Yine Ali Fuat Paşa, Şefik Paşa’yı telgraf başına çağırtarak kendisine ihtarda bulunmuş ve şifre yasağının 24 saat içinde kaldırılmasını, aksi takdirde bütün postaneleri askeri işgal altına alarak şifre ile haberleşmeye devam edileceğini bildirmiş ve bu uyarıya bütün kolordular destek vermişlerdir.
Düşman yandaşlığının ezici baskı ve teslimiyet ortamında az sayıda telgrafçı, savaşın iletişim kanallarının açık kalması için mücadele etmiş, kesilen telleri onarmış, direkleri yenilemiş, postaneleri İngiliz işgaline, kontrolüne karşı canıyla korumuş, Atatürk’ün 'telgraf savaşı'na cepheden katılmıştır.
Yazı dizimizin bu bölümünde Doç. Dr. Mustafa Gül’ün Atatürk Araştırma Dergisi’nde yayımlanan Bir Telgraf Memurunun İfadesiyle Mütâreke Döneminde İstanbul-Anadolu Haberleşmesi adlı yazısından yaptığımız derlemeyi aktarıyoruz...
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Anadolu’nun muhtelif yerleri işgal edilmişti. Bu işgal zincirini devam ettiren gelişmelerin önemli bir adımı da İstanbul’da atılmış, 13 Kasım 1918 tarihinde Dolmabahçe önlerine gelen İtilâf Devletleri’ne ait bir donanma, İstanbul’un fiilen işgal edildiğini âdeta haber veren bir görüntü ortaya çıkarmıştı. İtilâf Devletleri’nin yetkilileri bu fiilî işgali her seferinde reddetmiş olmalarına rağmen, işgalin ortaya çıkarabileceği bütün unsurlar İstanbul’da tam anlamıyla belirmiş ve bu devletler artık bu fiilî işgali resmî bir işgale dönüştürmek için hemen bütün hazırlıklarını da tamamlamışlardı.
İstanbul’da çeşitli binalara yerleşen İtilâf askerleri; uzun bir bekleyişten sonra Anadolu’da başlayan millî direniş hareketleri ve İstanbul’daki gelişmeleri dikkatle izlemeye ve elde ettikleri bilgileri raporlar halinde ülkelerine bildirmeye başladılar. İtilâf hükümetleri ile İstanbul’daki temsilcilikleri arasında yoğun bir haberleşme trafiği devam etti.
Bu arada Anadolu’da Erzurum ve Sivas Kongreleri yapılmış, Sivas Kongresi’nden sonra Amasya’da varılan mutabakat nedeni ile, yurtta seçimlerin yapılması ve Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin açılması, bir anlamda Anadolu’daki Kuvâ-yı Millîye hareketinin yönetimi olan Heyet-i Temsiliye ile İstanbul Hükümeti arasında 'Amasya Protokolü' ile kararlaştırılmış, yapılan seçimler neticesinde Müdâfaa-i Hukuk düşüncesine mensup bir çok kişi, bu arada Mustafa Kemal Paşa da son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne manevî bağlarla medyun bulunduğu Erzurum’dan milletvekili seçilmiştir.
Oluşan yeni Meclis’in İstanbul’da toplanması, Misâk-ı Millî Kararları’nı alıp, kamuoyuna bunları ilân etmesi ve İstanbul’daki Meclis’in Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarını aynen benimsemesi ve nihayet Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile İstanbul Hükümeti arasındaki yakın ilişkiler, İtilâf kuvvetlerini harekete geçirmiş, İstanbul’daki Meclis ile diğer millî kuruluşların dağıtılması yoluna gidilmiştir.
(Devam edecek)