Yıldırım ve İmamoğlu ilk kez karşılaştı

Yıldırım ve İmamoğlu ilk kez karşılaştı

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı anma töreninde karşılaşan Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım tokalaştı.

Resmi olmayan sonuçlara göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, 8'nci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ı, 26'ncı ölüm yıl dönümü nedeniyle anıtmezarında ziyaret etti. Devlet törenine davet edilmeyen İmamoğlu, anıt mezara girişinde, yerel seçimlerdeki rakibi Binali Yıldırım ile karşılaştı ve tokalaştı. İmamoğlu, Yıldırım ile karşılaşma anını, konuyu soran gazetecilere şu sözlerle anlattı:

57297725_283020275943591_1905956325318197248_n-001.jpg

''Aslında ben, yürüdüğünü görünce arabamdan indim ve ''Merhaba'' deme ihtiyacı hissettim. Biraz daha duraksasaydı, kucaklardım da açık söyleyeyim. Çünkü milletin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Ben, devlet törenine davet almadım. Alsaydım gelirdim. Nereye davet alırsam oraya giderim. Sayın Yıldırım olacakmış, Sayın Cumhurbaşkanı olacakmış, hiç umursamam. Herkesin göreve gelişini, seçilişini saygıyla karşılarım. Onlar kucaklamasa, ben kucaklarım. Kucaklamada iyiyim yani. Hiç kimse kaçamaz kucaklayışımdan.''

57104039_621834004958276_2629673939785220096_n-001.jpg

İmamoğlu, Özal Ailesi'ne taziyelerini bildirip, dua ettikten sonra, anıtmezar çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sorular ve İmamoğlu'nun verdiği yanıtlar şöyle oldu:

26 yıl önce kaybettiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı anmaya geldik. Manevi huzurunda dua ettik. Babam, siyaset döneminde Özal'la birlikte siyaset yapmış bir kişiydi. Ben de 12-13 yaşlarında o günleri yaşamış birisiyim. Kısmet oldu, böyle bir gün çalışırken inşaatımızda bir seçim döneminde, koşarak konvoyun önünde durdum. Konvoy durdu, horonu oynamaya başlayınca karşı karşıya geldik. İlk karşılaşmamız öyle olmuştu. Trabzon'un sahilinde, bir yolda yüz yüze gelmiştik, hatırlıyorum. Ruhu şad olsun. Rahmetli Özal, 12 Eylül sonrasında yeniden göreve gelme sürecinde mücadele etmiş birisi. Dünyaya farklı bir bakış açış vardı. 12 Eylül sonrasında, yeniden seçimle göreve gelme sürecinde, farklı dirençlerle mücadele etmiş birisi. O dönemin sürecine baktığımızda, tarif şöyleydi: 4 tarafı düşmanla çevrili, bütün komşularıyla sıkıntılı bir tarif söz konusuydu.

57221222_2174503792860089_7645776007244283904_n-001.jpg

''SÖZ MİLLETİNDİR'' HATIRLATMASI

Rahmetli Özal siyasetin paradigmalarını, kurallarını değiştiren farklı bir boyut kattı. O boyutla beraber, Türkiye'ye faklı bir boyut kattı. Türkiye'nin sıkışıp kalmış ortamlarından sıyrılma mücadelesi verdi. Bugüne baktığımızda aslında ne yazık ki bazı benzer şeyler yaşıyoruz. Nedir onlar? Herkes düşmanımız. Türkiye'nin içinde milyonlarca vatan haini var. Sanki terör bu ülkenin kaderiymiş gibi. Banlayışla hareket etme süreci yaşanıyor. Türkiye'nin soluk alması lazım. Bugünkü anlayışın süreci bu şekilde sıkıştırması, ülkeyi köşeye sıkıştırması üzücü. Ben, rahmetli Özal'ın manevi huzurunda bunu hatırlatmak istiyorum. Menderes'in ve Özal'ın temsilcisiyiz diyorlar. Kabul etmiyorum, böyle bir ruh yok. Rahmetli Menderes de ''Söz milletindir'' diyen bir başbakanlık yaptı. Herkesin hataları, yanlışları, doğruları olabilir ama biz, doğrularla yol yürümek zorundayız. Biz, geçmişteki yanlışlarla değil, doğrularla bu ülkeye yön vermek zorundayız.

