Yok sayan haliniz buysa, ciddiye alsanız ne olacak acaba
İYİ Parti'nin, Ankara'daki kuruluş töreninin yapıldığı saatlerde, CNN Türk dışında, ana akım haber kanallarından hiçbiri törene canlı bağlanmadı, o dakikalar topluma ne "son dakika", ne "flaş haber", ne "sıcak gelişme" diye duyurulmadı... Başlangıçta, zaten tamamı Başbakan'ın Ege Ekonomik Forumu'ndaki konuşmasını yayınlıyor olduğundan mazeretleri vardı, işleri kolaydı... Ama Başbakan konuşmasını bitirdikten sonra da, üşenmedim tek tek baktım, ı-ıh oralı olan çıkmadı.
Gelin görün ki...
Bu kanalların tamamına yakınında, gece yapılan tartışma programlarında, tartışma başlığı ne olursa olsun, laf döndürülüp-dolaştırılıp İYİ Parti'ye getirildi ve adeta bir lanetleme ayinine girişildi.
Aynı ayarsızlık dünkü gazetelerde de vardı.
Çoğu gazete, İYİ Parti'nin kuruluşunu sözüm ona görmezden geldi; ya birinci sayfalarına hiç koymamayı tercih etti ya da bit gibi başlıklarla ezmeyi...
Ve fakat...
Aynı gazetelerin, sayfalarını çevirmeye başlayınca görüldü ki, her birinin en az 2-3 yazarının birden gündemi İYİ Parti'ydi!
Ne bu?
Ayarsızlık, tutarsızlık, çelişkilerin en yamanına namzetlik değil mi?
İnsan, ciddiye almadığı, yok saydığı, umursamadığı bir olay üzerine heba eder mi sözcüklerini? Bu kadar öfke biriktirir mi?
***
Bir kişiyi, kurumu, olayı ciddiye almadığınızı -evet en kestirme yoldan- onu yok sayarak, görmezden gelerek yaparsınız. Misal, İYİ Parti'nin siyasi rakipleri, konuşulmasının, yayılmasının, yaygınlaşmasının önüne geçmek için -anlaşılır- bu yola başvurabilirler. Ama görevi haberdar etmek olan medyanın böyle bir lüksü olabilir mi?
Türk basını bunu bir anlayamadı gitti; haber vermek demek destek olmak demek değildir, alkış tutmak demek değildir, taraf olmak demek değildir, olanı, durumu bildirmek yani gazeteciliğin gereğini yerine getirmektir.
Ayrıca, yok sayıyormuş gibi yapıp, perde arkasında, bütün gücünüzü yok saydığınızı iddia ettiklerinizi itibarsızlaştırmaya harcayarak komik duruma düşmekten de iyidir!
***
Ya bir de destek olsaydınız...
Onlar iyi diyorsa muhakkak kötüdür yahut onlar kötü diyorsa biz mutlaka destek olmalıyız türü, kamplarla, kutuplarla sınırlandırılmış bir ölçü kullanmayı sevmiyorum. Ama benim sevmiyor oluşum, "kimler nasıl pozisyon almış"ın dikkate değer bir "gösterge" olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.
Misal...
İYİ Parti'yi hiiiiiç ama hiç ciddiye almayan, ti'ye almak, maskesini düşürmek, kirli çamaşırlarını pazara çıkarmak üzere köşelerce yazanlara bakınca da insan demeden edemiyor işte:
Allah muhafaza ya destek veriyor olsaydı Engin Ardıç, Hüseyin Gülerce, Emin Pazarcı filan İYİ Parti'ye...
Birçok insan şüphe ederdi "doğru yerde miyim acaba" diye!
***
İyi Parti yorumlarıyla delirmeceler
Mevzunun muhatabı da avukatı da değilim, sadece gül gül öllük birkaç İYİ Parti yorumunu derleyip neşemizi bulalım istedim:
- Ey, "Kardeş Türküler'in darbukacısı Taylan Yıldız ve parti kurucularının "Ülkücü gömleği"ni çıkartmasına rağmen "solcu gömleği"ni çıkartmayan Onur Aydın" diye tahrik fitilleri ateşleyen Mahmut Övür!.. Hani önceki gün salonda, havada işaret ve serçe parmaklarıyla baş parmaklarını birleştirmek suretiyle yapılan bir işaret vardı; hıh işte "bozkurt" onun adı. Türk Milletinin sembolü olmakla birlikte ülkücüler kullanır genellikle. Ve gördüğüm kadarıyla soyunmamıştı, gömlekliydi hepsi de!
- Ah Hüseyin Gülerce, vah Hüseyin Gülerce... Kaç defa dedik, "Akşener'in partisi üzerinden FETÖ gölgesi ve etkisi kalkmayacaktır" diyen sen olunca kargalar bile güler buna diye...
- "Dişi kurt güzellemeleri de insanı gülümsetiyor" diye dalga geçmeye çalışmış Halime Kökçe ama "deri pantolonlu, deri eldivenli, üstü çıplak adamların başörtülü bacımızın üzerine işemesi" fantezisi kadar değildir herhalde!
- İYİ Parti'yi, kurucular kurulundaki Ermeni üyeyle vurmaya çalışan Emin Pazarcı, önce bir "en Müslüman(!)" AKP'nin Ermeni milletvekili, "en Türk milliyetçisi(!)" MHP'nin de Ermeni aday göstermesi üzerine yazsa da okusak mesela!
- Milliyetçilik bir mikropmuş edasıyla "Acaba Türk milliyetçiliğinin bayrağını taşıyan bu partiler bereketi, saflarında Türk milliyetçisi kadro ve seçmen kitlesi barındıran CHP'nin arınmasının bir "vesilesi" olabilir mi?" diyen Aydın Engin amcaya ödev veriyorum: CHP'nin "altı ok"unu yaz bu gece tam 6 sayfa! Sonra da düşün bakalım; Cumhuriyet'in kurucu ideolojisini, Cumhuriyet'in kurucu partisinden tasfiye neyin kafası acaba?
Efendim?
Engin Ardıç'ın yazısı mı?
Geçmişteki anırma borcunu tahsil edemedik daha, ona mesai harcamak beyhude çaba!