Zeki Çetin'in arşivine sahip çıkalım

Pek haberlerde yer almadı ismi…

Çok değerli biriydi…

Ölüm haberini alınca "zaman mı giden yoksa biz mi" diye düşündüm kaldım.

Anlatayım.

Yine bir bayram sabahı…

Eskiden oturduğum sitenin lokantası vardı. Bayram günü sabah hem temiz bir hava solumak, kahve içmek ve tarif edemeyeceğim keyifte bir sohbet için lokantaya gittim.

Kapıdan girdiğimde mesaj yazıyordu…

"Gel gel Murat. Yeni bir şey yaptım" dedi ve 40 yıldır tuttuğu kayıtları gösterdi. Tüm herkese mesaj atmaya çalışıyordu. İsim isim de tanıyordu herkesi. İnanılmaz bir hafızası vardı.

Unutmuyordu.

O sadece sanata karşı değil insana karşı da kendini sorumlu hissediyordu. Bülent Ersoy yakın dostuydu. Birçok programına katıldığını bizzat ben gördüm.

Vefat haberini alınca Ersoy, üzüntüsünü "Bugün sadece musikiye büyük emekler vermiş bir sanatçıyı değil; önce dostum, sonra can arkadaşımı tüm dünyanın başına musallat olmuş virüs yüzünden kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Sofrası bol, gönlü gani, insan sever insan Zeki Abi''cim, Mekânın cennet, melekler yoldaşın, kabrin nurla dolsun. Notalar, güfteler, besteler sensiz kaldı" dedi.

Herkesin Zeki abisiydi…

Dile kolay kırk yıl.

Hem Türk Sanat Müziğinin içinde hem de Pınar Restoran''ın sahibiydi.

Her gelen müşterisinin bilgilerini alır ve doğum günlerini, evlilik yıldönümlerine asla atlamazdı. Önce mektup ile sonra telefon hayatımıza girince kısa mesaj ile bu geleceği devam ettirdi.

İnanılmaz bir arşive sahipti. Aslında arşiv de değildi. İnsan biriktirmişti. Sayısız dosta sahipti. Sadece doğum günlerini, evlilik yıldönümlerine hatırlamak ile kalmazdı.

Bir bakarsınız Zeki abi gitmiş balıkçı barınağına çıkmış bir tekneye taze taze balıkları almış. Videosunu çeker ve dostlarına gönderip hadi gelin der.

Eşi Semra abla ile bir nevi terapistlerdi de... Lokantaya gelen kişiler müşteri değil birer aile dostuydu onlar için. Kimi dertli düşünceli üzgün görseler hemen hal hatır sorarlar ve mutlaka sohbet ederler.

Zeki ağabey ile uzun uzun sohbet ediyorduk. Hem ülke halini "ne olacak" diye tartışıyorduk hem de sanatı. O görüp görebileceğiniz sanatı aşkla icra eden ender kişilerdendir. Gerçek Türk sanat musikisi dinlemek isteyenlerin Zeki abisiydi o. Nezaketi, davranışlarındaki nazikliği eşsiz bir kişiydi. O Türk Musikisinin usul ve makamını tüm benliğinizde hissetmenizi sağlardı.

Zeki abi korona illetine yakalandı. Mücadele etti. Ancak ne yazık ki kazanamadı. Yarım asırlık mirası öksüz kaldı.

Bu virüsün ve yönetenlerin ciddiyetsizliği Zeki abi gibi birçok aydın ve ülkenin değerli kişilerinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Zeki abi hayatının her döneminde teknolojiye inanılmaz meraklıydı.

Öyle bir arşivi var ki Zeki abinin, kesinlikle gelecek kuşaklara aktarılması gerekiyor.

Maltepe Belediyesi''ne, İstanbul Büyükşehir Belediyesi''ne ve tüm sanatseverlere buradan sesleniyorum.

Gelin bu değerli arşivi gelecek nesillere aktaralım. Yaşarken kıymetini bilemedik en azından gözü gibi koruduğu bu eserleri tüm sanatseverlere açalım.

Yazarın Diğer Yazıları