Prof. Dr. Yümni SEZEN
Diyanet İşleri Başkanı görevinden ayrılırken FETÖ ile ilgili bazı itiraflarda bulundu. Aldatılmış, yanıltılmış olduklarını daha önce de söylemişlerdi. Diyanet Teşkilatı, cemaatin marifetlerini mercek altına alan çalışmalar başlattı. Faydalı bir teşebbüs. Geç kalınmış ama zararın neresinden dönülse kârdır. Tehlikenin vahameti yeni yeni anlaşılmışa benziyor. Keşke bu faaliyetler 15 Temmuz 2016'dan önce yapılabilseydi kandırılmış, bir anlamda afyonlanmış bir kısım asker elbiseliler uyanabilirlerdi. İktidar mensupları ve siyasiler de kendilerine çekidüzen verirlerdi. Çünkü böyle bir inceleme ve değerlendirme benim ve birkaç kişinin yaptığı gibi bir karşı çıkıştan ve akademik bilgi vermekten daha şumûllü olurdu. Koskoca bir Diyanet Teşkilatı, tarihi ve yetkili bir kurum, meseleye el atmış, toplumun her kesimini özellikle aydınları aydınlatmış olacaktı. Buna üniversitelerin ilgili bölümleri de katılmalıydı. Ama olmadı, bugünlere gelindi.
***
15 yıl önce biz bu yaraya dikkat çektik. 220 sayfalık bir kitap yayınlayarak, yanlışları, tehlikeleri, çarpıklıkları dile getirmeye çalıştık. Belgeleri ortaya koyduk. İslam Hıristiyanlaşıyor dedik. Prof. Mehmet Bayraktar, İslam başkalaşıyor dedi. Bir kitapla bunu çok güzel anlattı. Millî duruş zedeleniyor dedik. Anadolu'yu Hıristiyanlaştırmak isteyen başta Protestan dünya olmak üzere, Batı dünyasının ekmeğine yağ sürülüyor dedik. O günlerde Türkiye'de 6 bin kilise ev oluşturulmuştu. Malum cemaat mensuplarından papazlığa geçenler oldu. Kur'an-ı Kerim mealine İncil cümleleri dip not gibi eklendi. Dinlerarası Diyalog; Papalık misyonunun bir parçasıdır, Hristiyanlığı Müslüman'a sevdirme projesidir, Hz. Peygamber'i devre dışı bırakma teşebbüsüdür dedik. ABD'nin egemenliğinin zayıflamasından kaygı duyduklarını söylüyorlardı. Yalnız Katolik ve Protestan dünyayla değil, İngiltere ve ABD ile iş birliği içinde idiler. Bugün bu, açıkça görülmedi mi? Fakruzaruret ve yokluklar içerisinde yedi düvele meyden okumuş, düşmanı söküp atmış, vatanı, namusu, şerefi kurtarmış, yeni bir devlet kurmuş, bu aziz, bu kahraman Türk milletinin çocuklarına bunlar yakışmıyor dedik.
Kitap dışında, konferanslarla (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nda, Sakarya Üniversitesi'nde, Trabzon Yurdu'nda ve daha bir çok yerde) gazete ve dergi yazılarıyla, Ceviz Kabuğu gibi TV programlarıyla, düşüncelerimizi duyurduk, kanaatlerimizi paylaşmak istedik. Ancak çok sıkıntılar çektik. O günlerin (2003-2007 vd.) yayınları incelenirse her şey görülecektir.
Biz bu mücadeleyi verirken yukarıda bahsettiğimiz ve bugün insafa ve izana gelmiş olanlar, bize dudak bükmekle kalmıyor, yer yer karşı çıkıyorlardı. Biz de onlara dert anlatmaya çalışıyorduk. Destekleyenler çok az, karşı çıkan veya aldırmayanlar çoktu. İlahiyatçı arkadaşlarımızın içinden bazılarının, malum cemaatin dediklerini desteklediklerini hâlâ unutamıyorum. Diyanet İşleri mensuplarının en yetkililerinin, yapılanları normal bir dini-kültürel faaliyetmiş gibi görmeleri, takvimlerinin yapraklarında "Diyalog" adı altındaki rezaleti övmeleri nasıl unutulur. Hz. İsa'nın etrafında her Müslüman ve Hıristiyan bütünleşmelidir diyenler nasıl unutulur. Hilalin yanına haç koyup, Yahudi sembolünün fonuna Kur'an-ı Kerim görüntüsünü koyup, birlikteyiz demek isteyenler nasıl unutuldu.
***
Mücadelemizde bize destek olan şahıs ve kuruluşlara şimdi de teşekkür ediyoruz. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'na ve teşekküllerimize ve rahmeti rahmana karışmış başkanı muhterem Turan Yazgan hocaya minnet duygularımızı tekrarlıyoruz. Ceviz Kabuğu programının ustası Hulki Cevizoğlu'na yine teşekkür ediyoruz. Desteklemiş olan bütün eş ve dosta minnet duyuyoruz. Mücadelemde beni hiç yalnız bırakmayan öyle bir basın-yayın ekibi var ki, onu özel olarak zikretmeliyim: YENİÇAĞ gazetesi ve yazarları dostlarım. Bu gazete büyük bir okuldur. O günlerde beni hiç yalnız bırakmadı, destekledi, fikirlerimi paylaştı, okul görevini yaparak bu derslerimi okuyuculara ulaştırdı. YENİÇAĞ gazetesi mensuplarına, yazar ve yöneticilerine ne kadar teşekkür etsem azdır. Fakat işin dehşet verici kötü cilvesine bakın ki, yıllar sonra bu gazetenin bazı yazarları FETÖ'cülükle suçlanmaya kalkışıldı. Çark bu kadar ters döner mi? Dönebilirmiş demek. Cehaletin veya kripto denilenlerin yapamayacağı şey yoktur.
Diyanet İşleri Başkanı'nın giderayak konuşması, bizde bu hatıraları canlandırdı.