ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ

ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ

Paşa bu telgrafında, yönetimi kendi eline aldığını, bildirdi

Kurtuluş Savaşı Kahramanı
Telgrafçı Manastırlı Hamdi
1891 yılında Manastır’da dünyaya geldi. Hamdi Martonaltı’nın babasının ismi Ahmet Efendi, annesinin ismi ise Habibe Hanım’dır. Ahmet Efendi Manastır’da varlıklı bir ailenin çocuğudur. Manastır’da "Ağalar" diye anılırlardı. Hamdi Bey, ilk eğitimini annesinden aldı. 1911 yılında Dere-i Bala Kasabası’nda telgrafçılığa başladı. 1912 yılında Sırp işgal ve zulmünün artması üzerine babası Ahmet Efendi Manastır’daki geniş topraklarını ve evini bırakarak eşi Habibe, kızı Münevver ve oğlu Hamdi Bey ile birlikte İstanbul’a göçtü.

Aile Üsküdar’ın Tabaklar Mahallesinde bir ev bularak buraya yerleşti. Ardından aile reisi Ahmet Bey vefat etti ve kızı Münevver evlenerek Manastırlı Hamdi’yi annesi ile baş başa bıraktı. Manastırlı Hamdi Bey; günlerce iş aradıktan sonra, 1919’da İstanbul Merkez Postanesi’nde telgraf memuru olarak göreve başladı.İş ahlakı, dürüstlüğü, çalışkanlığıyla kısa sürede kendini herkese sevdirdi.
O sırada ülke kaos içindeydi. Osmanlı ve müttefikleri yenilmişti; 30 Ekim 1918’de de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra, İtilaf devletlerinin savaş gemileri, İstanbul limanına gelip demirlemişlerdi... 1919’un sıcak bir Temmuz gecesi, Manastırlı Hamdi Bey nöbetteydi. Birden makinenin çalışmaya başladığını, Erzurum’un İstanbul’u aradığını fark etti. Hemen cevap verdi. Karşıdan, "İsmin ne?" sorusu geldi. Bu soruyu cevaplandırdıktan sonra, "Ben Mustafa Kemal" karşılığını duyunca çok şaşırdı. Manastırlı Hamdi Bey, Çanakkale Savaşları’ndaki Anafartalar komutanını çok iyi tanıyordu... Daha sonraları Manastırlı Hamdi Bey bu anısını aktarırken, "Onun adını duymamla birlikte yerimden fırlamam bir oldu. Elimde olmadan fesimi düzelttim, ceketimin düğmelerini ilikledim ve ‘Emredersiniz Paşam...’ cevabını verdim" demiştir.
Mustafa Kemal, Yıldız ile görüşmek istiyordu. Ancak bu konuda kendilerine kesin uyarı yapılmıştı. Müdüre danışmadan bu tür istekler cevaplandırılmayacaktı. "Bir dakika Paşam" mesajını çekerek müdürün yanına gitti. Ama müdür bu isteği hem de kızgınlıkla, olumsuz karşıladı. Hamdi Bey dönüp Mustafa Kemal’e durumu bildirdi. Ama vatanın kurtuluşu için çalıştığını bildiği Paşa’ya yardımcı olamamak onu kahrediyordu. Sonunda çözümü buldu: "Paşam, müdür Yıldız’ı bağlamama muhalefet ediyor. Bana yazdırınız. Ya emniyetli bir adamla gönderirim ya da kendim götürürüm..." Mustafa Kemal Paşa ısrar etmedi ve Ayan Meclisi’nden Fuat Paşa’ya verilmek üzere, mesajını yazdırdı. Paşa bu telgrafında, ülkenin yönetimini kendi eline aldığını, İstanbul Hükümeti ile ilgisini kestiğini bildirdi. Ayrıca sadrazamın da görevden çekilmesini istiyordu.

(Devam edecek)