Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Yolsuzlukla hırsızlığı karıştırmak

Yolsuzluk yolsuzluktur, hırsızlık da hırsızlıktır. Yolsuzun yerine hırsız, hırsızın yerine yolsuz kavramları kullanılmamalıdır. Her kavram içeriğine uygun biçimde tanımlanmalı ve kullanılmalıdır. Her kavram için uygun bir içerik, her kavram da kendi içeriğine uygun biçimde yerli yerinde kullanılmalıdır.Kavramların yanlı ve yanlış kullanımıyla ilgili olarak Hayrettin Karaman bir köşe yazısı kaleme almıştır. Karaman diyor ki; "Muhalif siyasetçilerin hedefi, her vasıtayı kullanarak iktidarı düşürmek olursa gerekli gördüklerinde abartıyı, yalanı, iftirayı, kumpası... kullanırlar. Onlar, yolsuzluk yapan için bu kelimeyi kullanmak amaca hizmet etmezse daha yıpratıcı olan " hırsızlık " kelimesini kullanmakta sakınca görmezler" diyor. Yazının devamında da bizim başta söylediğimizi yazıyor 'yolsuzluk hırsızlık değildir... Hırsızlık da yolsuzluk değildir'diyerek her kavramın kendi bağlamında kullanılması gerektiğini söylüyor. Nedenini de şöyle açıklıyor: "Şu halde yolsuzluk da ayıp, günah ve suç olduğu halde tarifi ve hükmü bakımından hırsızlık değildir, hukuki sonuçları ve cezası farklıdır".

Sayın Karaman, konuyu muhalefet bağlamında değerlendiriyor. İktidar sahiplerinin iktidarda kalmak uğruna her vasıtayı kullanmalarında sakınca görmediklerinden olacak onlardan hiç söz etmiyor. İktidar sahiplerinin yolsuzluğa ya da hırsızlığa "darbe" adını vermelerinin ya da yolsuzluk ya da hırsızlıklarını ortaya çıkaranları "vatan haini" ilan etmesinin dini yönden karşılığının ne olduğuna hiç değinmiyor!
Karaman bu değerlendirmesini, 17/25 Aralık'ın Rüşvet ve Yolsuzluk Haftası ilan edilmesi ve muhalefetin iktidara mensup bazı yetkilileri yolsuzluk ve rüşvetle itham etmesi üzerine yaptığı açıktır. Adamlar yolsuzluk yapmışlar, daha ağırı olan hırsızlık kavramını kullanmayın demeye getiriyor! "Muhalif siyasetçilerin her vasıtayı kullanarak iktidarı düşürmek" amacı dolayısıyla kavramları birbirlerinin yerine kullandıklarından yola çıkarak böyle bir değerlendirme yapıyor.
Karaman 'efradına cami, ağyarına mani' olacak biçimde yalnızca yolsuzluk ve hırsızlık kavramlarının birbirlerinin yerine kullanılmasından söz etmiştir. Ancak iktidar sahiplerinin uygulamalarıyla ilgili olarak literatürde kullanılan başka kavramlar da vardır. Bunlar hırsızların egemenliği anlamına gelen "Kleptokrasi" , akraba kayırma anlamına gelen "Nepotizm" , eş ve dost kayırma anlamına gelen "Kronizm" gibi kavramlarıdır. Bu kavramlar da zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.

Neyse biz Karaman'ın bıraktığı yerden devam edelim. O, bir Müslüman 'ancak, hüküm giymiş hırsıza hırsız ve hüküm giymiş yolsuza yolsuz demek durumundadır' ve aksi halde 'yalan söylemiş ve iftira etmiş olur'diyor.
Karaman, açıkça ortada bir mahkeme hükmü yoksa ne yolsuza yolsuz ne de hırsıza hırsız denilemeyeceğini söylemiş oluyor! Adil yargıçların ya da bağımsız ve tarafsız bir yargının olduğu yerlerde Karaman'ın söyledikleri doğrudur. Yani normal şartlar altında yolsuzun yerine hırsız kavramı kullanılamaz. Bu hem dinen hem de ahlaken doğru olmaz. Ancak iktidarın dört bakanı yolsuzluk ya da hırsızlık yüzünden istifa etmişse, iktidar 17/25 Aralık sonrası Adli Kolluk Yönetmeliğini değiştirmişse, kendisine özgü mahkemeler kurmuşsa, HSYK'yı yeniden dizayn etmişse, yargıyı hallaç pamuğu gibi atmışsa, makul şüphe kavramına yeniden dönerek 17/25 Aralık'ta yolsuzluğa operasyon yapanları darbeci olarak niteleyip sürmüş ya da derdest etmişse, TBMM'deki yolsuzluk komisyonunun çalışmalarını engellemiş ya da yasak getirmişse durum değişir. Dahası var; o da Devletin tepesindeki kişi konuşuyor, tehditler savuruyor, hakaret ediyor, hedef gösteriyorsa orada mahkeme de kararları da anlamını yitirir. Karaman'ın, iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda verdiği fetva da bu manada anlamsız kalır. Kaldı ki yüce İslam dinini iktidarın ihtiyacına uygun olarak yorumlamanın, yolsuzluk ile hırsızlığı karıştırmaktan daha büyük günah olduğunu gerçek iman sahipleri iyi bilirler!

Yazarın Diğer Yazıları