Yunus'u nasıl anlamalıyız?

Kitap günümüz bugün. Hiç aklınıza geldi mi? Kaç şehir kitabı yazıldı? Kaç ilin, ilçenin, köyün tarihi, içtimaî dokusu ela alındı? Saymak mümkün değil ama az olduğunu biliyoruz. Belediyelerin, valiliklerin hazırlattığı, yazdırdığı kitapların içinde ciddi diye ele alabileceğimiz kaç tane çıkar?

İsmail Özmel'in Geçmişten Günümüze Niğde (111 s.) ve Doğduğum Şehir Niğde (107 s.) kitaplarına dikkatinizi çekmek istiyorum.

Şair ve yazar İsmail Özmel, 1933 doğumlu. Heyecanını hiç yitirmemiş. Akpınar dergisinin kurucusu o. Daha önce Dünden Bugüne Niğdeli Şair ve Yazarlar'ı üç cilt olarak çıkardı. Niğde için yapamayacağı yok. Niğdeliler İsmail Özmel'in kadrini kıymetini biliyorlar mı?

Her toprak kendi insanına sahip çıkmalıdır. Nasıl olsa "O bizim; dursun bir kenarda!" savsaklığıyla geçiştirilmemelidir.

İsmail Özmel Hocamızın Yunus Emre Tetkiklerine Eleştirel Bakış (312 s.) kitabı, bütün araştırıcıların elinde olması gerekir.

Yunus Emre bizim ruhumuzdur. Yunus'u yüreğimize nakşetmeliyiz. Yunus Emre kitabıyla yüreğimizi bezeyen İsmail Özmel, Yunus'u alışılagelenin dışında ele alıyor. Kayda değer notları var. "Her Şairi Şahsi Kalıbı İle Ölçmek" başlıklı değerlendirmesinde, bir hususa işaret ediyor:

"Elbette her edebiyatçı edebi mahsullere şahsi kanaati ile değer verecektir. Yani birikimleri ona yol gösterecektir. Ama son zamanlar­da bize bir arız oldu, her şeyi ister edebiyat, ister sanat, ister felsefe, ister teknoloji konusu olsun; onu dini bir bakışla değerlendirmek veya mümkünse onu dini bir kalıba uydurma, dini bir kalıba sığdır­ma gayretleri var. Hâlbuki her ırmak kendi vadisinde akar ve her ır­mağın da kendine göre suyu, vasıfları, debisi ve ihtiva ettiği alüvyon­lar vardır. Bunun hepsini bir su çeşidine iblağ etmeye çalışırsanız o zaman bu ırmakların sularını kesmeniz gerekir. O zaman çevre de kalmaz, tabiatın güzellikleri ve çeşitliğin tatminkâr manzarası da kalmaz, tabiatı yok farz etmiş olursunuz. Tabii ki bu sağlıklı bir bakış değildir.

Yunus Emre gibi bir zirve şairi kalıplara sıkıştırmaya çalışan bir gayreti görmemek mümkün değildir. İnsaf sahibi bir kimse, Yunus'u ve şiirini bir peşin hükmün içine, sınırları belli bir kalıba veya bir hacme sığdırmaya çalışır mı? O Fuzuli, Baki, Nedim, Namık Kemal, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Karacaoğlan, Bekir Sıtkı Erdoğan gibi bir şairdir. Tasavvufi şiirleri olduğu gibi, daha birçok başka konularda da şiir yazan bir şairdir. Onu sadece şair olarak düşünmek de onu ye­terince anlatamaz. Onun hikmetli şiirleri ve mütefekkir bakışı, İslam inancı ile yüklü, taassupla cehaletle de savaşan mısraların sahibi ol­duğunu bilerek, insanı ve onun gönlünün nazargâhı ilahi olduğunu, gönül kırmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatan ve bize dört başı mamur bir insan olmayı öğütleyen Yunus'u anlamak durumun­dayız. Hatta İslam'ı; şahsi çıkarlarına alet edenleri de iğnelemekten geri kalmamıştır. Bunların halka yük olduklarını da söylemiştir.

Mütefekkir, İslam inancı ile yüklü, hikmetli ve rüzgârlı bir te­pe. Ona dar bakışlar ulaşamadılar. Şiirlerini ille de bir konserve ku­tusuna sığdırmaya çalışanlar da Yunus şiirlerinin kapısının önünde beklemeye devam ediyorlar. Kendisini cennetin kapıcısı sananlar; hele mazbut ve temiz bir hayatı esas almayan hiçbir anlayış; onu izaha yeltenmesin anlayamaz izah edemez..."

Yazarın Diğer Yazıları