Yersen sehven
TSK'nın Afrin'de çatışma bölgesine terörist ve silah taşıyan YPG(PKK) konvoyunu imha görüntülerini yayından "yanlışlıkla" kaldırdığını açıklayan Youtube'un "yanlışlıkla" yayımladığı gerekçe de şöyleydi:
"Bu video, YouTube'un şiddet barındıran veya görsel açıdan rahatsız edici içeriğe ilişkin politikasını ihlal ettiği için kaldırıldı..."
Aynı Youtube'a "IŞİD Türk tankını vuruyor" yaz, "şak" diye videosu geliyor önüne!
Madem böyle bir politikası var Youtube'un, nasıl oluyor da;
"YPG'nin, Türk tankını vurma anı" yaz geliyor.
"PKK, Türk helikopterini vuruyor" yaz geliyor.
"PKK, polisi vuruyor" yaz geliyor.
"PKK, Türk askerlerini tek tek vuruyor" yaz geliyor.
"PKK'nın karakol baskını" yaz geliyor.
"IŞİD militanlarının infazları" yaz geliyor.
Bütün bunlar ve emsali videolar şiddet barındırmıyor mu?
"Çocuğa taciz" yaz mesela, "sübyancı sapık" yaz; envai çeşidi şak diye karşında...
Yeterince "rahatsız edici" bir içerik değil mi?
Son yıllarda yeni bir bela olarak beliren çocuk intiharlarına yol açtığı söylenen sosyal medya oyunlarını yaz mesela, hooop ulaşıyorsun anında...
Velhasıl demem o ki;
Yersen, sehven!
***
Söz savunmanın...
Hani bir reklam vardı, "hayattan rengi alın geriye ne kalır ki" diye... O misal, bu dünyadan adınızı çekip çıkarın; sizden geriye ne kalır ki?
Hiç.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumlarını da (devlet daireleriyle başlamışlardı sivil toplum kuruluşlarına kadar uzandı) işte tam bu yolla hiçleştirmeye çalışıyorlar nicedir.
Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipleri Birliği adlarından "Türkiye" ve "Türk" tanımlamalarının çıkarılması girişiminden söz ediyorum. Sendikalara yaptıkları gibi "sarı" meslek örgütleri de yaratmak gibi örtülü niyetleri bir yana, ülkeye bu ülkenin kuruluş değerlerine aidiyet duygusunu tırpanlıyorlar içten içe...
Hatırlarsınız, iktidar bir dizi ucube "sebep" üreterek bu niyeti ilk ilan ettiği günlerde adeta kızılca kıyamet kopmuş, ağzı olan konuşmuştu... Sonra ortalık duruldu; acıklı bir sessizlik hâkim oldu...
Şimdi söz savunmanın...
Türkiye Barolar Birliği bu kahredici sessizliği yırtmak üzere Ankara'da toplanıyor bugün; Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonunda kurulacak kürsü bütün barolara, delegelere, avukatlara, toplantının kapıları ise hepinize, hepimize açık...
"Türk" sadece bu ülkenin avukatlarının, doktorlarının değil sizin de adınız; gidip omuz vermek istersiniz belki...
***
Mekanı cennet olsun...
Daha birkaç gün önce kitap fuarındaki imza gününde karşılaştığım emekli Oramiral Atilla Kezek'e sormuştum, "Müyesser Abla'yı görüyor musunuz" diye, "Telefonla konuştuk, gripti" dedi...
Meğer o gün gelmiş Müyesser Yıldız'ın annesinin vefat haberi.
Kendimi hiç dün Yavuz Ağabey (Selim Demirağ)'in köşesini okurken ki kadar mahcup hissetmemiştim; yüzüm kızardı, bilseniz kaç kere ayıpladım kendimi.
Nasıl duymadım, nasıl bu zor gününde yanında olamadım, acısını paylaşamadım. Utanç içinde aradım; o her zamanki gibi kendinden geçmiş doğum serüveninde benimle ilgilenemediği için hayıflanıyordu; utancımı katladı.
Böyledir Müyesser Abla;
Birini bir kere sevmeye, ona inanmaya görsün varını yoğunu uğruna seferber eder. Her şeyi düşünür, herkese yetişir; şu dünyada bir kendisi var sanırım ihmal ettiği... O açığı gidermek de biz dostlarına düşerdi; kendi adıma yapamadım vazifemi...
Tekrar başın sağ olsun Müyesser Abla, senin gibi bir evlat yetiştiren o ananın da mekanı cennet olsun inşallah...
***
GÜNÜN SÖZÜ
"TÜİK'in açıklamasına göre, 2017'de doğan çocuklara en çok verilen adlar: Zeynep, Elif, Defne, Hiranur, Ebrar, Yusuf, Eymen, Ömer, Emir, Miraç. İlk on adın biri bile Türkçe değil. Türkçüler, sorunun, siyasal İslamcılara kırmızı elma yedirmenin çok ötesinde olduğunu kavramalılar!"
Atila Kaya
***
Bugün buluşuyor muyuz?
"Aman efendim, ben görmedim, duymadım, bilmiyordum" mazeretlerine mahal vermemek için günler öncesinden duyurmuştuk; bugün için başka plan yapmadınız değil mi?
Buluşuyor muyuz fuarda?
Bakalım sahiden de özlenmiş miyiz;
12. Ankara Kitap Fuarı bünyesinde, bugün saat 13.30'dan 18.30'a kadar ATO Congresıum'da, Galeati Yayınevi'ne ait A-604 No'lu stanttayız, bekleriz...
Sürpriz;
Yeni kitap, Birini Asacaklar/Darağacındaki Medya ilk defa burada buluşuyor okurla...