Ligin “en tepesi”nin kaderi, cumartesi günü zaten büyük ölçüde belli olmuştu denebilir. Galatasaray’ın Sivaspor galibiyeti, Fenerbahçe karşısında beklenmedik bir yenilgi ve bir puan kaybı daha olmazsa, “şampiyonluğun erken habercisi” olarak kayıtlara geçti denebilir. Ama futbol bu, (tayin edici) “son maçın son düdüğüne kadar bitti denemez.”
Liderin hemen arkasından gelen iki takımdan biri olan Beşiktaş, Adana Demirspor deplasmanında muazzam coşkulu tribünlerin önünde, “bol gollü geçmesi muhtemel” bir maça çıktı. Maç öncesi Beşiktaşlı dostum “Bizim Mustafa Sönmez’le” yaptığımız “ön muhabbet”te belki abartılı gelebilecek şöyle bir tahminde bulunmuştu:
“8 gol olur bu maçta.. Kim kaç tane atar bilemem” dedi.
Ben de “8-0 olur mu?” deyince, “Yok olmaz... 5-3 diyelim” diye yanıt verdi.
Tempolu başlangıç, “gollü maç” tahminlerine zemin hazırlar nitelikteydi. Beşiktaş haftalar sonra yine “Colley-Saiss ikilisi”ne kavuşmuş bir savunma ile başladı maça, Rosier ve Masuaku ile bu sezonun “klasik 4’lüsü”nü yine yakalamıştı.
Ama 19’ncu dakikaya kadar başarılı biçimde çok süratli gelen, başta Yusuf olmak üzere Adana Demirspor forvetlerini durdurmayı beceren bu savunma, 19’da bir anlık “uykuya” dalınca, her teknik direktörün sinirden deliye dönmesi gereken “Taçtan gelen gol”e boyun eğiverdi.
Toptan ve rakiplerden gözünü bir arnda ayıran Beşiktaş, taçtan gelen topa Younes Belhanda’nın, üstelik kapalı köşeye vuruşu ile (Mert de uyudu tabii) 1-0 geriye düşüverdi.
Adana Demirspor’un taktiği belliydi bu maçta:
“Baskın futbolu”
Yani orta sahadan pas hataları sonucu kapılacak toplarla hızla rakibin kalesine inip şut bulmak. Ve bunu sıkça da yaptılar.
“Baskın futbolu”nun panzehiri nedir?
Tabii ki “hızla baskına gelen rakibin topu kaptırması ile, geri dönüşe geçtiği sırada karşı baskın”
Peki, bunu nasıl yapabilirsiniz?
Hızlı forvetlerle.
Usta golcü ayaklarına rağmen, sezon başından beri hep “yavaşlıkları” ile eleştirdiğimiz “Yürüyen golcüler” Cenk Tosun ve Vincent Aboubakar ile mi?
Tabii ki hayır.
Nitekim Cenk, ilk yarı yine toplara koş(a)maması ve atılan topları sadece seyretmesi ile tribünlere ve kenar yönetime saç-baş yoldurdu.
38’de Belhanda’nın çok şık topuk pasına Akintola’nın çok müsait pozisyonda “karavana” vuruşu, ev sahibi ekibi skoru rahatlatacak bir golden etti.
43’te Aboubakar, sağdan Valentin Rosier’nin adeta “Al artık bunu at bari” diye yolladığı topa etkisiz bir kafa vurunca, Beşiktaş iyice telaşlanıyordu.
İlk devrenin uzatmalarında 48 ve 49’da Beşiktaş’ın 2 (bir değil iki) penaltısı birden verilmedi. Çok net. Tartışmasına bile girmem bu iki pozisyonun.
Cenk’in suratına kale alanında gelen tekmeye, dünyanın her yanında penaltı çalınır.
VAR devreye bile girmedi.
Hemen arkasından 1 dakika sonra Adana Demirsporlu oyuncunun karambolde eline çarpıp yön değiştiren topa, “penaltı çalmayıp ne çalacaksın be hakem?”
Bunu da “hiç etti...”
Bunlar hakem diye nasıl maç alıp da bu kadar üst düzeyde maç yönetiyor? Anlamak mümkün değil.
Bir takıma 7 maçta 7 yenaltı çalınırken, bir başka takımın 2 dakikada 2 penaltısının “gümbürtüye” gitmesi, inanılacak şey değil.
Tam 2 dakika sonra adalet biraz olsun yerini buluyor, Mert Günok’un çabuk oyuna soktuğu topu Amir Hacıahmetoviç uzun bir pasla soldan koşan Aboubakar’a atıyor ve gelişine sol vuran Abou, skoru eşitliyordu. 1-1
İlk yarı uzatmasının son dakikalarında...
İkinci yarıya Beşiktaş golle başladı.
“Madem forvetler yavaş.. Bari ben hızlı götürüp atayım” diyen Gedson Fernandes, öyle güzel götürüp, düzeltip sol çaprazdan öyle harika vurdu ki, konuk Siyah Beyazlı takım devreyi önde açtı. 2-1
O saniye, “Bizim Mustafa”dan mesaj geldi.
“Kaldı 5 gol” diyordu, kâhince bir tavırla.
Sonrasında Adana Demirspor’un çaresiz ve beceriksiz yüklenişleri.
Dakika 70’te, sağ kanattan kullanılan kornere vurmaya çalışan Romain Saiss ayağının arkasına tekmeyi yiyince, hakem penaltıyı çalmak zorundaydı. Cenk durumu 3-1 yaptığında Beşiktaşlı konuk tribün “Burası İnönü, buradan çıkış yok” diye bağırmaya başladı.
Golle daha bir toparlandı Beşiktaş. Defansta da, forvette de. Adana Demirspor hocası Vincento Montella’nın bir faul pozisonunda 4’ncü hakemi itip kakmasıyla kırmızı görmesi ve tribüne yollanması zaten oynu orada koparıyordu ev sahibi takım için.
76’ncı dakikada, rakibi Yusuf’a yetişemeyen Cenk, omuzu atıyor faul yapıyor ve yere düşüyor. Hakem Beşiktaş’a faul çalıyor.
Yan hakem bile görmüyor pozisyonu.
Bu mu “Süper Lig” hakemliği?
Bu arada Tayfur, artık iyice gezinmeye başlayan Cenk’in yerine, Necip’i de yorulan Salih Uçan’ın yerine aldı Şenol Hoca.
Son dakikalarda Redmond’ı da kenara çağırdı.
Sonunda 90+3’te bir penaltı daha geldi. Bu kez de yine hakeme rağmen. Hakem, ceza sahası içinde Gedson Fernandes’in Adana kalecisi tarafından resmen indirilmesine “devam” dedi. VAR’a çağırılınca, lütfen beyaz noktayı gösterdi ve yine lütfen sarı kart verdi.
Skoru sakin ve soğukkanlı bir penaltı ile Aboubakar tayin etti.
4-1
“Bizim Mustafa” son saniyelerde yine mesaj attı:
“Kaldı 3 gol diye”
Beşiktaş, zor Adana deplasmanından güle oynaya dönüyor.
Maçı adeta izlemeden yöneten hakem M. Kürşat Filiz’e rağmen.
Bu nasıl hakemliktir?