'Yerli ve millî' ittifakın içinde olmayanlar 'gayrimillî' mi?
İyi Parti'nin seçmende hiçbir karşılığı yok, ilk seçimde yok olup gidecekler...
Ülke barajının %5'e düşürülmesi gerekiyor...
İyi Parti beklenen çıkışı yapamadı, averaj partisi olacak...
Ülke barajı tamamen kaldırılmalı...
İyi Parti'nin merkezde kaplayabileceği bir alan yok, merkez rezerve...
Seçim ittifaklarının önü açılmalı, yasal düzenlemeler yapılmalı...
Merâl Akşener bizden oy alamaz, aksine biz büyüyoruz, bize katılımlar artıyor ama meydan vermiyor...
Seçimlerde 'millî ve yerli ittifak...'
***
Anlaşılıyor ki Türkiye'nin önünde ister erken yerel seçimler, ister erken genel seçimler, ister erken başkanlık seçimleri ya da zamanında yapılacak herhangi bir seçimde Türk siyasetini belirleyici partisi İYİ Parti olacak. Mezarlıktan geçenlerin ıslık çalmasına benzer seslerin çıkmasının sebebi de bu.
Siyasette hiçbir netice alamayacağı üzerinde, iktidarıyla, muhalefetimsisiyle ve muhalefetiyle neredeyse hemen herkesin ittifak ettiği İYİ Parti, madem ki hiçbir netice alamayacak, on beş yıldır baraj kenarlarında piknik yapan partileri neden baraj derdi tuttu?
Madem ki İYİ Parti hiçbir netice alamayacak, seçmende hiçbir karşılığı yok, neden deredeki balığa mangal yakılıyor ve daha şimdiden ittifaklar kuruluyor, seçimlerde ittifaklara hukukî zemin oluşturulması gerektiği konuşuluyor?
Madem ki İYİ Parti merkezde yer alamayacak, neden aylardır bütün kanallarda koro hâlinde yandaş yorumcular İYİ Parti'nin başarısız olacağını konuşuyor?
Madem ki İYİ Parti hiçbir partinin tabanından oy alamayacak, neden 15 Temmuz'dan sonra dut yemiş bülbüle dönen Bülent Arınç bile koroya dahil olarak rol çalıp, sosyal medya hesabından bir partinin AKP ile nasıl ittifak yapabileceği üzerinde çarşaf çarşaf nâzik tavsiyelerde bulunuyor, yol gösteriyor?
Bütün bunlar, bütün bu çelişkiler, bütün bu korkular, bütün bu yok saymalar, bütün bu ittifak çabaları, bütün bu baraj korkularının bir tek açıklaması var; İYİ Parti'nin artık siyasetin en önemli argümanlarından ve belirleyicilerden birisi olduğu gerçeği ve merkezin parselasyonunda büyük paftaya sahip olacağı endişesinin iktidar ve muhalefet partilerini sarması...
Ülkenin yaşayacağı ilk seçimlerde kurulması muhtemel ittifakın adının 'millî ve yerli' olarak isimlendirilmesinin sebebi de burada yatıyor. Bahse konu 'yerli ve millî' ittifakın propaganda dili de ismiyle birlikte ifşâ edilmiş oluyor aslında.
Tıpkı referandumda fiilî olarak sahada olan ittifakın propaganda dilinde olduğu gibi, 'evet' diyenleri darbeci, üst akılcı, terörist olarak kategorize eden siyaset dili, ilk seçimlerde kendilerinin karşısında olanları, 'gayrimillî' ve 'yerli olmayan' veya yine FETÖ'cü, darbeci olarak sınıflandıracak...
Yani senaryo yine aynı, "Ya bizdensiniz ya düşmansınız..."
Yani senaryo yine aynı: "Ya yerli ve millîsiniz ya gayrimillîsiniz ve yerli değilsiniz..."
Yani senaryo yine aynı: "Kırk katır mı kırk satır mı?"
Referandumdaki 'Hayır' bloku buna, yani kırk katıra veya kırk satıra mahkûm değil!
Türkiye için, Türk demokrasisi için, çok partili siyâsî hayat için, parlamenter sistem için üçüncü bir yol var, olmalı...