Oo-hooo-o...
Yoksa siz hâlâ "devlet" diye adlandırılan tüzel kimlikten "hakimiyet" mi bekliyorsunuz!.. Toplumu, rejim uyarınca düzenleyecek, kurallar-kanunlar koyacak, yasaklar, sınırlamalar getirecek, öte yandan "hak ve özgürlükler"in de garantörlüğünü sürdürecek filan...
Çok beklersiniz!
Artık yok öyle "armut piş, ağzıma düş". Vatandaş dediğin kendi düzenini, kendi rejimini, kendi sosyal kaidelerini kendi oluşturacak!
"Devlet" mi?
O da, 16 Nisan 2017 itibariyle taçlanan metot uyarınca "fiili durumu yasallaştırma" yoluna başvuracak!
***
Ben söylemiyorum.
En son, "İl ve ilçe müftülerini de evlendirme memurları arasına alan düzenleme"yle ilgili olarak konuşurken Adalet Bakanı söyledi. Yapılan işi "pratikte yaşanan sorunun hukuken giderilmesi" olarak nitelendirdi.
Yani bir kere daha, iktidar zinhar rejimle mücadeleye filan girişmedi, sadece "fiili durumu kanunileştirdi."
***
Başkanlık referandumunun neden yapılması gerektiğini izah etmek üzere piyasaya ilk sürüldüğünde daha işkillendirmişti bu yaklaşım beni; belliydi, bu gerekçeyi, zaman içinde yüzlerine kapanan her kapıyı açacak bir maymuncuğa çevirecekleri!
Sağlıklı mı peki?
"Toplumun pratiği" bir durumu yasalaştırmak için yeterli, hukuki, adil bir kriter mi?
Son yıllarda iyiden iyiye görünür olan, her gün hayatlarımızın orta yerinde denk geldiğimiz bir örnek:
Kadına şiddet; toplumun en yaygın pratiği gibi...
Keza çocuk taciz/tecavüzleri!
Ensest!
"Kul hakkı" mesela; hem çalma-çırpma yoluyla, hem kendinden olmayı tasfiye ettirmek üzere iftira, karalama...
Hepsi "pratiği"ne sıkça dek geldiğimiz eylemler son zamanlarda...
Misal cehalet gırla;
Okulları kapatıp yerine han, hamam, kervansaray mı açalım toplumun meyli var diye?
Çoğunluğun tiranlığına mı dönsün Türkiye?
***
En büyük tehlike;
Bir "yol" olarak keşfi bunun geniş kitlelerce.
Ya talebini dayatmak isteyen "kendi fiili durumu"nu yaratmaya başlarsa memlekette; her bölgenin "kendine özgü pratikleri" gelişir ve eğitimde, kültürde, sağlıkta, güvenlikte vs. "devlet politikası" uygulanamaz hale gelirse?..
***
ŞİRK BATAĞI
***
Balıkesir Belediye Başkanı'nın "irade-i külliye" çıkışını ciddi ciddi "Ak-Saray" namlı "külliyenin iradesi" olarak anlayanlar var; boğazlarına kadar şirke batmışlar!
***
Yandaşlık virüsü
***
"Gazeteci" kalmakta direnen dostlar varsa tavsiyemdir:
Aman ha maskesiz katılmayın devletlülerimizin basın toplantılarına!
Türkiye'deki gazete ve televizyon muhabirlerinin soru sormak, sorgulamak yerine çanak tutmasına alışmıştık da, dünkü D-8 basın toplantısında, kardeş ülke temsilcisi muhabirlerin de soru sormak için söz isteyip takdir, teşekkür geçidinde bulunduklarını, işi neredeyse "Allah sizi başımızdan eksik etmesin"e getirdiklerini görünce korkmadım değil;
Bu "yağcılık" bulaşıcı mı acaba?
***
İzah değil idrak gerek!
***
PYD'nin "Rakka'nın kurtuluşu(!)"nu İmralı'daki cani Öcalan'a adayıp, "zaferini(!)" örgüt elebaşının posterini açarak kutlamasının hesabını soruyoruz ABD'ye! Her zamanki gibi çok sertiz! Diyoruz ki;
Eyyy ABD bunu nasıl izah edeceksin!
Pentagon sözcüsünün, "SDG (PKK/PYD) ile çalışıyoruz. Onları destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz!"i yeter mi izah etmeye, idrak etmenize?
Adamlar Türkiye'ye parasıyla satmadıkları silahı bu teröristlere bedava dağıttı, daha neyin izahatı; "poster" mi yani tek mesele!
***
En sıcak hafta
***
Ankara çok hareketli bir haftanın arifesinde;
"Fırtına öncesi hafta sonu" demek yanlış olmaz herhalde şu iki güne.
AKP'de zincirleme istifa kazaları ölümlü mü olacak maddi hasarlı mı sancısı...
CHP'de, Baykal'ın hiç hesapta olmayan sağlık durumundan sonra 2019 hesapları bozulan bir kısım partilinin yeni ajandası...
Dışarıdan bakınca suların durulmuş göründüğü MHP'de, yeni partiye gitmemekle birlikte, parti içi itirazlarını da muhafaza eden bir grubun, Mart ayında yapılacak büyük kongre için sessiz sedasız hazırlığa başlaması...
Ve, MHP'den ayrılan Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın, Yusuf Halaçoğlu gibi isimlerin öncülüğünde kurulan yeni partinin, Çarşamba günü artık resmi olarak sahaya çıkacak olması...
Bakalım nelere gebe kalacak başkent bu sert ve iddialı hafta sona erdiğinde?
