YPG/PKK'dan vazgeçemiyorlar!

YPG/PKK'dan vazgeçemiyorlar!

?Son durum: Mehmetçik Suriye'de IŞİD'i vuruyor, süpürüp sürmeye çalışıyor. IŞİD ise Kilis'i bombalıyordu.

Şimdi Suriye'de Mehmetçik'e de saldırıyor. ABD silahları ise havadan PKK-PYD-YPG cephesine akmakta.

Türk Ordusu'na "benim ağır ve sofistike silah desteği verdiğimi vurursan, ABD'yi vurmuş sayarım, karşında beni bulursun" demekteler.

Türkiye'yi yönetenler ABD'yi yönetenlere bir türlü yaranamadı.

 IŞİD, bitirilebilirse, bitirilecek.

Suriye yine üçe parçalanacak.

Özerk alanlar yaratılacak.

 Sonu: Türkiye'yi bölmek.

 ***

Bilenler hatırlar. WikiLeaks belgeleriyle doğrulanmıştı:

Almanya'daki ABD Büyükelçisi'nin Washington'a gönderdiği 12 Kasım 2009 tarihli gizli raporda; Türkiye'de ABD kontrolünde bir nükleer silah stokunun bulunduğu açıklanmıştı. (...) Adana'da 90 nükleer başlık yer altı sığınaklarında ABD ordusunun emrinde gizli tutuluyordu...

(...)

ABD, Irak'ı işgal etti. Suriye'de iç savaş çıkardı. Hem Irak'ta ve hem Suriye'de Kürtler ile Arapları birbirine düşürdü. Kürtleri tuttu. Araplar'da Amerikan nefreti bilendi, aleve dönüştü. Böylece IŞİD' i ABD yarattı.

(...)

Bugün ABD'li asker Jony'nin canı tatlı oldu. O, ölebilir diye karada yok. Mehmetçik, Suriye'de ve Irak'da karadan IŞİD kovalamaya sokuldu. ABD yine de metresi YPG-PKK-PYD cephesinden vazgeçmiyor...

Necati Doğru Sözcü

*****

ABD'nin ipiyle kuyuyla inilmez

-----

(...) ABD destekli SDG 'nin eski Genel İlişkiler Sorumlusu Abdülkerim El Übeyd şöyle bir açıklama yapmış:

SDG "PKK'yı gizlemek ve işgal ettiği topraklarda meşruiyet kazanmasını sağlamak" için kullanılan bir kılıftır.

 PKK hem PYD'ye, hem de SDG'ye hakimdir.

 PKK'lı komutanlar "Suriye Kürdistanı'nı inşa etmeyi, sonra da Türkiye'ye yönelerek Büyük Kürdistan'ı kurmak istediklerini" açıkça söylediler.

 Suriye'de PYD güçlerinin "Menbiç'ten Fırat'ın doğusuna çekildikleri" doğru değil. Hâlâ oradalar. Yalnızca bunlara bakmak bile Suriye'de "ABD'nin yaptığı açıklamaların gerçekle ilgisizliğini" görmeye yeter.

***

Salı günü El Nusra'nın bir üst düzey komutanı "ABD yanımızda. Bize tanksavar füzeleri ve silahlar verdi" açıklaması yaptı.

Suriye ve Esad "ABD'nin Deyr-ez Zor'da Esad güçlerini vurarak DAEŞ'e yardım ettiğini, hemen arkasından DAEŞ'in de aynı bölgeye saldırdığını" söylüyordu.

Suriye İstihbaratı son olarak ellerinde; ABD askerlerinin bu bombardıman öncesinde "DAEŞ militanlarıyla görüşme yaptığını" gösteren kayıtlar olduğunu açıkladı.

Açıkça ortada ki Suriye'de kimin eli kimin cebinde, kim hangi terör örgütüyle hangi planların peşinde belli değil.

(...)  Bizi ilgilendiren alan "sınır boyumuz"dur, kendi sınırlarımızı koruyacak adımların ötesine geçmemeliyiz.

Güngör Mengi Vatan

*****

Ahırda mısın be mübarek?

-------

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bazen isabetli lâflar da söylüyor.

Mesela, İzmir'de "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" diye "Andımız"ı okumak isteyen öğrencilere "Dingo'nun ahırı mı burası?" diye bağıran okul müdürüne gösterdiği tepki haklı ve isabetlidir.

Şöyle dedi:

"İzmir Karşıyaka'da, işgüzar ve densiz bir okul müdürü çıkıyor ve 'Andımız'ı okuyan çocuklara 'Dingo'nun ahırı mı burası?' diyor. Soruya bakar mısınız? Söz konusu müdür kendisini ahırda hissedebilir, bence mahzuru yoktur. Ancak... Çocuklarımız okuldadır ve 'Andımız'ı okumak istiyor. Unutmayalım, ülkemiz Türkiye'dir, hepimizin umut ve ufuk sancağı ise Türk milletidir."

Biz, Bahçeli'yi genellikle eleştiriyoruz ama bu defa haklı bulduk ve yukarıdaki sözlerini desteklemek ihtiyacını duyduk...

Rahmi Turan Sözcü

*****

Bu konuda akla gerçekten ihtiyacınız var

-------

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş (...) neler diyor:

"... birlik ve beraberliğimizi hazmedemeyenler son zamanlarda 'AK Parti içinde FETÖ'cüler ne zaman temizlenecek demeye başladı. AK Parti içinde FETÖ'cü varsa, AK Parti kadroları kendisi temizler, o seni ilgilendirmez."

