Yıkılsın düzen!..
"Bu düzen değişmelidir" diyor MHP MYK Üyesi Özcan Pehlivanoğlu...
İyi hoş da nasıl?
Bakalım bulabilecek misiniz satır aralarında:
"(...) Kurtuluş Savaşı sırasında, türlü yokluklar ve güçlükler içinde kanlarını dökerek, canlarını vererek Türkiye'yi kurtaran Türk Milleti, bugün ne yazık ki, bozuk düzen nedeni ile bütün kazanımlarını kaybetmek üzeredir.
(...) Bozuk düzeni düzeltmekle veya ıslah etmekle görevli olan devlet erki de zavallılaşan bürokrasi nedeni ile iyiden iyiye bir şey yapamaz haldedir. Demokrasinin olmazsa olmazı olan siyasi partilerin durumu da, bozuk düzenin elemanlarının sevinçle ellerini ovuşturmasına neden olmaktadır. Bu tablo ile halk üretilmiş çaresizliğe mahkûm edilmek istenmektedir.
Biz bu düzen değişsin derken, bir rejim değişikliğini ya da anayasanın kurucu ilkelerine ters düşen bir şey yapılsın demiyoruz. Aksine her şeyin, mevcut anayasal sistem ve demokratik kurallar çerçevesinde, Türk Milleti için yapılmasını istiyoruz.
(...) Biz bugün kendileri için bir düzen kurmuş ve gelişmiş olarak gördüğümüz Avrupa ve Amerika kıtalarındaki tüm milletlerin hepsinden daha eski ve köklü bir milletiz. Devlet kurma alışkanlıklarımız ve devlet tarihimiz yine bunların tamamından çok daha eskilere gider. Bu nedenle de Türk Milletinin siyasal bilinci ve hadiseleri kavrama yeteneği bunlardan fersah fersah ileridedir. Yeter ki, düzen değişikliğine dair doğru reçeteyi Türk Milletinin önüne koymayı başarabilelim..."
*
Kral çıplak
Bu kez CHP'den geldi "Kral Çıplak" isyanı. Mehmet Zakir Özlü sadece bana değil çok sayıda gazeteye yolladığı açık mektupla partisinden istifa ettiğini bildirmiş. Nedeni bildik;
"Atatürk'ün partisi bu değildi!"
"ATATÜRK:
"Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir" dediği halde... CHP'nin, Atatürk ve arkadaşlarının oluşturduğu kurucu ruhu ve demokrasiyi anlamaktan çok uzak kaldığını görüyorum...
"Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır..." dediği halde... Bugün CHP'nin, mevcudiyetimizin ve istikbalimizin temeli olan hazineden, kendi kendimizi mahrum etmek için, haricilere hiç gerek kalmadan, göz göre göre her yanlışı yaptığını görüyorum.
(...) "...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler" dediği halde... CHP'nin, siyasetini, Pensilvanya'dan, baronlardan, "imar rantlarından türemiş müteahhit takımından" (...) talimat alarak oluşturduğunu, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olduğunun bile farkında olmadığını görüyorum...
(...) "Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur" dediği için... Damarlarımdaki asil kana güvenerek ''kral çıplak'' diyorum... (...) Gerçek CHP olmadığına inandığım bu güdümlü ve kısır ''yeni'' CHP'den gönülden ve yürekten istifa ediyorum..."
*
Zımba gibi...
Alp Kaan, aldığı zımbanın içinden çıkan broşürde yazanları okuyunca "bravo" demiş ve paylaşmadan edememiş:
"İthalatçı olsun, tüccar olsun ticaretle uğraşanlar bu ülkenin ekonomik geleceğini belirler. Tüccarlar isterse Türk sanayisini(Türk işçisini), isterse yabancı sanayiyi(yabancı işçi) çalıştırabilirler.
Türkiye'de işveren yabancı işçi çalıştıramaz, yasaktır. Ama tüccar için yasak değildir. Tüccar isterse Türk işçisini, isterse yabancı işçiyi çalıştırabilir.
Nasıl mı?
Tüccar, yabancı mal almakla, mal aldığı ülkenin işçisini çalıştırmış olur. Tüccara yasak değil sanayiciye yasaktır.
Onun için...
Tüccar, Türk malı alıp Türk malı satarsa Türk işçisini çalıştırmış olur ve istihdama katkısı olur. İşsizlik azalır.
Tüccar, Türk malı almasıyla sanayicilerimizin hammaddesini, elektriğini, işçisinin maaşını, vergisini ödediği gibi istihdam yaratmış olur.
Ülkemizin borçlanmasıyla, değirmeni hayat boyu dönmez.
Türk toplumu çalışarak katma değer yaratacağından borçlanmaya gerek kalmaz. Toplum olarak çok verimli çalışmamamız lazımdır.
Bizi kim çalıştıracak, kim iş verecek?
Tabi ki tüccar iş verecektir. Türk malı alıp satmakla Türk sanayicisine iş sağlayacaktır. Türk sanayicisini ve Türk insanını çalıştırmış olacak, IMF'ye muhtaç ettirmeyecektir.
Bu ülke hepimizindir. Doğru yaparsak hepimiz kazançlı çıkarız. Yanlış yaparsak da hepimiz zarar görürüz. Doğruyu ve yanlışı seçmemiz, hükümete ve devlete bağlı değildir. Toplum bilincine bağlıdır. Toplum olarak geleceğimizi görmemiz lazımdır.
İnanıyoruz ki hepimiz ülkemizi seviyoruz. Ticaretimizi yaparken sırf kendimizi değil, ülkemizi de göz ardı etmemeliyiz.
Atatürk boşuna dememiştir ki:
'Tüccar, memleketin ekonomisini harekete geçiren en büyük unsurdur.'
Teşekkürler.
Yaşasın Türkiye."
*
GÜNÜN SORUSU
Uğur Ercan soruyor:
"Türk dış politikasını, Türkiye'nin millî menfaatlerine göre mi belirleyeceğiz?
Yoksa, bir avuç radikalin ideolojik egolarının tatmin edilmesine göre mi?
Türkiye'nin dış politikasını Türk hariciyesi mi belirleyecek? Yoksa "yardım kuruluşu" görünümlü, marjinal-ideolojik dernekler mi?"