YABANCI bir muhabir savaştan sonra Mustafa Kemal Atatürk’le yaptığı mülakatta; “Zaferi Nasıl Kazandınız?” diye sorduğunda Atatürk’ten şu cevabı alır: “TELGRAFIN TELLERİYLE”...
Bir dönemler haberleşme mektup, telefon, telgraf sistemiyle gerçekleştirilirdi. O da bin bir meşakkatle. Mektup dediğiniz zaman, adi posta veya acele uçakla ibaresine rağmen yerine ulaşması üç gün ile bir haftayı gözden çıkarmanız gerekirdi. Telefon ise santral memurelerine görüşmek istediğiniz il ve numarayı yazdırır, normal tarifeyi seçerseniz işiniz şansa kalmıştı, acele ve yıldırım tarifelerini seçtiğinizde biraz daha şanslı sayılır gün içinde görüşebilirdiniz. Bunların dışında bir haberleşme aracı da telgraf denen bir sistemdi. Telgraf için çok yüzeysel olarak kısa bir bilgi vermekte yarar var: Telgraflar sözcük sayısına göre ücretlendirilirdi. Bu yüzden meramınzı kısa ve öz olarak olabildiğince maksimum kelimelerle anlatmanız gerekirdi ki fazla ücret ödemeyesiniz. Telgrafın karşı tarafa ulaşma hızları bakımından farklı türleri vardı. Bunlar; 1. ELT. 25 sözcüğe kadar toptan fıks bir ücrete tabidir. En ucuz, ancak en geç ulaşan telgraf türüdür. 2. Normal telgraf. 3. Acele telgraf. 4. Yıldırım telgraf 5. Lüks telgraf. Nişan ve düğün gibi kutlamalar amacıyla çekilir. Bütün bu tabirlerin; çağımızın modern iletişim araçlarını kullanan gençlerimiz için elbette birşey ifade etmediğini biliyorum. Ancak gençlerimizin şunu bilmelerini istiyorum ki Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, İstiklal Savaşı sırasındaki tek haberleşme aracı TELGRAF idi.
Bu kısa bilgiyi verdikten sonra telgraf sisteminin İstiklal Savaşımızdaki yerini, muhtelif kaynaklardan derlediğimiz bilgiler ışığında aktaralım.
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında, dönemin en ileri haberleşme aracı olan telgrafla yürütülen çok çetin bir kavganın rolü inkar edilemez. Fatsalı Halim Efendi, Telgrafçı Hamdi Bey gibi çok sayıda isimsiz telgrafçı, İstanbul’daki İngiliz haberalma kaynaklarının her türlü baskı ve kuşatmasına karşı çıkarak Anadolu’ya gizli bilgileri sızdırmıştır.
Mustafa Kemal, savaşın seyrini, haberleşmenin başında bulunarak, bilgi akışını izleyerek kontrol altına almış, dönemin en hızlı iletişim imkanını kullanarak zamanın en çağdaş teknolojisinden yararlanmıştır.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenmesini, vali ve ordu komutanlarıyla yaptığı eşgüdümü telgrafla gerçekleştirmiş, Saray’a karşı geliştirdiği stratejiyi kendisine bağlı telgrafçılarla yürütmüştür. Posta-Telgraf idaresinin İngilizlerin elinde olmasına karşın, en olumsuz koşulların aşılmasını isimsiz kahraman telgrafçılarla başarmıştır.
Telgraf hatlarının tahrip edildiği, telgrafhanelerin basılıp dağıtıldığı bir ortamda yurtsever telgrafçılar, Mustafa Kemal’in hizmetinde yer almış; O’na bilgi aktarabilmek, iletilerini yerine ulaştırabilmek uğruna canlarını hiçe sayarak çalışmışlardır.