İngilizler lehine verilecek emirleri yerine getirmeyeceğini bildirdi
Diğer taraftan hükümet üzerinde İngiliz baskısının giderek artması, Ahmet İzzet Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’ya mütarekenin uygulanması yolunda gönderdiği telgraflarının sıklaşmasına sebep oldu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, İngilizlerin İskenderun’da karaya asker çıkarmaları halinde mukavemet edileceğini ifade ettikten sonra, mütarekenâmede bu tür hareketlere cevaz verecek bir madde bulunmadığını, hatta 5 Kasım tarihinde maiyetindeki birlik komutanlarına verdiği gizli emrinde gerekirse silahla karşı koyabileceklerini de bildirmişti.
Halbuki Osmanlı hükümeti, işgalcilere -özellikle İngilizlere- karşı sert davranılmasını sakıncalı görüyor; onlara karşı hoşgörülü olmanın barış konferanslarında Osmanlı Devleti lehine bazı çıkarlar sağlanmasına hizmet edeceğini düşünüyordu. Nitekim, Ahmet İzzet Paşa, protestolarla bu baskıların belki azaltılabileceği kanaatinde idi. İngilizler ise bu sırada Halep taraflarındaki kuvvetlerine erzak nakledebilmek için İskenderun yolunu kullanmakta ısrar ediyordu. Ahmet İzzet Paşa, İngilizlerin bu yolu kullanmalarını müsait karşılarken, Mustafa Kemal Paşa buna karşı çıkıyor ve İngilizlerin asıl maksadının VII. Ordunun geri çekilme yollarını kesmek olduğunu belirttikten sonra, İngilizler lehine verilecek emirlerin hiç birini yerine getirmeyeceğini ifade ediyordu. Paşa, eğer bu tutumu hükümet tarafından hoş görülmez, İngilizler lehine kararlar verilirse, yerine başka bir komutanın tayin edilmesini istiyordu. Nitekim, yukarıdaki gelişmelerden endişe duyan Harbiye Nezareti bunun bir problem haline gelmesini önlemek amacıyla 7 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Ordular Grubu ile VII. Ordu karargâhını lağvetti. Mustafa Kemal Paşa ise Harbiye Nezareti emrine verildi.
Mustafa Kemal Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen, Osmanlı Hükümeti, Amiral Galthorpe’un İskenderun’un mukavemetsiz teslimi yolundaki notasına ister istemez uymak mecburiyetinde kaldı. Aksi halde, İngilizlerin Suriye-Filistin ordusu komutanı General Allenby bu bölgeleri zorla işgal edebileceğini bildirmişti. Ahmet İzzet Paşa, İngilizlere karşı koyacak gücümüzün olmadığını ifade ederek İskenderun’un teslimini -kendince- uygun bulmuş ve İskenderun’a bu yolda bir telgraf çekmişti. 9 Kasım 1918 tarihinde İngilizler İskenderun şehrini mukavemetsiz olarak teslim aldı. İtilaf Devletleri’nin mütareke hükümlerini hiçe sayan bu tutumları karşısında şaşkına dönen hükümet, birbiriyle çelişen emir ve telgraflar yağdırarak içinde bulunduğu keşmekeş ortamının vahametini sergiliyordu. Öte yandan hükümetin, terhis için verdiği emre uyulduğu takdirde elde mevcut silah, hayvan, malzeme, teçhizat vs.’yi muhafaza edecek tek bir fert bile kalmamış olacaktı. İskenderun ve civarının kaybından dolayı suçlanan Mustafa Kemal Paşa, gayet soğukkanlı bir şekilde bu isnat ve inancın yersiz olduğunu, şehrin teslim edilmesi yolunda hükümetten emir aldığını belirtiyordu. Paşa, 8 Kasım’da Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti karargâhına gönderdiği telgrafta, karargâhtan gelen emir üzerine İskenderun’u bırakmak zorunda kaldığını bildiriyordu. Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa, hükümet merkezi ile yaptığı telgraf görüşmelerinde verilen tavizleri tenkit ediyor; böyle giderse memleketin binbir türlü entrika ve istilaya maruz kalacağını izah etmeye çalışıyordu. Paşa, bu acz ve zafiyetin bir an evvel tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu.
(Devam edecek)