Yusuf Halaçoğlu: Savaş ve iç karışıklıkla yapamadıklarını göç ile yapıyorlar

Yusuf Halaçoğlu: Savaş ve iç karışıklıkla yapamadıklarını göç ile yapıyorlar

Kutlu Parti Genel Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, savaş ve iç karışıklıkla Türkiye'de oynanan oyunların göç dalgası ile devam ettiğini söyledi.

Fatih Erboz - ÖZEL HABER

Kutlu Parti Genel Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin birinci öncelikli sorunun içinden geçtiğimiz süreçte Türkiye’ye gelen sığınmacılar olduğunu belirterek, “İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılar, son günlerdeki Batı Şeria üzerine açıklamaları açıkça Büyük Ortadoğu Projesi’nin işlemeye devam ettiğini gösterdi. ABD’nin istediği İsrail’in güvenliği ve Çin’in ekonomik gelişmesini engellemek. Bu nedenle bölgeye de hakim olmak istiyor ve hiç durmuyor. İsrail’i bir anlamda korumayı sürdürüyor. Burada Türkiye’nin çok dikkatli olması gerek. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında Türkiye üzerine oyunlar oynandı. Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmalarından istenilen sonuç alınamadı, bu çatışma ortamı Türkiye’de beklenen karşılığı bulmadı. Bu nedenle son yıllarda Türkiye’nin demografik yapısını hedef alan düzensiz göç olgusu devreye sokuldu. Türkiye’nin en önemli sorunu artık Türkiye’de bulunan sığınmacıların, geçici koruma statüsü altındaki insanların ülkelerine gönderilmeleridir. Türkiye ekonomik sorunlarını düzeltecek reçeteleri hayata geçirir. Sığınmacı konusu ise hayati derecede önemli. Türkiye’nin milli güvenlik sorunu. Türkiye’de sığınmacılar üzerinden BOP hedefleri hayata geçirilmek istendiği için bu mesele bir an önce, ivedilikle çözülmelidir” dedi.

LİBYA-IRAK VE SURİYE BOP İÇİN BÖLÜNDÜ DİKKAT

İsrail’in daha önce başlattığı Gazze saldırılarının kademe kademe İsrail istediğini alana kadar devam edeceğinin anlaşıldığını belirten Halaçoğlu, şunları söyledi:

“Ortadoğu’da son dönemde yaşananlardan anlıyoruz ki BOP süreci hala tüm hızıyla devam ediyor. ABD bir taraftan İsrail’in güvenliğini sağlamak isterken diğer taraftan Çin’in ekonomik gelişmesinin önüne geçmek istiyor. İran, Irak ve Libya gibi ülkeler Çin’in enerji tedariki konusunda önemli ülkelerdi. ABD, İsrail’in güvenliğini sağlamak amacıyla, Irak’ta Saddam’ı, Libya’da Kaddafi’yi iktidardan indirip, ülkeyi böldükten sonra Suriye’de harekete geçti. Suriye’yi bölerek fiili anlamda Esad’ı etkisizleştirdi. Daha önce gördük ki Bu üç ülke ve saydığımız liderleri olsaydı İsrail Ortadoğu’da bu kadar rahat hareket edemezdi. Bu nedenle bu ülkeleri etkisiz hale getirmek amacıyla böldü. Geçtiğimiz süreçte IŞİD denen yapının hiç İsrail ile mücadele ettiğini gördük mü? IŞİD ABD tarafından kurulmuştu. Bu nedenle IŞİD bir taraftan bölgede YPG-PKK’ya alan açarken, diğer taraftan İsrail’in güvenliğini tehdit eden ve yine İsrail’in hareket alanını istediği zaman kısıtlayan üç ülke ve başkanını etkisizleştirdi. Bu süreçte Türkiye’nin geçmişe dönük yaşananları çok iyi analiz etmesi gerekiyor.”

SIĞINMACILAR ÖNCELİKLİ SORUN

Türkiye’nin içinden geçtiğimiz süreçte ekonomik sorunlarının bulunduğunu hatırlatan Halaçoğlu, “Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözecek yöntemler, reçeteler bulacak kapasitesi var. Ekonomiyi düzeltir. Ancak Türkiye’de uzun yıllardır uygulanmak istenen projeler tutmayınca yeni yollar deneniyor. En önemlisi göç olgusu. Daha önce Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması çıkarmak isteyen ABD, Türkiye’de bunların olamayacağını görünce bu sefer başka bir unsuru devreye soktu. Türkiye’nin demografik yasını bozacak, sığınmacı ve geçici koruma statüsü altında olan, Türkiye’ye göç ile gelenleri kullanmak isteyecek. Türkiye’den BOP kapsamında daha önce denediği yollarla istediğini alamayan batı ve ABD, bu yolla istediğini almak isteyecek. Bu nedenle Türkiye’nin birinci ve öncelikli sorunu sığınmacıların ve geçici koruma statüsü altında Türkiye’de bulunanların ülkelerine gönderilmeleri” diye konuştu.

