ÜÇ: Sandık kurulunun hatası nedeniyle seçmenin oyu heba olmasın diye bu kararı aldıkları açıklandı.. Hata yapan sandık kurulları hangileriydi..
DÖRT: YSK sandıklar açılmadan, sandıklarda Türkiye çapında mühürsüz oy kullanıldığını nasıl anladı..
BEŞ: Mühürsüz oy kullanıldığı şifahen bildirilen seçim kurulları hangileri..
Hangi ilçe, hangi il kurulu böyle bir talepte bulundu..
ALTI: Sandıklar açıldıktan sonra mühürsüz oy kullanımında hangi sandıkta hata yapılmışsa, kararın o sandıklar için alınması gerekmez miydi?
YEDİ: YSK'nın sandıklar açılmadan böyle bir karar alması hile yapmak niyetinde olanları cesaretlendirmedi mi?
SEKİZ: 960 sandıkta silme evet oyu çıktığı iddia ediliyor.. Bu doğru mu?
DOKUZ: YSK evet oylarının çok yüksek çıktığı sandıklarla, hayır oylarının çok yüksek çıktığı sandıklarda inceleme yapacak mı?
ON: YSK, tüm seçmenleri tatmin edecek bir açıklama yapmayı düşünüyor mu? Yoksa ben yaptım oldu politikası mı izleyecek?
ON BİR: YSK'nın bu tutumu referanduma gölge düşürmedi mi?
ON İKİ: YSK, siyasallaşmaya başladığı kanısı uyandırdı.. Bundan sonraki seçimler için de şimdiden soru işaretlerin doğmasına neden olmaz mı?
ON ÜÇ: Bir ülkede seçimlerin adil ve dürüst yapıldığına olan inanç azalırsa o ülkede demokrasi olur mu?
Mehmet Tezkan Milliyet
***
Garip evetçim, hâlâ Avrupa'ya kafa tuttuğunu mu sanıyorsun
Yandaş kanallar zafer türküleri söyleyemiyor referandumdan sonra ama mahcup biçimde de olsa hayırcıları suçlayarak "yeni Türkiye" propagandası ile beyin yıkamaya devam ediyor.
Geçenlerde bir yandaş kanalda referandum sonrası yapılan röportajları izliyordum. 20 dakikalık programda 15-20 kentten vatandaşla birer ikişer cümlelik konuşmalar yayınladılar. Dikkat ettim evetçilerin neredeyse yarısı "Gördün mü Avrupa, nasıl cevap verdik size, nasıl oturttuk sizi" türü sözlerle evet zaferi kutluyordu.
Kendi kendime "vah garip evetçim" dedim "gerçekten bu referandumda Avrupa'ya ve dünyaya cevap verildiğini sanıyorsun değil mi?"
Oysa farkında bile değil, Türkiye'nin rejiminin değişmesini en çok bu Avrupa ve Amerika istiyor. Öyle olsun istiyorlar ki Türkiye'ye istediklerini daha kolay yaptırsınlar.
Şimdi ne olacak garip evetçi kardeşim: Amerika ve Avrupa ne istiyorsa aynen yerine gelecek ama sen "Eeyy Avrupa, eeyy Amerika" diye başlayan konuşmalarla tatmin olacak, dünyayı dize getirdiğimizi sanacaksın.
Muhtemelen bir gün gerçeği göreceksin ama o zaman da çok geç olacak be kardeşim.
Can Ataklı Korkusuz
***
AYM de YSK gibi yaparsa...
Yüksek Seçim Kurulu muhalefetin "mühürsüz oy pusulaları" nedeniyle referandumun iptali talebini reddedince iktidar kanadı bülbül gibi şakımaya başladı.
"Bu iş bitti, artık YSK kararına karşı itiraz etme imkânı yok" diyorlar. Doğrudur, yasalarımıza göre Yüksek Seçim Kurulu kararlarının iptali için müracaat edilecek bir merci yok! Ama ya AYM de YSK gibi yaparsa! Yani mevcut yasalara rağmen muhalefetin "iptal talebini" incelemeye alma kararı alırsa ne yapılabilir?
YSK öyle yapmadı mı? Yasaya göre "geçersiz" sayılması gereken oyları, "Sandık kurullarının bir hatası yüzünden hiç kabahati olmayan vatandaşın tercih hakkı yanmasın" diye görmezden gelmedi mi?
***
Şimdi aynı şekilde AYM de, "Ortaya çıkan sonuçta hiç kusuru olmayan muhalefetin haklı talebi karşılıksız kalmasın" der ve yapılan başvuruyu dikkat-i nazara alırsa ne olacak? O zaman siz seyredin kopacak kıyameti! Böyle bir şey olacağına ihtimal vermiyoruz ama yine de, "Ya olursa?" sorusuna cevap aramaktan geri kalamıyoruz.
(...) YSK'nın yasaya rağmen aldığı kararına itiraz etmeyenler AYM ya da AİHM tarafından alınacak bir karara nasıl karşı çıkar? Yasalar bir kez görmezden gelinmeye görsün. Ondan sonra görmezden gelme alışkanlık halini alır ve yasaların çiğnenmesi adet haline gelir.
