Zafer Arapkirli Beşiktaş'ın hüsranını yazdı. Atiba'ya buruk veda

Zafer Arapkirli Beşiktaş'ın hüsranını yazdı. Atiba'ya buruk veda

Günboyu spor yazarı Zafer Arapkirli, Atiba Hutchinson'un buruk vedasını yazdı.

Hayatım boyunca bende en çok iz bırakan karıkatürlerden birinin konuşma balonları şöyleydi:
Kadın, eşi ile aralarındaki bir anlaşmazlık konusunda sohbet etmektedir.
“Hiç hatasız insan olur mu?..” der.
“Olur” yanıtını verir koca...
“Atiba...”
Yüksek sesli bir kahkaha patlatttığımı ve “Evet yahu” dediğimi hatırlıyorum.
Beşiktaş’ı neredeyse 60 senedir izleyen bir insan olarak, bu takıma ve belki de başka bir takıma “istikrarlı ve hatasız oynayan, hatta başkalarının hatalarını toparlayan, gerisini süpüren bu kadar başarılı bir oyuncu gelmiş midir bilemiyorum.
Dile kolay... Tam 10 yıldır bu takımın son 10 yılına damgasını vurmuş, hem Beşiktaş’ın mabedinde, İnönü’de hem de deplasmanda ve Avrupa kupalarında nice zaferlerde büyük pay sahibi olmuş bir istikrar abidesiydi, bu akşamaktif futbol yaşamına İnönü’de noktayı koyan Atiba Hutchinson.
Geldiğinde 1 ABD Doları 1.93 TL Bugün 23.00 TL
Nice yıllar geçmiş.
Hani Karakartallar’ın Pascal Nouma ve çok az sayıda başka efsaneler için bestelediği o türkünün bana ait versiyonunu, kim bilir kaç kez haketmiştir:
“Ontario’da doğdu, Beşiktaşlı oldu.
Atiba Hutchinson.. Atiba Hutchinson...”
O istikrarı, çalışkanlığı ve kalitesi ile, uzun yıllar, hatta Beşiktaş’ta biraz yaşlanınca ve formdan düşünce kadro dışı kaldığı zamanlarda bile Kanada Milli Takımı$nın vazgeçemediği bir yıldızdı.
Ona boşuna “Ahtapot” lakabını takmadık.
Adamın adeta 2 değil 12 ayağı vardı.
Kalabalıkların arasına dalıp o topu rakiplerin ağzındaki azı dişlerini söker gibi, söküp alırdı. Ya da ayağına aldığı topu kimseye kaptırmadan tutmasını ve sahadaki en etkili arkadaşına aktarıp pozisyon hazırlardı.
Hem futbolcu meziyetleri, hem sahadaki hiç dinmeyen enerjisi, hem de efendiliği ile sadece Beşiktaş tribünlerinin değil, ligin her takımından taraftarın ve oyuncuların haklı sevgisini kazandı Atiba.
Beşiktaş’ın son 10 yılda yaşadığı şampiyonlukların hepsinde imzası vardı.
Her teknik direktörün sadece sahada değil, kampta, antrenmanda da takımın başında bir “ağabey figürü” olarak görmek isteceği bir “lider” figürdü. Hani “Allah herkese bir tane nasip etsin” denecek türden bir adamdan söz ediyoruz.
Bu takımın tarihindeki Sanlı kaptanların, Yusuf’ların, Vedat’ların, Metin’lerin, Ali’lerin Feyyaz’ların arasına adı yazılacak bir efsaneye dönüşmesi çok uzun zaman almadı.
Son 2 sezondur hem sakatlıkların hem de artık yılların verdiği yorgunluğun etkisi ile ilk 11’lerde fazla yer bulmasa da, yine de kenar yönetimin ikinci devrelerde ve zor anlarda “Gir ve takımı toparla” dediği bir kurtarıcı oldu.
Böyle oyuncular, gençleri de motive eder. Kenarda otursa bile, bir moral unsurudur. İşler iyi gitmezken, sahaya-oyuna girse de girmese de “Haydi çocuklar. Silkinin. Alıyoruz bu maçı...” havası estirir.
İşte bugün de öyle günlerden biriydi.
Bu sezon takıkmın “istikrar abidesi” denebilecek en önemli futbolcularından kaleci Mert Günok’un hatası ile konuk takımın 2-0’lık yenilgiden 3-2 galibiyete çevirdiği maça bir sihirli dokunuş gerekiyordu.
Düşünsenize. Kendi sahanda son maçını oynuyorsun. Yenersen ligi ikinci sırada bitireceksin. Maçın hemen başında 6’ncı dakikada Gedson’un ayağından bir gol bulup rahatlamışsın. 43’te 2-0 yapıp içeri rahat gitmişsin.
İkinci devreye daha cesur başlayan Konyaspor Oğulcan’ın uzaktan bulduğu ilk şutla Mert Günok’un inanılmaz hatası ile adeta avlıyor Kartal’ı...Durum 2-1
Daha bunun şokunu atlatamadan, Mert’ten bir hata daha 47’de bu kez Mahir durumu 2-2 yapıyor.
Sezonun en başarımlı kalecisi, 2 dakika sonra bir inanılmaz hata daha yapıp, umulmadık biçimde 51’nci dakikada takımının 3-2 geriye düşmesine yolaçıyor.
Futbol böyle bir oyun işte.
Bütün sezon takımı adeta sırtında taşıyan, kaba bir hesapla en azından 15 puanın altında kişisel imzası olan Mert Günok, ligin son gününde takımın kaderini etkiliyordu.Bir kurtarıcı lazımdı böyle bir günde.
Şenol hocanın son haftalarda ısrarla “Gir ve birşeyler yap çocuk” diye hep güvenerek sahaya sürdüğü Tayfur Bingöl,girdi ve 5 dakika sonra, Cenk’in vuramadığı topu ağlara yollayarak, durumu eşitledi: 3-3
İnönü tribünleri bu maçı alma azmini güçlendiriyordu golün atıldığı 63’ncü dakikada.
Beşiktaş kalesine 3 şut atan ve 3 gol bulan Konyaspor, aldığı her topla şut pozisyonu aramaya başladı bundan sonra.
Beşiktaş’ın gol ayakları Cenk ve Aboubakar yine “yürüyen” günlerinde olmasalar, bu mç daha önceden kopardı ama... Yapacak bir yoktu. Redmond da sakat olduğuna göre, “eldeki malzeme bu” demek zorundasın.
Maçın 6’ncı golünden sonraki dakikalar tam bir sinir harbine döndü Beşiktaş için.
Şuursuz ataklar ve bolca kornerlerle gol aradı ev sahibi takım.
90’da karşıyı karşıya vuramayan Cenk, artık iyice “Benim takatim bu kadar” diyordu.
6 dakiklık uzatma, Beşiktaş’ın bu sezon kaderini belirleyecekti.
Atılacak bir gol, koca bir sezon dökülen terin karşılığı olacaktı.
Ama olmadı...
Sağlık olsun.
Buraya kadar alınan 78 puan da önemli bir başarıdır.
2-0’dan 2 puan vermenin kendi sahanda son maçında böyle bir hüsran yaşamanın hüznü, Atiba’nın “jübile”sine nasipmiş.
Fenerbahçe’nin 2’nciliği kutlu olsun.

İlgili Haberler