanlar doğal ve normal. Anormal olan ise ondan sonra yaşananlar. Çünkü, Başbakanlık tarafından, “Uzun hizmet yıllarındaki özverili çalışmaları sebebiyle takdirle anılacaklar” diye uğurlanan komutanların, görevdeyken yaptıkları Hasdal ziyareti, yani tutuklu muvazzaf subaylara “Nasılsınız arkadaşlar?” demeleri, apoletleri çıkardıktan sonra başlarına dert oldu.
Sabah’ın haberinden öğreniyoruz ki, Işık Koşaner ile Orgeneral Erdal Ceylanoğlu (Eski Kara Kuvvetleri Komutanı), Orgeneral Hasan Aksay (Eski Hava Kuvvetleri Komutanı), Oramiral Eşref Uğur Yiğit (Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı) hakkında bir suç duyurusu üzerine soruşturma başlatılmış. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu arkadaş ziyaretini “Terör örgütüne yardım, yataklık ve görevini kötüye kullanma” kapsamına sokunca, emekli komutanlar da ‘şüpheli’ duruma düşmüş...
Hürriyet’in haberine göre de Başbakan Erdoğan, Paşa’ya makam arabası jesti yapmış. Paşa kim mi? Işık Koşaner. Yani istifa eden eski Genelkurmay Başkanı. Yani ‘şüpheli’. Üstelik onun herhangi bir talebi olmadığı halde... Koşaner’in kendi özel arabasını kullandığını öğrenen Başbakan, Milli Savunma Bakanı Yılmaz’a talimat verince Paşa’nın emrine şoförlü Renault Latutude marka makam aracı hemen tahsis edilmiş.
Şimdi... Koşaner Paşa, ’terör örgütüne yardım ve yataklıktan, görevini kötüye kullanmaktan’soruşturuluyor. Erdoğan ‘şüpheli’ gösterilen Paşa’ya sahip çıkıyor. İster misiniz bu kez de Başbakan hakkında, ‘terör örgütüne yardım ve yataklıktan suçlanan kişiye yardım ve yataklıktan’ soruşturma açılsın...
“Hiç olur mu?” demeyin! Neler olmuyor ki...
Papa’nın ‘eli silâhlı insanları’
Katolik dünyasının ruhani lideri 16. Benedikt, Noel vaazında, “Tanrım eli silâhlı insanları durdur, barış egemen olsun” diye yalvarıyor. Sayın Papa’nın bu arzusuna katılmamak elde değil. Büyük ihtimal ’eli silâhlı’ dediği, insanlık adına barış istediğine göre savaşlar, teröristler, korsanlar olmalı. Terörist denince de bizim aklımıza hemen PKK geliyor. Hani ruhani liderliğini yaptığı âlemin beslediği, kolladığı ’eli silâhlı’ adamlar. Papa bence Tanrı’dan yardım istemeden önce günah çıkarmalı...
Haydi Patrik, Fransa’ya...
Ne Etyen Mahçupyan’ın Fransızları Türkiye’ye indirimli yaz tatiline çağırmasına, ne de Haşmet Babaoğlu’nun bu öneriye balıklama atlamasına tav oldum. Biz, Fransızlar’a ucuz tatil vereceğimize, Batı’nın sözde soykırımı her kaşımasında, “Bizi rahat bırakın” diyen Ermeni Patriği’ni Avrupa’ya gönderelim ki, sokaktaki Fransızlar, parlamentoda -konuştururlarsa- TC vatandaşı Ermenileri görsün, kulak versin. Strasbourg kapılarını açsın, gerçekleri öğrensin. Hem de Patriğin ağzından...
Kaybolan itibarı geri...
Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, “İstanbul yükselen, küresel bir şehir. Hedefimiz İstanbul’u dünya başkenti yapmak” diyor. Davutoğlu ikinci hedef olarak da Dışişleri’nin İstanbul’daki mevcudiyetini güçlendirmek olduğunu söylüyor. İkincisi kolay, derdimiz birinciyle. İstanbul zaten tarih boyunca bir dünya başkenti değil miydi? İmparatorluklar döneminde, Cumhuriyet’te , Dünya’da cazibe merkezi olacak başka bir kent yoktu ki! O zaman, biz buna “Kaybettirilen itibarı geri almak” desek...