Zeitgeist nedir

Zeitgeist nedir

Zeitgeist: Zamanın (ve aslında Toplumun) Ruhu. Almanca bir kelime, tam olarak çevirisi yok.

Zeitgeist: Zamanın (ve aslında Toplumun) Ruhu. Almanca bir kelime, tam olarak çevirisi yok. Zeitgeist bir dönemin entelektüel, kültürel, etik, politik ve belki dini atmosferini tarif etmede kullanılır. Bir anlamıyla da Zeitgeist geçmişe dönük yapılır. Yani o devrin dışına çıkmak gerekir. (Wittgenstein kültür alanında, Popper bilimsel devrim hakkında benzer bir yaklaşımda bulunmuşlardır.) Zeitgeist belli bir dünya görüşü içerir. (Bu terimin Hegel'e kadar yolu var. Belgesel o kadar da derine inmediği için burada daha fazla ayrıntıya girmiyorum.)

Zeitgeist ismini taşıyan belgeselse son zamanlarda dünyada epey ses getirdi. Bunun sebebi belki de din ve siyasetle ilgili pek sorgulanmayan ayrıntılara el atması. Anlatım olarak basit ve argümantasyondan çok slogana kaçar bir tarzı var. Daha ziyade Amerikalıların koltuklarına serilmiş ve beyinleri bolca tükettikleri hamburger ekmeğine dönüşmesine ramak kalmış kesimine hitaben hazırlandığından sanırım. Sonra Zeitgeist: Addendum ekonomi ağırlıklı başlıyor ve ekonomiden fazla anlamayanlar için temel bilgiler sunması da artılarından. İki belgeselin sonunda, koca dünyada olan bitenlerin aslında bir avuç insanın lafına baktığını ve nelerle uyutulduğumuzu gözlemleme şansı buluyoruz.

İki belgesel de internette ücretsiz olarak izlenebiliyor, paylaşım programlarından bedava indirilebiliyor.* Toplamda birkaç saatinizi feda etmeniz yetecektir. O yüzden belgesel içeriklerinin ayrıntılarından çok onlarla ilgili izlenimlerime ağırlık vereceğim. İlk belgeselin Türkçe hazırlanan kitabı geçen aylarda satışa sunuldu. Bu yazıyı yazmamı tetikleyen Zeitgeist kitabındaysa ilk bölüm belgesele nazaran biraz daha derli toplu ve genel olarak belgesele sadık kalınmış. (Böyle bir belgeselin kitap olarak satılması eleştirilse de görünüşe göre matbu olarak da raflarda bulunmasının sakıncası yok. Çoğu yayınevi de epey uğraşılmış, kuşe kâğıt kitapları hayrına dağıtabilecek durumda değil zaten.)

Zeitgeist Ne Anlatıyor?

Bu belgeseli ilk olarak DVD'de keşfettim, cazip geldi, aldım. Şu anda yayılması için bedava olarak internette erişilebildiğini belirttiğim halde neden para verdim? Çünkü o sırada belgeselden bahsedilmiyordu. Pek çok kişiden önce izledim diyebilirim. Genel olarak beğenmiştim. Amerika'dan çıktığı halde Amerikan rüyası karşıtı görünüyordu ve basit bir dili vardı. Ardından ikinci bölümünü izledim. O biraz daha hoşuma gitti. Daha sonra belgesel patlama yaşadı. Dünyanın birçok ülkesinde internet ortamında ilgili gruplar kurulmaya başlandı.
 

Zeitgeist Belgeseli

Zeitgeist'ın ilk bölümü üç kısımdan oluşuyor. İlk kısımda Hıristiyanlık ve kökenleri anlatılıyor. Hıristiyanlığın aslında orijinal olmadığı anlatılırken birçok mitolojik kahramanla İsa peygamber arasındaki benzerlikler de gözler önüne seriliyor. Bu benzerlikler gerçekten tesadüf denemeyecek kadar çarpıcı. Sadece Hıristiyanlık odaklı anlatılmış bu kısım. Amerikalılara hazırlandığı düşünülse de diğer dinlere değinebilirdi belki. Gerçi o zaman da ilk kısmı toparlamak zor olurdu. Yalnız Zeitgeist, din eleştirisinde her şeyin tüm kaynağını astronomi ve astrolojiye, takımyıldızlara bağlamış. Eskiden insanlar tabii ki doğa olaylarından fazlasıyla etkilenmişler, hayatlarını bunlara göre ayarlamak için de yıldızları kullanmışlar. Ama belgeselde laf İsa peygamber, Meryem ve benzerlerinin sadece bir grup yıldız olduğuna getirilmiş. Olayın toplumsal ya da daha genel olarak insani yönü es geçilmiş.

Bir kişi peygamberliğini ilan ettiğinde onun “gerçekliğine” insanlar nasıl inanıyor, gerçek olduğunu beyan edenler kim ve bu beyanlarını neye göre hazırlayıp neye göre sunuyorlar? İsa peygamber hakkında duyduğum başka bir öykü de kendi halinde bir keşiş olduğu yönündeydi mesela. Öyleyse nasıl böyle bir efsane örüldü etrafına? Onun hepimiz gibi insan olduğunu savunanlar, yarı-tanrı olduğunu savunanlarca nasıl öldürüldü (bu olaylar gerçekse tabii ama hiç yaşanmayan olaylar da değil, inancı yüzünden öldürülmek)? İşi sadece yıldızlara yüklemek eksik bir değerlendirme oluyor bence.

