ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ – 14 –

ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ – 14 –

Lozan görüşmelerinde yaşanan sıkıntı Posta Müdürlüğü’nün kurulmasını sağladı

esat-atalay-001.jpg
Artık Anadolu Hükûmeti’ne yardım etmek imkânları zayıflamış ve fiilen Millî Mücadele Harekâtı’na iştirak etmek devrinin açılmış olduğundan zabitan ve memurların işe yarayacak olanları Anadolu’ya geçmişlerdi. Harbiye Nezâreti’nde Hilâfet Hükûmeti’ne sadıkane hizmet eder görünen, hakikatte Anadolu Hükûmeti’nin her isteği için çalışan ve bizimle daima alâkadar olan Seryaver Salih Bey de ertesi günden itibaren görünmez oldu. Sonra Tokat mebusu olarak Millet Meclisi’nde hizmet görmekte olduğunu gazetelerde falan gördüm. Bu mübarek adamın bir daha namını ve şanını görmedim. Nerede ise Allah selâmet versin.

Daire Müdürü Ziya Bey de vardı, onlar kim bilir ne oldular. Siz diyorsunuz ki, Harbiye Nezareti Telgrafçısı İsmail Hakkı mı bilmem birisinin gösterdiği fedakârlığın namı resmî evraklara geçmiş, millî kahraman gösterildiğini söylemiştiniz. Hayret ediyorum, İstanbul’un ilk işgalinden son işgaline kadar Harbiye Nezâreti’nde bulundum. Erkân-ı Harbiye Telgrafhanesi vardı, lağvettiler. Mülkiye Telgrafhanesi vardı, onu da lağvettiler ve Maliye Telgrafhanesi’ne devrettiler. Bizi de belki lüzumu olur diye oraya verdiler ve orada üç ay kalmıştım, sonra kıt’ama verildim. Hakikat böyle iken, ne tahriflere uğratıldığını duyup da müteessir olmamak mümkün değildir.” (Bu hatırat, Mahmut Ezan Hoca’ya ait olup Düzce’de, oğlu Emekli Hava Astsubay Celalettin Ezan’dan alınmıştır. Konuyla ilgili olarak, oğlu Celalettin Beyin şu sözlerini de buraya almak yerinde olacaktır. “Bundan benim bir mükâfata, bir nam ve şöhrete lâyık olduğum iddiasında değilim. Dediğim gibi baba hatırası olarak muhafaza ederseniz diye yazdım.”)

Karartılmış ve her türlü psikolojik savaşın yürütüldüğü bir ortamda bir grup yurtsever telgrafçı, Atatürk’ün haber alma kanallarının açık kalması için savaş vermiştir. İşte bunun içindir ki, Kurtuluş Savaşı bir anlamda “telgraf savaşı” olarak da kabul edilebilir. Atatürk, bütün yapmak istediklerini, yaptıklarını, talimatlarını, savaş şifrelerini telgrafla yürütmüş; her an ve her koşulda ona başvurmuş; tarihin sayfalarını, yarı beline kadar eğilmiş, yorgun ve ahşap direkler arasında sarkıp duran tellere aktaran telgrafçılara emanet etmiştir.

Lozan görüşmelerinde, iletişimin yeterli olmaması nedeniyle sıkıntı yaşanmıştır. Ankara’dan Lozan’a bilgi ve talimatlar şifreli telgraflarla, önce “Köstence” telgraf merkezine, oradan da Lozan heyetine gönderildiği için, İngilizler tarafından şifreler ele geçirilip çözülmüş ve bu durum onların üstünlük sağlamalarına yol açmıştır.

Heyetin yapacağı konuşmalardan haberdar olmuşlar ve önce Kerkük petrollerini ele geçirmişler, daha sonra Musul sorununu erteleyerek siyasal üstünlük sağlamışlardır. Lozan görüşmeleri esnasında sağladıkları haber alma üstünlüğüyle ve Doğu’da, Kürt ayaklanmaları çıkartarak Musul ve Kerkük’ün savunulmasını güçleştirmişlerdir.

İşte bütün bu olumsuzluklar dikkate alınarak, PTT’nin ulusal olmasına daima özen gösterilmiş, İngilizlerin elinde olan Posta-Telgraf İdaresi’ne karşılık 1920’de Ankara’da, TBMM Hükümeti Posta Müdürlüğü kuruldu. (BİTTİ)