Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, NTV canlı yayınında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Öğretmenlik meslek kanunu çalışmalarıyla ilgili konuşan Bakan Tekin "Bu kanun metninde şu an süreç tamamlandı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı konusunda düzenlemeler yapmak ve akademi camiasının beklediği meslek kanunu yapabilir miyiz uğraşısına girdik. Sendikalara teşekkür ediyorum. Bir kanun metni ortaya çıktı. Zannediyorum artık Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde komisyonlara havale edilecek diye bekliyoruz. Bir aksilik olmadan tamamlanır” ifadelerini kullandı.
HEYBELİADA RUHBAN OKULU
Bakan Tekin, kişisel olarak Heybeliada Ruhban Okulu'nun açık olmasını arzu ettiğini söyledi.
Tekin "Olayın iki boyut var bir tanesi siyasal boyutu. Kişisel olarak okulun açık olmasını arzu ederim. Bize düşen şey bu konudaki kararımızı verdiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımız hangi yöntemlerle çalışabiliriz araştırmasını istemişti. Orada bir lise açık. Bu bir ruhban okulu olarak faaliyet verebilmesi açısından kendi çalışmamızı yapıyoruz. Alınacak karara göre atılacak adımları belirledik" diye konuştu.
HEYBELİADA RUHBAN OKULU NEDEN KAPALI?
Heybeliada Ruhban Okulu, 1844 yılında din adamı yetiştirmek amacıyla kurulmuş ancak Fener Rum Patrikhanesi'nin devlet denetimine girmeye karşı çıkması üzerine 1971'de kapatılmıştı. O tarihten bu yana, okulun tekrar açılması için çeşitli girişimlerde bulunulsa da sonuç alınamamıştı. Ancak, 1991 yılında Rum Ortodoks Patrikliği görevine gelen Bartholomeos'un liderliğindeki çabalar, yeni çabaları da beraberinde getirdi.
Patrik Bartholomeos'un, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a 1996 yılında gönderdiği mektup, okulun açılması için atılan ilk ciddi adımlardan biriydi. Ayrıca, zaman zaman ABD ve Avrupa Birliği nezdinde de girişimlerde bulunan Bartholomeos, 1997'de ABD Başkanı Bill Clinton tarafından kabul edilerek okul ile ilgili taleplerini iletti.
Türkiye'deki çabalar ise, Refahyol başta olmak üzere farklı hükümet dönemlerinde devam etti. 1997 yılında Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde, okulun açılması yönünde olumlu mesajlar verilmesine rağmen, 28 Şubat süreciyle birlikte konu yeniden akamete uğradı. 1999'da ise okulun bir üniversite bünyesinde faaliyete geçmesi gündeme geldi, ancak Rum Ortodoks cemaati bu formülü uygun bulmadı.