Gördüğünüz gibi, sözlerinde bu parti yöneticilerinin bir bölümünü eline geçiren nobran bir hava var. Kendileri herkesin işine burunlarını sokmakta özgürler, binlerce insanın hayatını altüst edebilirler ama sıra kendilerine gelince bu kimseyi ilgilendirmeyecek!

Neden?

Çünkü kolu kıracaklar ama yenin içinde tutmaya devam edecekler.

Mustafa Ataş, bu konuşmasını şöyle tamamlıyor:

"AK Parti'ye akıl vermeye kalkışmayın, bizim akıl almaya ihtiyacımız yok."

Gördüğünüz gibi nobran olmakla kalmıyor, nadan bir tutumu da var.

Mustafa Bey'e hatırlatmak isterim ki bu Fetullahçılar sizi parmaklarında oynatırken, bugünleri görenler bizlerdik. Aklınızı başınızdan öylesine almıştı ki o yıllarda program yaptığım NTV'de cemaatten "Fetullahçılar" diye söz ettiğimde, sizinkiler yerinden zıplıyordu: "Hocaefendi'ye saygısızlık etme" diyerekten! Bu köşede bunların "gizli örgüt" olduğunu yazdığımda siz Fetullah'ın ağlamalarını, garip konuşmalarını dinleyip, kendinizden geçiyordunuz. (...) Onun için Mustafa Bey, tam tersine sizin bu konuda ciddi olarak akla ihtiyacınız var (...) devlet dairelerinde olup bitenlere bakarsak Fetullah'ın yerine yenilerini de koymak üzeresiniz.

Mehmet Y.Yılmaz Hürriyet

******

Bir de buradan bakın

----

... Medya çevrelerinde Mehmet Ali Yalçındağ şu sıralar şiddetle eleştiriliyor ve "iktidar yalakası" olmakla suçlanıyor. Bu tanımlama doğru ama olayı bir de tersten okuyalım.

... Zamanında "Gazeteciler gazetecilikten başka iş yapmasın" diye boşuna çırpınmıyorduk. Bu çabalar boşa çıktı. Medya patronlarının tamamı asıl gelirlerini medya dışı işlerden sağlamaya başladı. İşte Doğan Grubu iktidara karşı "direnme gücünü" bu nedenle yitirdi. Çünkü iktidar çok akıllı biçimde Doğan Grubu'nu yayınları nedeniyle cezalandırmaya kalkmadı.

Elbette Erdoğan miting meydanlarında Doğan'ı çok eleştirdi, hatta halka "okumayın, izlemeyin bu adamın yayınları" bile dedi. Cezalandırma dolaylı yollardan, medya dışı işlerden yapıldı. Örneğin vergi salındı, Petrol Ofisi'nin üzerine gidildi, yan şirketlere zorluklar çıkarıldı.

Öyle ki bu hamleler gruba milyonlarca liraya mal oldu her seferinde.

Kamuoyu ise yayınlar nedeniyle bir yaptırım görmediği için örneğin "Doğan Grubu vergiden muaf mı tutulacak yani?" gibi akla ziyan savlarla eleştiri yağmuruna tutuldu.

Bu açıdan bakınca, daha önce dik durmayı beceremeyen Doğan Grubu'nun damat aracılığı ile şirketlerini ve en önemlisi oralarda çalışan binlerce kişiyi korumak için, her türlü onur kırıcı davranışı sergilemesi çok da garip değildir.

Can Ataklı Korkusuz

***

"FETÖ"nün miladı Balyoz olacak

-----

... İktidar, 17/25 Aralık tarihinin milat olmasını istiyor.. 17 Aralık'tan sonra Cemaat'le ilişkisini kesmeyenler, Cemaat'le muhabbetini sürdürenler FETÖ'cü sayılsın..

Cemaat'i terk edenler FETÖ'cü sayılmasın..

Siyasi olarak böyle bir ayrım yapılabilir..

Siyaseten kılıç vurulup 16 Aralık'a farklı, 18 Aralık'a farklı bakılabilir ama..

Hukuken olmuyor!.

*

Niye mi olmuyor?

Diyelim ki; 15 Temmuz ayaklanmasına, daha doğrusu, Türkiye'yi işgal etme hareketine katılan bir generali veya bir albayı düşünün..

FETÖ'cü olarak ilk faaliyeti 15 Temmuz değildir!..

FETÖ'cü alarak yaptıklarının bir kısmı 17 Aralık'tan öncesini kapsıyorsa yok mu sayacağız?

Olmaz!..

Mecburen gerilere gidilecek..

*

Geçenlerde AKP milletvekili ve Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanlarından Burhan Kuzu ileNTV'deki tartışma programında buluştuk.

Ben, FETÖ soruşturmasının Ergenekon sürecini de, Balyoz davasını da, Casusluk iftirasını da kapsaması gerektiğini söyledim..

Hak verdi!..

FETÖ devleti işgal etmeye niyet etmişse devletin kurumlarını ele geçirmek zorundaydı.. ÖncelikleTSK'yı..

TSK'yı ele geçirme hamleleri, TSK'nın altını oyma çalışmaları FETÖ kapsamı dışında tutulamaz..

17 Aralık'tan önce yok sayılamaz..

*

Haber doğruysa, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 'Balyoz, Ergenekon, Casusluk davaları 15 Temmuz'un ön hazırlığıdır' diyerek bunları FETÖ soruşturmasının içine almış..

Doğru yapmış..

Mehmet Tezkan Milliyet