Yunanlılar, Ermeniler, Türkler… Biz bizeyiz
Her defasında yazarım... Biz Yunanistan ve Ermenistan’la âdeta bütünleşmeliyiz. Biz için de onlar için de tarihin sayfalarında çok acı satırlar yazılı. Acı satırlı sayfaları durmadan kurcalamak bizi de ve onları da kinlendirir sadece...
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis dün Türkiye’ye geldi. Recep Tayyip Erdoğan bir ay önce Yunanistan’daydı.
Miçotakis, Türkiye’ye gelmeden önce, Milliyet gazetesine konuştu. R. T. Erdoğan da Yunanistan’ın Kathimerini gazetesine konuşmuştu. İki taraf da millî çizgileri içinde birbirlerine yakınlık gösteriyor.
7 Aralık 2023’te de Atina’da “Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Üzerine Atina Bildirgesi” imzalanmıştı. Bu bildirgenin özü: “Dostane ilişkileri, karşılıklı saygıyı, barış içinde bir arada yaşamayı ve anlayışı geliştirmeye ve aralarındaki her türlü anlaşmazlığı barışçıl yollarla ve uluslararası hukuka uygun olarak çözmeye kararlı olmak…”
Yunanistan’ı bilen, iki halkın da birbirinin uzantılı olduğu gören, görmenin ötesinde idrak eden ben, kesinlikle ve kesinlikle sivriltilen kalemlerin uçları törpülenmeli, çekilen silahlar kınına sokulmalıdır, diyorum. (Yunanistan’da iki defa uzun uzun röportajlar yaptım... Sadece keşişlerin yaşadığı özel izinle girilen yarı otonom Aynaroz yarımadasına kadar uzandım. Bilinmeyenleri, az bilinenleri yazdım. Lütfen 6 Haziran 2022 tarihinde çıkan “Türk düşmanlığı en çok Yunanistan'a zarar veriyor” başlıklı yazıma girin. Yazının devamında, daha önce Yunanistan’da gördüklerimi, yaşadıklarımı tekrar verdim.)
Özellikle Yunanistan da Ermenistan da ABD’nin kışkırtmalarına kulaklarını tıkamalıdır. Ermeni tarafının da Yunan tarafının da ABD’de siyaset arenasında ağırlığı var ve ne yazık ki, diasporalar düşman üretme merkezleri ve ne yazık ki, Yunanistan’ın da Ermenistan’ın da diasporalarına ihtiyaçları çok çok fazla. “Güçlü devletler”den alacaklarını, diasporalarının örgütlenmesiyle daha rahat sağlıyorlar.
Yunanistan ve Ermenistan hükûmetleri, diasporanın kendilerini yönetmelerine izin vermemeli ve hatta diasporayı gerektiğinde ülkenin düşman üretmesi için değil; gelişmesi için kullanma yolları bulmalı, kökü kendi ülkelerine bağlı diaspora elemanlarını düşmanlığa değil; iyiliğe yönetmeliler.
Türkiye’nin de Yunanistan ve Ermenistan gibi olmasa bile, vatandaşları var, onların dernekleri var. Bizim kuruluşlardan bir düşmanlık açıklaması duyduk mu?
Miçotakis, diasporanın “Yürü Miço! Seninleyiz!” iteklemesiyle ABD’nin Temsilciler Meclisi ile Senato ortak oturumunda ABD Kongresi üyelerine hitabında Türkiye’ye karşı coşarak: “Son 48 yıldır bizi rahatsız eden bir konuya dikkat etmenizi rica ediyorum. Türkiye'nin işgali ve Kıbrıs'ın bölünmesi... İki devletli çözümü ve Kıbrıs'ın bölünmesini kabul etmeyeceğiz.” demiş, ayakta alkışlanmıştı. (17 Mayıs 2022.)
Şu notu da ekleyeyim: Miçotakis’in bu konuşması 45 dakika sürmüş, 37 defa alkışlanmıştı. ABD’nin Temsilciler Meclisi üyeleri anlaşılan Miçotakis’in kendi hislerine tercüman olduğunu düşündüler. Miçotakis de bu kadar alkışlanmasına şaşırmış, “Yunan parlamentosunda bile bu kadar alkış almıyorum.” diyerek gülmüştü.
Bizi düşündürmesi gereken Miçotakis’in alkışlanması değil; ABD’lilerin Türklere düşmanlığı. Asıl tahlil edilmesi gereken husus bu.
Kesinlikle Yunanistan’la aramızda yeni sayfalar açılmalıdır. Birbiriyle savaşmış, Mustafa Kemal Atatürk ile Venizelos dost olabiliyorlarsa ve Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nda aç kalan Yunanlılara gemilerle buğday ve sair yiyecek gönderiyorsa, Yunan tarafı bu sayfaları bir daha bir daha açmalı, ABD’nin, şunun bunun kışkırtmalarına gelmeyelim, demelidir.