İkinci kısımda 11 Eylül saldırılarından bahsediliyor. Amerika'da, Amerika sınırları dahilinde 11 Eylül saldırılarının hükümetin kendi başının altından çıktığını söylemenin o kadar kolay olmadığını düşünüyorum. Başa bela almak bir yana Amerika'nın vatan aşkıyla yanıp tutuşan kesimini böyle bir şeye inandırmak da başlı başına bir dert olsa gerek. Bu kısımda ayrıca devletin, terörü tebaasını korkutmak için bir açıdan desteklediğine, korku toplumu yaratmada devletin rolüne de değinmişler. Savaşların aslında ekonomik temelli ve milletlerarası düşmanlığın yüzeysel sebepler olmasından da bahsedilmiş.

Birçoğumuza bunlar yeni bir şey gibi gelmeyebilir, ama tekrarlıyorum: Bu belgesel temel olarak bunu “yeni bir şey” olarak algılayacaklara yönelik zaten. Dünyanın aslında belli başlı kodaman ailelerin parmağının ucunda döndüğünü öğrenmekse açıkçası sinir bozucu, insanın bunu bilip de gücünün yetmemesi özellikle. Dünyayı yönettiği söylenen on üç aile olmasına rağmen bu belgeselde sadece dört tanesinden bahsedilmiş. Buna dair daha fazla bilgi yok.

Belgeselde bir de yakın gelecekte insanların, güvenlik açısından kendi istekleriyle bilgilerinin çiplere yüklenmesini kabul edeceklerinden söz ediliyor. Aslında o gelecek sandığımızdan da yakın. Kredi kartları, pasaportlar…

Son kısmıysa “Bir Şey Yapmalı” tarzında. Şaşırtıcı, ters gelen veya şüphelendiren bir son beklemiyor bizi. Gözümüzü açık tutmamızı ve birlikte bir şeyler yapmamızı öneriyor bir şekilde. Somut bir sistem sunmaması açısından Zeitgeist: Addendum'un sonundan farklı.

Zeitgeist: Addendum Belgeseli

Zeitgeist: Addendum dört kısımdan oluşuyor. Burada ekonomiye ağırlık verilmiş. Ayrıca ilkine oranla spekülasyondan çok daha somut verilere dayanıyor. Ayrıca ilk bölümdekinden farklı olarak sadece Hıristiyanlık değil kısmen de olsa Musevilik ve İslam da payını almış.

İlk iki kısımda ekonominin nasıl işlediği, paranın ve banka sisteminin bizi nasıl her an borç batağına sürüklediği, Amerika'nın bu sisteminin başka ülkelere ödeyemeyecekleri borçlar yüklediği, sistemi kabullenmeyen ülkelerin de genelde savaş yoluyla nasıl boyunduruk altına alındığı anlatılıyor. (Bu konuda ekonomik tetikçi John Perkins'in tanıklığına oldukça yer verilmiş.) Çok yabancı olduğumuz bir konu değil bu borçlanma işi. “Sokaktaki vatandaş”ın televizyon ve gazetede sıkça adı geçen IMF'den az çok haberi var.

Son kısımda The Venus Project'e (Venüs Projesi) değiniliyor. Fikir babası Jacque Fresco. Temiz enerji kaynakları ve kaynak odaklı üretimin olduğu bir sistem önerisi sunuyor. Belgeselde ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Artık içimize işleyen ve birçoğumuzun değişmeyeceğine iyice inandığı kapitalizme muhtaç olmadığımızı göstermek açısından faydalı. Ama bir yerden sonra o kadar mükemmel ki insan Cesur Yeni Dünya'yı hatırlamadan edemiyor. Devlet her şeyi kusursuz bir şekilde hallediyor, insanlar fazlasıyla “mutlu” ve rahatlarını bozmayı hiç düşünmeyip onlara sunulanlarla yetiniyorlar. Belgeseldeki canlandırmalara da bakarsanız ne demek istediğini anlayacaksınız.

Bir de Jacque Fresco'nun projesiyle ilgili söz alan Roxanne Meadows'un iddiası tartışılabilir tabii. O, insan doğasının değil, davranışlarının kötü olduğunu savunuyor. Yani kıskançlık, açgözlülük, vs insanın özünde yok, sonradan öğreniliyor. İnsanların doğuştan iyi olduğunu kabul etsek bile sonradan kötülüğü o kadar iyi öğrenmişler ki The Venus Project bir gün uygulamaya geçilse de anlatıldığı kadar tıkır tıkır işlemeyecektir muhtemelen.

Sonuç

Sadede gelmek gerekirse: Zeitgeist ve devamı Zeitgeist: Addendum, ses getirmesi aslında normal olan belgeseller. İlkinde din ve siyaset, ikincisinde ekonomi masaya yatırılmış ve ikisinde de gözümüzü açmamız salık veriliyor. Konular ne kadar derin incelenmiş, incelenirken nasıl bir yöntem izlenmiş, çözüm önerileri ne kadar geçerli? Bunlar tabii ki tartışılır. Ama bu belgesellerin, insanın doğasında iyi olduğunu savunan iyi niyetli insanlar tarafından hazırlandığına inanmak istiyorum. Böyle olup olmadığını da “zaman” gösterecek.