Yine at iziyle it izi karıştırılıyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na siyasî danışmanlık yapan Rasim Bölücek'i FETÖ'yle ilişkilendirme gayreti yeni değil… Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a doğru yaptığı 'adâlet' temalı yürüyüşte de hedef tahtasına konulmuştu ve biz o tarihte şu notu düşmüştük.
Rasim Bölücek'i 1980 darbesinden sonra ülkücülerin yeniden ayağa kalkmaya çalıştığı yıllardan beri tanırız... Yokluk yıllarında omuzunu mücadelenin altına sokanlardı... Babası 'Cemal Amca' ülkücüler için, özellikle de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için özel bir insandı ve 'mânevî baba' niteliğindeydi... Ağabeyi Hasan Bölücek, 80 öncesi ve sonrasındaki mücadelesiyle ülkücü hareketin sembol isimlerinden birisi olarak değer buldu...
Rahmetli Yazıcıoğlu iki kardeşe hep öz kardeşi muamelesi yaptı... Rasim Bölücek tıp doktoru olmasına rağmen propaganda ve reklâm alanında uzmanlaştı... Uzun yıllar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye danışmanlık yaptı ve 1999 seçimlerindeki kampanya başarısının mimarlarından biri oldu...
Bugün siyaseten durduğu yeri kimileri eleştirebilir ama ona böylesine ağır bir ithamda bulunmak hiç kimsenin haddi olamaz... Hele hele bu darbecilere yıllar yılı 'partnerlik' edenlerin hiç olamaz... Bu iftira, sadece iftiranın sahibini vurur...
Bölücek'in sosyal medyadan paylaştığı şu sözleri aslında her şeyi özetliyor: "İzan ve akıl dışı iftiralarınızın, namussuzca yaptığınız itibar cellatlığının hesabını hukuk önünde vereceksiniz. Sizden âlâ FETÖ'cü mü olur?"
***
O Rasim Bölücek şimdi yine gündemde… Bu defa da Enver Altaylı üzerinden vurulmak isteniyor… Açık hattan bilmem ne kadar görüşmüşler!..
Rasim Bölücek'in en önemli vasıflarından birisi ileri derecede zekî olmasıdır… Onun bir terör örgütü adına üstelik açık hattan biriyle görüşebileceğini düşünmek, iddiaları en baştan komik hâle getirir… Kaldı ki o zekâyı ve özgürlük tutkusunu, aklı bir başka akla ciro etmeye kurgulu herhangi bir cemaat veya örgütün kalıpları arasına sıkıştırmak, imkânsızlık ötesi bir durum… Onun herhangi birine veya örgüte tabi olması ve aklını devreden çıkarması, onu gerçekten tanımamaktır…
"Enver Altaylı'yla bir şekilde görüşmüş olanlar bir adım öne çıksın" talimatı verseniz, milliyetçilerin arasında arka sıralarda kalan pek çıkmaz… Sadece milliyetçiler değil, özellikle sağın diğer partilerinin yönetici takımının pek çoğu için geçerlidir bu…
Buradan hareketle Rasim Bölücek'i, FETÖ'yle ilişkilendirmeye kalkışmak, o hep söylenegelen "At izi it izine karıştı" sözünü doğrulamaktan başka bir işe yaramaz…
***
Zaten kendisi yazıldığı üzere Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Metropol A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi… Söz konusu şirket, Ortak İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi kurduğu için kural gereği Metropol A.Ş.'nin yönetim kurulu üyeleri Çalışma Bakanlığı aracılığıyla güvenlik soruşturmasından geçiriliyor…
Güvenlik soruşturması sonucu Rasim Bölücek'in sicilinin temiz olduğu bir kez daha teyit ediliyor… Kamu gücünün tüm imkânlarıyla çalışıp bir şüphe bulamadığı Rasim Bölücek için herkese düşen aksi ispatlanana kadar 'masumiyet'e gölge düşürmemektir…
***
Hep söyledik ve söylemeye devam edeceğiz: 'FETÖ'cülük' pek çok alanda iftira silahı olarak kullanılıyor... Parti içi muhalife saldırılacaksa, siyasî hasıma iftira edilecekse, kamuda iyi bir yere gelmek için bir başkasının ayağı kaydırılacaksa bu ucuz yöntem çok çabuk rağbet görüyor...
Medyanın ağırlıklı kesimi, bu mücadeleyi, 'bilerek veya bilmeyerek, sulandırma' veya 'başkalarını susturma/korkutma/etkisiz hâle getirme' gibi gerekçelerle çok kötü bir misyon üstlenmiş hâlde... O kadar ki, bütün muhaliflere ve farklı düşünenlere 'FETÖ'cü' damgası vurmanın ciddiyeti nasıl azalttığının ve gerçek suçluya hizmet ettiğinin farkında bile değil... İftiraların başka kesimlere yayıldıkça 15 Temmuz'u yapanların ellerini ovuşturduğunu göremeyecek kadar körleşmiş durumda...