57624850_396322617764539_3229311448014389248_n-001.jpg

''SÜRECİN NETLEŞMESİNİ DİLİYORUZ''

Bugün, bazı vesayetler üzerinden, baskı altında kurumlara yön vererek karar aldırma çabası var. Millete yüzünü dönmeyip, bir odada, ''Bavulların içinden tavşan çıkararak ne yaparız'' anlayışıyla milletin iradesini baskı altına alma mücadelesini görüyoruz. Bu üzücü. Canımızı sıkıyor. Sürecin netleşmesini diliyoruz. Ben kendimi, yaşadıklarımı, toplumun bu süreçteki karar alma mekanizmasını, tam da işte o, ''Söz milletindir'' anlayışıyla, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışıyla ve Hakimeyet-i Milliye ruhuyla, ben kendimi, hem 16 milyon insanın hem de Türkiye'deki 82 milyon vatansever vatandaşımızın vicdanına emanet etmiş durumdayım. Biz, iyilerle, doğrularla geleceğe bakmaz zorunda, geçmişten ders çıkararak, geleceğe daha düzgün bir demokrasi ortamını yaratarak yol yürümeyi hedef şekline getirmeliyiz.

Mevzuatlar nedeniyle mi devlet törenine katılmamayı tercih ettiniz ve Binali Yıldırım ile karşılaştığınızda ne geçti aranızda?

57226272_321050741925895_5496022937179783168_n-001.jpg

Aslında ben, yürüdüğünü görünce arabamdan indim ve ''Merhaba'' deme ihtiyacı hissettim. Biraz daha duraksasaydı, kucaklardım da açık söyleyeyim. Çünkü milletin kucaklaşmaya ihtiyacı var. Ben, devlet törenine davet almadım. Alsaydım gelirdim. Ben, zaman dilimini öğrenmeye çalıştım ve geldim, duamı ettim. Nereye davet alırsam oraya giderim. Sayın Yıldırım olacakmış, Sayın Cumhurbaşkanı olacakmış, hiç umursamam. Herkesin göreve gelişini, seçilişini saygıyla karşılarım. Onlar kucaklamasa, ben kucaklarım. Kucaklamada iyiyim yani. Hiç kimse kaçamaz kucaklayışımdan.

"Şu anda bildiğim kadarıyla Maltepe'de birleştirme tutanakları tutuldu. Yazılmak üzereydi bildiğim kadarıyla. Süreci yasal işleyişi belli. İstanbul İl Seçim Kurulu, birleştirme tutanağını netleştirecek. Netleştiği an, mazbatanın bir anlamı kalmıyor. Özgür Bey'in (Özel) güzel bir tanımlaması vardı dün. Nikah kıyıldı. Nikah defteri mazbata. Ama nikah kıyıldı. Tutanak tutulduğu anda biz artık görevimizi almışız demektir. Kanun böyle."

57618461_2309615759296025_2713331441625726976_n-001.jpg

"Bize, emniyetin neden orada önlem aldığıyla ilgili bilgi verilmedi. Amacı nedir, bilemiyorum. Milletin vicdanı, ahlakı, şu anda dinginliği ve gerçekten süreci tüm demokrat ruhuyla, tüm uzlaşmacı talebiyle izleyişi takdire şayandır. Yine de öyle olacak. Kucaklayarak, alkışlayarak Saraçhane'deki görevimize gideriz ama polisin neden orada olduğunu ben bilmiyorum. Sorarız gerekirse."

İmamoğlu, daha sonra, 27 Mayıs ihtilali sonrasında idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın anıtmezarlarını da ziyaret edip, dua okudu.

İlgili Haberler