Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla dün TOGG 2022, Türkiye'nin otomobili tanıtımı yapıldı. Tanıtımda biri SUV biri sedan olmak üzere iki otomobil modeli görücüye çıkarken, yerli otomobil ile ilgili de tartışmalar başladı.
Bir uzman görüşünde ise, yerli otomobilin 2022'de yollara çıkamamasının mümkün olmadığı belirtilerek, "Her şeyi ile sıfırdan bir fabrika kurup, personel ve teknisyenleri yetiştirdikten sonra 4 farklı modelde aracı seri halinde üretip 1 yıl sonra piyasaya sürülmesinin gerçekleşme imkanı olmadığı" ifade edildi.
Tanıtımı yapılan yerli otomobil için, "Lamborghini'nin fuarlarda tanıttığı yeni prototip modelidir, aracı tasarlayan Pininfarina adındaki firma aynı zamanda Maserati, Aston Martin, Mc Laren, Jaguar ve Lexus gibi bir çok otomobil firmasının da fuarlardaki prototip araçlarını üreterek astronomik paralar kazanır. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan'ın tanıttığı milli arabamızın logosunda eğer TOGG yazmasaydı önümüzdeki yılın ilk otomobil fuarında büyük ihtimalle LEXUS yazardı. Çünkü İtalyanların işi bu, tasarım yapıp satıyorlar." ifadeleri kullanıldı.
Yerli otomobil ile ilgili bir uzman görüşünün tamamı şu şekilde;
İtalyanlar birçok otomobil firmasına el yapımı prototip araçlar hazırlayarak fuarlarda tanıtım amaçlı satarlar. Nitekim bu özel yapım araçları alan firmalar sadece kendi marka logolarını yapıştırarak fuarlarda görücüye çıkartırlar, fakat asla bir seri üretimleri olmaz. Çünkü çoklu üretim bantları olmadığı gibi yedek parçalarının da üretimi yapılmaz. Kısacası alırsınız, tanıtırsınız ve garajınızın bir kenarına bırakırsınız o kadar.
Şimdi birde size yakın zamanda yollara çıkan Çin Halk Cumhuriyeti destekli otomobil firması Gelly ve Hindistan Devleti destekli bir otomotiv devi olan Tata'nın nasıl doğduğunu çok kısaca anlatayım.
Öncelikle bu ülkelerin içinden yalnız otomobil üretimi yapabilmek amacıyla farklı bilim dallarından yüzlerce AR-GE görevlisi seçilerek dünyanın dört bir yanındaki otomobil üretim bantlarında iki yıldan fazla süre görev aldılar. Bu görevlilerin bütün masraflarını gönderdikleri ülkeler karşıladı. AR-GE çalışmaları bitip ülkelerine döndükleri zaman motordan dış tasarıma, elektrik aksamından program yazılımlarına kadar çok geniş bir üretim konseyi oluşturdular.
Daha sonrasında ise otomobilin tüm parça tasarımlarını hazırlayıp o parçalara göre aynasından kapısına tamponundan farlarına kadar üretim bandı makineleri yaptılar. Nitekim işleri daha bitmedi parça üretim fabrikalarını kurduktan sonra birde hepsini tek parça halinde çıkartıp tamamlanmış bir otomobil üretebilmek için devasa bir montaj fabrikası yaptılar. Fakat yine bitmedi, araçların hızlı ve seri üretilebilmesi için montaj ünitelerinde insan yerine programlanmış robotların çalışması gerekiyordu. Sonuçta onları da yine kendileri yaptılar. Şimdi bu markanın 4 farklı modelini piyasaya sürmek istiyorsanız eğer, her model için de farklı üretim ve montaj bantları kurmak zorundasınız yani tüm ünitelerden 4'er tane yapıyorsunuz. Sonuç olarak da bu süreç 6 yıldan fazla sürmüştü.
İşte yaşanan tüm bu yoğun süreçlerden sonra Hindistan ve Çinli devlet yetkilileri üretim bantlarından çıkan ilk arabalarını ilk milli ve yerli arabaları olarak tanıttılar.
"BİRDEN İNSANLARIN ÖNÜNE KONULMADI"
Anlayacağınız bizim gibi İtalyanların bütün otomobil firmalarına fuarlar için dağıttığı o prototip araçlardan satın alıp 'işte buyurun yerli ve milli arabamız' diyerek birden insanların önlerine koymadılar!
Ayrıca yine unutmayın ki İtalyanların 1998 yılında üretimini durdurduğu Nato helikopterlerinin üretim bantlarını ülkemiz satın aldıktan sonra ilk yerli ve milli savaş helikopterimiz Atak olarak piyasaya çıkarmışlardı...
Düşünün ki bugün, Bodrum'daki 100 odalı The Marmara Hotel'in inşaatı bile 3.5 yılda bitmişti, tam arkasındaki daha küçük alana sahip Grand Yazıcı'nın inşaatı ise 2.5 yıl almıştı, yani burada küçük butik otellerden bahsediyoruz. Üstelik kendi inşaat firmalarınca çok hızlı bir şekilde çalışarak yapılmasına rağmen.
Fakat biz burada son teknoloji ile döşenmiş 1.000.000 metrekarelik kapalı bir alan inşaatı ile fabrikanın kurulması ve tüm üretim ve montaj hatlarının bitirilerek arabaların seri halinde üretimle yola çıkması için 1 yıllık süre veriyoruz!
En basiti şöyle düşünün, Volkswagen firması Manisa'da açmayı planladığı montaj fabrikasının yapımını bile yaklaşık 26 ayda bitireceğini açıklıyor, yani 2 yıldan fazla. Bakın kullanacağı bütün fabrika makineleri ile otomobilin tüm parçalarını Almanya'dan hazır bitmiş olarak getiriyor, Manisa'da sadece parçaları birleştirmek için montaj hattı kuruyor ve bunu kurması bile 2 yıldan fazla sürüyor. Bizimkiler ise her şeyi ile sıfırdan bir fabrika kurup, personel ve teknisyenleri yetiştirdikten sonra 4 farklı modelde aracı seri halinde üretip 1 yıl sonra piyasaya süreceklerini söylüyorlar.
Bunu gidin BMW-MERCEDES çalışanlarına sorun sizinle sabaha kadar dalga geçerler.
"İTALYANLARIN İŞİ BU..."
Bu gördüğünüz Lamborghini'nin fuarlarda tanıttığı yeni prototip modelidir, aracı tasarlayan Pininfarina adındaki firma aynı zamanda Maserati, Aston Martin, Mc Laren, Jaguar ve Lexus gibi bir çok otomobil firmasının da fuarlardaki prototip araçlarını üreterek astronomik paralar kazanır. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan'ın tanıttığı milli arabamızın logosunda eğer TOGG yazmasaydı önümüzdeki yılın ilk otomobil fuarında büyük ihtimalle LEXUS yazardı. Çünkü İtalyanların işi bu, tasarım yapıp satıyorlar. Fakat belirtiğim gibi bu araçlar el işçiliğiyle özel üretim yapıldığından dolayı herhangi bir seri üretim ve montaj bandı da söz konusu olamaz.