YPG’Yİ GÖÇ İLE GÜÇLENDİRDİLER

Suriye’de YPG’nin güçlendirilmesi için bölgede bulunan Arapların zorla göç ettirildiğini ifade eden Halaçoğlu, “O bölgeden Araplar gittikten sonra YPG bölücü terör örgütü orada varlık bulabildi. Ardından Türkiye gerçekleştirdiği operasyonlar ile Türkiye bölücü koridoru kesmiş oldu ve Türkiye’de bulunan sığınmacıların evlerine dönmeleri için, bu imkanı sağlayabilecek alan açtı. Bunu kullanmak önemli. Türkiye’de bulunan sığınmacıların tekrar topraklarına dönmeleri durumunda aynı zamanda Kuzey Suriye’de kurulmak istenen bölücü yapı da engellenecektir” diye konuştu.

KURTULUŞ SAVAŞI ÇOK ÖNEMLİ

Türkiye’nin Kurtuluş savaşının önemini ve özelliğini içinden geçtiğimiz süreçte bir kez daha anlamasının çok önemli olduğunu ifade eden Halaçoğlu, Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başlayan ve 30 Ağustos zaferi ile süren Kurtuluş Savaşının üzerinde çok iyi düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Halaçoğlu, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının dönemin Genelkurmay Başkanlığı’nın planlamasıyla gerçekleştiğini kaydetti. Halaçoğlu, şunları söyledi:

“Kurtuluş Savaşını başlatan Atatürk’ün Samsun’a çıkış süreci dönemin Genelkurmay Başkanlığı tarafından planlandı. Bu noktada padişah Vahdettin gönderdi şeklindeki tezler tarih belgelerinde karşılığını bulmadığı gibi doğruda değil. Bütün planlamalar Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılıyor. Bu planlar daha sonra Damat Ferit Paşa’ya gönderiliyor. Atatürk Damat Ferit Paşa’nın yanına gittiğinde kendisine padişah Vahdettin ile görüşüp görüşmediğini soruyor Damat Ferit Paşa. Atatürk görüşmediğini söylüyor. Bunun üzerine Damat Ferit Paşa görüşmesini sağlıyor. Atatürk şehzadeliğinden beri tanıdığı padişah Vahdettin ile görüşmesi sırasında Vahdettin boğazdaki gemileri göstererek bundan sonra geleceğime, saltanatın geleceğine aziz milletim karar verecek yönünde ifadeler kullanıyor. Atatürk daha sonda Genelkurmay Başkanlığı’nın planı doğrultusunda Samsun’a hareket ediyor. Bu planlar içinde ne yapacağı da belirlenmiş durumda. Samsun’da kendisini İngiliz subay karşılıyor. Atatürk Anadolu’daki durumu Samsun’a gitmeden önce Genelkurmay Başkanlığından aldığı özel şifre ile bildiriyor. Rum çetelerinin yaptıklarını ve Anadolu’daki durumu rapor ediyor. İngilizler ise İstanbul hükümetine Atatürk’ün yaptığı çalışmaları söyleyerek, kendisinin görevden alınmasını istediklerini bildiriyor. Mondoros Mütarekesi’nin 6’ncı maddesine göre İngiliz Garnizonlarının bulunduğu yerlerde İngilizlerin bulunduğu yerleri işgal etme yetkisi var. Bunun üzerine Damat Ferit Paşa Atatürk’e geri dönmesini ve bunun için İngilizlere söz verdiğini söylüyor. Atatürk, bu sözler üzerine kimsenin kendisi adına söz veremeyeceğini şeref duyduğu görevinden rütbelerini sökerek istifa ettiğini 8 Temmuz 1919’da, 23.45’te çektiği telgraf ile bildiriyor. Daha sonra Damat Ferit Paşa hükümeti yerine gelen Ali Rıza Paşa hükümeti Atatürk’ün rütbelerinin Sıkıyönetim mahkemelerince geri alınmadığını, kendi isteği üzerine bıraktığını belirterek, rütbeleri iade ediyor kendisine. Atatürk’e iadei itibarda bulunuyor. Sonuçta Atatürk, padişah Vahdettin tarafından değil, bizzat dönemin Genelkurmay Başkanlığı tarafından görevlendiriliyor. Bütün planları da yine Genelkurmay Başkanlığı yapıyor. Bunlarla ilgili yüzlerce belge olduğu gibi Atatürk Nutuk’ta da bunu ifade ediyor.”

15 EYLÜL’DE GENEL MERKEZ AÇILIYOR

Öte yandan Kutlu Parti’nin 15 Eylül’de Genel Merkezini faaliyete geçireceğini belirten Halaçoğlu, “Öncelikle amacımız sığınmacıların ve geçici koruma statüsü altında Türkiye’de bulunan insanların gönderilmesi. Ardından hukuk sisteminde önemli bir değişiklik yapmayı planlıyoruz. Hukuk sistemine otokontrol mekanizması getiriyoruz. Eğitim alanında önemli değişiklikleri planladık. Bütün bunları ilerleyen süreçte Türk kamuoyu ile paylaşacağız” dedi.