Korkumuz bundandır. Bir zamanlar, "Anayasa bir kez ihlal edilse ne olur" diyen bir Cumhurbaşkanı vardı. O zaman bu söylem şaka gibi kabul edildi ve "Nasıl böyle bir şey düşünebilirsin, nasıl böyle bir şey söylersin" denilmeyince insanlar anayasayı olmasa da yasaları ihlal etmeyi kendilerinde bir hak olarak görmeye başladılar. Bütün bu olumsuzluklara dur demenin tek yolu var. O da her işi yasalara uygun olarak yapmak...
Zeki Ceyhan Milli Gazete
***
Kula kulluğa dönüş
...Atatürk, egemenliği saraydaki adamdan alıp millete vermişti. 97 yıl sonra egemenliği, milletten alıp yine "Tek adam"a verdiler! Bunun kutlanacak bir yanı var mı?
Egemenlik artık kayıtsız şartsız milletin değil... Yüzde 1.3 oranındaki küçük bir farkla milletin egemenliğinden vazgeçildi. Bu Anayasa değişikliği, iki buçuk yıl sonra, 2019 yılının Kasım ayında yürürlüğe girdikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yapacak fazla bir şeyi kalmayacak. Milletvekilleri artık halkın dertleri ile uğraşamayacaklar. Meclis, hükümetten de, cumhurbaşkanından da hesap soramayacak! Bu millet 1922 yılına kadar 600 yıldan fazla bir süre padişahın kuluydu... Şimdi, kulluk sistemine yeniden dönülüyor! Her zamanki gibi eller aya, biz yaya...
Rahmi Turan Sözcü
***
Atina'ya tık yok
Türkiye, 16 Nisan Pazar günü referandum için sandığa giderken Yunan Savunma Bakanı Kammenos, Aydın'a bağlı Eşek Adası'nı ziyaret ediyor. Türk hava kontrolörü telsizden "Türk hava sahasında uçuyorsunuz" diye uyarınca Kammenos bizzat "Yunan hava sahasındayız. Ben de Yunan Savunma Bakanı'yım" diye cevap veriyor. Türk hava kontrolörü ısrar edince Kammenos, "Bre hass….r" karşılığını veriyor.
Bakanı adada karşılayan askerler kuzu çeviriyor.
Ziyaretle ilgili haber ve resimler Yunan basını ve Savunma Bakanlığı internet sitesinde yayımlanıyor.. Türkiye'den ses seda mı? Tabii yok. Ne iktidardan, ne muhalefetten tık var! Hollanda, bakanımıza salon vermedi diye neredeyse savaş açacaklardı, Atina'ya tık yok...
Melih Aşık Milliyet
***
Rusya pazarını bekliyoruz
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı geçen hafta sonu "Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasını ele aldık. Rusya'ya gelmek isteyen Türk vatandaşlarını vize formalitelerinden ciddi ölçüde kurtarmayı düşünüyoruz" dedi. Uçak krizinden bu yana Rusya vize uygulamasını sürdürüyor. Türk işadamlarına, Türkiye'den yapılan yaş meyve ve sebze ithalatına sınırlamalar devam ediyor.
Moskova'da yapılan Üst Düzey İşbirliği Konseyi zirvesinde uçak krizinden kalan tüm yaptırım ve engellerin kaldırılması gereği Erdoğan ve Putin tarafından ilke olarak kabul edilmişti. 3 Mayıs tarihinde Soçi'de gerçekleşecek Erdoğan-Putin görüşmesinde sadece vize konusunda değil, özellikle yaş meyve ve sebze ticaretindeki engellerin de kaldırılmasının sağlanacağı bekleniyor. Yaz dönemi başlıyor. Yaş meyve ve sebze üreticilerimiz için Rusya pazarı önemli.
Yaş meyve ve sebzede en büyük pazarımız Rusya. Rusya ihracatı sınırladığında, üreticilerimiz ve nakliyecilerimiz üzülüyor.
Rusya'nın yaş meyve ve sebze alımını sınırlamasının devam etmesi nedeniyle üreticilerimiz diğer pazarlara yönelerek ihracatı artırma arayışında. 2017 yılının ilk 3 ayında Ocak - Mart döneminde toplam ihracatımız 37.8 milyar dolar. Bu dönemde yaş meyve ve sebze ihracatı geliri 517 milyon dolar. 2016 yılının aynı dönemindeki 439 milyon dolarlık ihracat gelirinin üzerinde.
(...)
Yaş meyve ve sebze ihracatımızda Rusya ve Bağımsız Devletler Toplulukları'nın payı % 44, Ortadoğu pazarının payı % 36, Avrupa pazarının payı % 20 dolayında.
Rusya pazarının yakınlığı, üreticinin bu pazarın talebine göre üretimini yapılandırması, bugüne kadar kurulan ilişkiler nedeniyle Rusya'nın yaş meyve ve sebze alımına getirdiği sınırlamalar hem üreticiyi hem ihracat taşıması yapan nakliyecileri olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Güngör Uras Milliyet
***
KARİKATÜR: ERCAN AKYOL