BM'de "Dünya beşten büyüktür" diyeceksiniz, Suriye'de fiili müttefiki YPG'yi köşeye sıkıştırmak için operasyona girişeceksiniz elbette ABD bunu sineye çekmeyecekti.
PYD/PKK'yı örgütleyen güce 'teröristle iş birliğini sonlandır' çağrısında bulunacaksınız ardından da 'Türkiye'yi mi PYD terör örgütünü mü tercih ediyorsunuz karar verin' diyeceksiniz? O da PYD'yi tercih ettiğini bütün dünyaya ilan edecektir.
Rusya'dan S-400 füzeleri satın alacaksınız, Putin ile görüşmeleri rutine bağlayacaksınız, ABD de dolaylı bir biçimde aba altından sopa göstererek "NATO'dan atarız ha" tehdidini edecek.
Rusya ve İran'la kurumsal ve yapısal inisiyatif alacaksınız bu durum Irak ve Suriye'de görünürde yarım asırlık müttefikinizi fiilen etkisiz eleman konumuna indirecek ve buna karşı hamlelerle ABD cevap vermeyecek, bu olur şey değildir.
Siz Külliyeye topladığınız muhtarlara karşı "Ey Amerika" diyerek konuşurken adamlar "Ey Türkiye" hiç demediğinin ne anlama geldiğini fark edemeyeceksiniz!
Bu tür sözleri edenler küresel gücün karşı adımlarını etkisiz bırakacak tedbirleri almaması aklın alacağı şey değildir!
Büyük söz küçük strateji!
Ama siz buraya Süleyman Şah Türbesi'ni taşımaktan Fırat Kalkanı harekâtını yapmaya, "BOP'un eş başkanlığından" BOP'un mezarını kazmaya, ABD ile "Eğit-donat" projeleri yapmaktan ABD/PKK/PYD'nin önünü kesmeye, ABD ile Suriye'nin dostları toplantıları yapmaktan Putin ile Suriye'ye barış getirme konferansları düzenlemeye savrulmuşsanız, bir şeyleri yanlış yaptığınızı anlamak zorundasınız!
Küresel güç bağırıp çağırmaz, saçıp savurmaz, meydan okumaz gereğini yapar. Acıtır, bağırtır, kışkırtır ve hata yaptırır. Teorilerle değil pratiklerle ilgilenir. Hesapları kısa vadeli ve doğrudan değil dolaylı olur. Ahlaki sorunlara siyasetle cevap verir. Avını da yerken timsah gibi gözyaşı döker.
Elbette dünya beşten de on beşten de büyüktür. Ama büyük sözün arkasına büyük bir strateji koyamamışsanız birileri 'gücün kadar konuş ya da lafla peynir gemisi yürümez' diyebilir. Dahası büyük söz büyük parça ısırmaya benzer. Tarihin de yutamayacağı kadar büyük parça ısıranlara cömert davrandığı görülmemiştir. Türkiye jeopolitiğinde Barzani'nin karşılaştığı durum bunun kanıtıdır.
En zayıf yerden vurmak!
Sözden anlayanı sözle, kılıçtan anlayanı güçle, paradan anlayanı parayla ikna da bir stratejidir. Dahası parası olan paradan anlar, ahlaki olan ahlaktan anlar, gücü olan da güçten anlar. Gücü olanla mücadele güçle, parası olanla da mücadele parayla olur. Güçten başka hakikat tanımayanla ahlaki mücadele yapılmaz. Kılıcı kınına kılıç koyar.
"Dünya beşten büyüktür" diyorsanız, bunun böyle olduğunu gösterecek gücünüzün de olması gerekir. Aksi takdirde siz "Dünya beşten büyüktür" derken birileri de çıkıp 'ABD de dünyadan büyüktür' deyiverir.
Büyüklüğünü göstermek için her yol ve yöntem meşru görülür. Balın içine zehir katarak rakibini ortadan kaldıranlar "Allah'ın baldan da askerleri vardır" dediğini tarih yazmaktadır.
Yolsuzluk güçlü iktidarların en zayıf halkasıdır. Adam da oradan vuruyor.
"Dünya ABD'den ibaret değildir" sözü elbette doğrudur. Ama bunu fiilen gösterecek gücünüz varsa bu sözü etmenizin bir anlamı vardır. Sözün arkasında güç yoksa söylenenlerin lakırtıdan öte bir etkisi de yoktur! Dahası doğru söz doğru zamanda söylenir. Doğru söz ise yanlış anlaşılmasın ama kralın sarayına en son giren metadır.
Büyük güç "Dünya beşten büyüktür... Dünya ABD'den ibaret değildir" sözlerine cevap vermeye gerek bile görmüyorlar.
Zarrab davasının verdiği mesaj şudur: 'Dünya beşten büyüktür ama ABD de dünyadan büyüktür'.
Ama ABD fiilen dünya birden küçüktür stratejisi uyguluyor. Asıl olan da uygulamadır. Adam fiilen 'ben dünyayım, dünya da benden ibarettir' diyor.
Aksini söyleyenler şöyle buyursun!
