Bir serseri grubu Yeniçağ Gazetesi'ni basmış, taşlarla, sopalarla camı çerçeveyi indirmiş, gazete binasında büyük hasar yaratmıştı.
Olayın kamera görüntüleri de var... Ne oldu? Saldırganlar bulunup yakalanabildi mi? Hayır!
Yoksa olayın üzerine sünger mi çekildi?
Eğer suçlular ve onları bu suça azmettirenler bulunup yargıya teslim edilmezse, benzeri olaylar her zaman yaşanabilir.
Saldırıyı kimse üstlenmedi. Akla ister istemez MHP yönetiminde abuk sabuk lâflarla karşı görüşte olanları tehdit eden zihniyet geliyor.
Polis, sertlikten, gözdağı vermekten, tehditler savurmaktan hoşlanan
MHP'lilerin önde gelenlerinin bir fikrini almalı? Ne diyorlar bu saldırıya?
Bu ülkenin basını güven altında değilse, insanları nasıl güvende olabilir?
Rahmi Turan Sözcü
----------
İbni Haldun'u mezarında ters döndüren vali
***
Sivas'ta havalar eksi 22 dereceyi bulduğunda...
Minik öğrenciler, Sivas valisinden okulları tatil etmesini istemiş.
Vali bey, çocuklara "Tatil yok" demiş, ardından da İbn-i Haldun'un meşhur sözünü hatırlatmış:
"Coğrafya kaderdir çocuklar!"
*
"Coğrafya kaderdir" sözünün, Sivas'ın meşhur soğuğuna küçük çocukları alıştırmak için kullanılması...
İbni Haldun'u mezarında ters döndürmüştür.
Ahmet Hakan Hürriyet
-----
Dün 08.18'de geceydi
***
Hava 08.19'da aydınlanmaya başladı..
Öğrenciler çoktan ders başı yapmıştı.. Kendileri sınıftaydı ama vücutları uyuyordu..
Çünkü daha sabah olmamıştı!..
***
Defalarca yazdım.. Bu konuda kaçıncı yazım, sayısını unuttum.. Veliler şikâyetçi, öğretmenler şikâyetçi, öğrenciler şikâyetçi, servis şoförleri bile şikâyetçi..
Milli Eğitim Bakanı'ndan hâlâ ses yok..
***
Bakan, bi sabah servis aracına binse.. O servisle birlikte öğrencileri toplayarak okula gitse.. Yolda otobüs bekleyen öğrencilerin halini görse.. Serviste uyuklayan çocuklarla karanlık sabahı yaşasa.. Sonra zifiri karanlıkta başlayan derse girse.. Çocukların halini görse..
Sesi çıkar mı?
Mehmet Tezkan Milliyet
----
Dış güçlerin çabasına gerek yok ki
***
AVRASYA Tüneli'nin açılışı sırasında Cumhurbaşkanı kürsüde, kardeşliğimizi kimsenin bozamayacağından filan söz ederken bindirilmiş kıtalar slogana başlıyorlar: "İdam isteriz".
Ellerinde bayraklar ve üzerinde "İdam isteriz" yazılı pankartlar var. Pankartlar belli ki profesyonel işi: Bir de idam ipi sallanıyor üzerinde.
Oradan birisi bağırıyor: "Meclis'teki köpekleri istemiyoruz."
Cumhurbaşkanı yanıt veriyor: "Haklısın, haklısın!"
TBMM Başkanı kürsüye çıkıyor, konuşurken "İdam isteriz" sloganları atılıyor. Kahraman Bey kürsüden yanıtlıyor: "İşte milletin sesi!"
Meclis'teki "köpekler" kim?
"Bir ve bölünmez Türkiye" seçmenlerinin yüzde 11'inin oyunu alıp milletvekili olanlar mı?
Kardeşliğimizi böyle mi koruyacağız, onları yok sayarak?
Devlet yöneticilerimiz hep dış güçlerden, bizim güçlenmemizi istemedikleri için bölmeye, parçalamaya çalıştıklarından söz ediyorlar. Provokatörleri, kim olduğunu bizden sakladıkları gizli servisleri işaret ediyorlar.
