Yunanistan'a neden müsamaha ediliyor?
Ulusal çıkarlarımız için hassasiyet gösterilmesi gerekirken, Yunanistan'ın Ege'de haksız yere işgal ederek sahiplendiği ada ve adacıklara neden müsamaha edildiği anlaşılamamaktadır.
Aidiyeti belirlenmemiş adalar
Lozan Antlaşması'nın adalarla ilgili düzenlemeleri içeren maddelerinden 16. maddede, aidiyeti belirlenmemiş adaların geleceği, ilgili ülkeler arasında müzakere edilir denmektedir.
Türkiye, Yunanistan'ın bu konuda yıllar önce yaptığı girişimlere olumlu bir cevap vermemiştir. 1996 yılında Yunanistan'ın bir oldubittiyle işgal etmeye kalkıştığı Kardak adalarına, Lozan Antlaşmasına dayanarak bitişik adaya yapılan fiili müdahaleyle ve diplomatik mücadeleyle karşı konulmuş ve işgal önlenmiştir. Yunanistan'la bugüne kadar deniz sınırı oluşturulmasına ilişkin bir anlaşma da yapılmamıştır.
Yunanistan adaları işgal ediyor
Yunanistan, özellikle 2004-2009 yılları arasında, bir kısmı Türkiye'ye ait, bir kısmı da aidiyeti belirlenmemiş 18 ada ve adacığı peyderpey işgal etmiştir. Göz göre göre yapılan bu işgale hiçbir reaksiyon gösterilmemiştir.
İşin en garip yanı da, önceki Millî Savunma Bakanı'nın, verilen soru önergesine istinaden, bu işgalin uzun zamandır yapıldığını, ancak kendi dönemlerinde işgal edilen ada olmadığını beyan etmesidir. Üstüne üstlük, "işgal ettiler ama bu geçersizdir" demesidir. Ancak işgalin 2004'ten sonra olduğuna ilişkin haber, bilgi ve belgeler mevcuttur. Yunanistan'ın, işgalden sonra da adada kalıcı olmak için tesisler yaptığı ve askeri olarak da savunma tedbirleri aldığı görülmektedir.
Yunanların son yıllarda fiilen işgal ettiği bu ada ve adacıklar, hiç bir antlaşmayla Yunanistan'a verilmemiştir. Lozan'ın 16. maddesi de ortadayken yaratılan bu fiili durumu sineye çekmek mümkün değildir.
Her ada ve adacığın kara suyu, kıta sahanlığı ve hava sahası olduğundan, adaların elden çıkmasının yanında, ciddi ihtilaf konularının ortaya çıkması da beklenmelidir.
Fiili işgale tepki gösterilmiyor
İşgale reaksiyon gösterilmemesinin sebebi olarak, Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi alıp müzakerelere başlayabilmesine Yunanistan'ın itiraz etmesini önlemek olduğuna ilişkin değerlendirmeler bulunmaktadır.
Çeşitli toplantı ve buluşmalarda Yunanistan'ın yetkililerine, iade edilmeyen darbeci askerlerin iadesi konusunda gerekli adımların atılması gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca müzakerelerden ulusal çıkarlarımıza uygun bir sonuç çıkmayacağı açık bir şekilde belli olmasına rağmen, Kıbrıs konusunda da görüşmelerin devam etmesi ve pozitif bir gündemle meselenin çözüme kavuşturulması için çalışma yapılması hususunda da mutabakat sağlanmaktadır.
Ancak en az bunlar kadar, hatta bunlardan daha da önemli olan işgal edilen ada ve adacıklara ilişkin bugüne kadar hiçbir soru sorulmamış, görüşme yapılmasına dahi ihtiyaç duyulmamıştır.
Basında ada ve adacıkların işgali konusunda birçok haber çıkmasına, konuyla yakından ilgilenen kişiler yaptığı araştırmaları açıklamasına, siyasilerce yönetime açıklama yapması için sorular sorulmasına rağmen, bugüne kadar kamuoyu doğru ve yeterli bir şekilde aydınlatılmamıştır.
Yunanistan fiili durumu kabul ettirmeye çalışıyor
Yunanistan ada ve adacıklarda, Türkiye'nin tepki göstermemesini de istismar ederek, tahrik edici eylemlerde bulunmakta, pervasızca hareket etmektedir. Son Deniz Kurdu tatbikatı esnasında dahi böyle davranmıştır.
Yunanistan'ın bu eylemleri, TSK'nın uzun yıllar maruz kaldığı etkisizleştirme ve itibarsızlaştırma operasyonları ve bunun üstüne yaşadığı hain darbe girişimiyle sıkıntı yaşadığı düşüncesiyle yaptığı değerlendirilmektedir. Ayrıca TSK'nın teröre, Suriye ve Irak cephesine odaklanmasını da fırsat olarak gördüğü kıymetlendirilmektedir.
Ulusal çıkarlarımıza aykırı ve fiili bir tehdit olan bu durum, duyarlı olan Türk Milletinin mensuplarının onuruna dokunmakta, üzmekte ve yüreklerini burkmaktadır. Yunanistan'ın düşüncelerinde yanıldığı gösterilmelidir. İş işten geçmeden gereken yapılmalıdır. Ona gösterilen müsamahanın sebepleri de araştırılmalıdır.