Patronlar Dünyası'nın haberine göre; yapılan son anket araştırmalarında 1990’ların sonunda doğanların kendinden önceki nesillere oranla yaptıkları işle ilgili ‘sinir bozucu’ ve ‘yorucu’ tabirlerini söyleme olasılıkları çok daha yüksek.
Başka bir araştırma da Z kuşağı bireylerinin gün sonunda iş dışı aktivitelere ayıracak daha az enerjisi kaldığını söyleme olasılıkları da diğer nesilleri aşıyor. Üçüncü bir ankete göreyse bu en genç çalışan neslin yeni bir iş aradığını veya yakın zamanda istifa ettiğini söyleme olasılığı diğerlerine göre çok daha yüksek.
Söz konusu tablo işverenler için de memnun edici değil. Zira işten ayrılan her çalışan nedeniyle çok fazla para kaybediliyor. Ancak uzmanlar yöneticilerin bu genç çalışanları ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak ve buna uygun stratejiler yürüterek kadrolarında tutabileceğini belirtiyor.
Çalışanların elde tutulması konusunda uzmanlaşan danışmanlık şirketi Retensa’nın Kurucu CEO’su Chason Hecht açıklamasında, “Temel olarak işgücü kırıldı. Hastalık sessiz istifa rahatsızlığına ve Büyük İstifa dalgasına neden oldu. Bu sadece bir problem değil. Bu modern çalışma ihtiyaçları, istekleri ve beklentileri ile işverenlerin sağladıkları şartlar arasındaki uçurumun tezahürüdür” ifadelerine yer verdi.
2.417 ABD’li yetişkinin katıldığı yakın tarihli Bankrate anketine göre Z kuşağı geçen yıl diğer nesillere göre çok daha fazla işten ayrıldığını ve yeni bir iş bulduğunu bildirme eğilimi gösterdi. Araştırma aynı zamanda Z kuşağı bireylerinin %55’inin gelecek 12 ay içerisinde yeni bir iş arama olasılığının ‘çok yüksek’ olduğunu gösterdi. Aynı oran Y kuşağı için %43, X kuşağı için %28 ve baby boomer’lar içinse %13.
Z kuşağının en karakteristik özelliklerinden birisi de işyerinde esneklik istemeleri. Bankrate anketine göre Z kuşağı çalışanlarının %61’i gelecek yıl yöneticilerinden daha fazla esneklik isteyebileceklerini belirtiyor.