Benden duymuş olmayın ama bu tabloya bakınca, bölünmemiz için ne provokatöre ihtiyaç var ne de dış güçlere.
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
-----
Sadece teröre yoğunlaşmalıyız
***
Bir yanda çözmemiz gereken birçok bombalı terör saldırısı, Rusya'nın kendi ekiplerini göndererek araştırma yaptırdığı "Büyükelçi'ye suikast" olayı ve diğer yanda hiçbir şey olmamış gibi devam eden yeni anayasa kavgaları...
Berlin'deki terör saldırısından sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel "Tüm ülke yas içinde... Eğer bu saldırıyı Almanya'ya sığınmacı olarak gelmiş biri yaptıysa bu bizim için korkunç ve katlanması zor bir durum olur" diyor.
Türkiye'de ise mültecilerle ve mülteci gibi sınırdan geçen DAEŞ'li, PKK'lı teröristler kolayca ev kiralayıp bomba imal ediyor, saldırı yapıyor ve bu olaylar kanlı saldırılardan sonra bile yeterince araştırılıp açıklanmıyor.
Türkiye'ye cehennem hayatı yaşatan, dünya nezdinde bile çok zor duruma düşüren suikastlar oluyor MİT'in, İçişleri Bakanlığı'nın sesi çıkmıyor.
Örneğin Kayseri'de komandolarımıza yapılan saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin "Kobani'den geldiği" açıklandı. Nasıl oluyor da rahatça sınırlardan girip çıkıyorlar, çalıntı bombalı araçlarla seyahat ediyor ve yakalanmıyorlar?
Güngör Mengi Vatan
----
Aha vaha giden Halep
***
"Kardeşim Esad"dı...
"Zalim, katil Esed" oldu...
Zalim, katil Esed devrilecekti...
Şimdi "Kalıcı-Makbul Esad" oldu!..
Türkiye, iktidarın şahane Suriye politikası sonucu, Rusya ve İran'la masaya oturdu, "Birinci önceliğin Esad değil, terörle mücadele olduğuna" dair ortak deklarasyona imza attı...
"Haftalar içinde devrilecek" olan Esad yerinde kaldı...
Böylece "Ahhh Halep", aha vaha gitti...
* * *
Musul için masada olacaktık olamadık, ama Suriye için masaya oturduk!..
Ancak, Türkiye'nin şimdiye kadarki görüşlerinin tam tersi olarak...
Recep Bey'in son muhtarlar toplantısında Halep konusunu açarken, çok kederli bir sesle "Ahhh Halep" diye söze başlamasının sebebi neydi?..
Esad güçlerinin, Halep'te Rusya ve İran'la birlikte kıyım yapması, şehrin büyük bir bölümünde taş üstünde taş bırakmamasıydı...
Halep'i Rus uçakları bombalıyor, Recep Bey "Ahhh" diye kederleniyordu...
Şimdi ne oldu?..
Türkiye o Rusya ve Sünnilere karşı "Şii mezhepçilik yapan" İran'la anlaştı...
Ve kestirmeden ortaya çıkan sonuç şu oldu:
"Esad Suriye'nin başında kalmaya devam edecek".
Mehmet Türker Sözcü
----
Tuzaklar başlarına geçiyor
***
(...) Aynen 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi! Kimi akademisyenler, "Bu dönemde subay olmak vardı" diye özlemlerini dile getirmiyorlar mıydı. Adamlar bir darbe ile "yönetimin ele geçirileceğine" inandıkları için böyle konuşuyor olmalıydılar! Bu nedenle suikastın aydınlatılabilmesi için de ikide bir "sokaklar karışacak" mesajını verenlerin "bilgisine başvurulması" gerektiğini düşünüyoruz! Evet, Türkiye üzerinde "büyük oyunlar" oynanmaya devam ediliyor! Türkiye başı binbir türlü belaya bulaştırılarak "hizaya getirilmeye" çalışılıyor! Ne var ki bozmaya çalıştıkları ilişkiler daha da pekişiyor! Yani kurmaya çalıştıkları tuzaklar başlarına geçiyor!
Zeki Ceyhan Milli Gazet