Yeniçağ Gazetesi'nin bugünkü manşeti...
Gazetemizi okumak için tıklayınız...
BAŞKENTİN GÖBEĞİNDE KAHREDEN 'UTANÇ PAZARI'
4 kişilik ailenin açlık sınırının 13 bin 684 TL'ye çıktığı Türkiye'de, geçim zorluğu çeken dar gelirli vatandaşlar, Ankara'daki semt pazarlarına hava karardıktan sonra giderek pazarcıların çöpe attığı sebze ve meyveleri toplayıp evine götürüyor.
TÜRK-İŞ'in ekim ayı verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açık sınırının 13 bin 684 TL'ye aktı Türkiye'de, geçinmekte zorluk çeken dar gelirli vatandaşlar, Başkent' in göbeğindeki semt pazarlarına hava karardıktan sonra giderek pazarcıların çöpe attığı sebze ve meyveleri toplayıp evine götürüyor. Yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı sebze ve meyve fiyatlarına da yansımış durumda. İki hafta önce 15 lira olan domates 35 TL'den, salatalık 15 liradan 20 TL'den satılıyor. Kabak ve patlıcanın fiyatı 15 TL'den 20 lira- ya, sivri biber 25 TL'den 40 liraya yükseldi. Artan fiyatlardan en çok etkilenen dar gelirli vatandaşlar ise evlerine sebze ve meyve alabilmek için akşam saatlerin de semt pazarlarına gidiyor. Bazı dar gelirli vatandaşlar da hava karardıktan sonra gittikleri semt pazarlarında pazarcıların çöpe attıkları sebze ve meyveleri toplayarak sofralarına koyuyor. Yerlere atılan sebze artıklarını toplayan vatandaşlar, "Söylüyorum şurayı alabilir miyim' diye. Alırsın' diyorlar. Marulların yaprağını yerden aldım gidiyorum. Ne yapayım evde duvarı taşı mı yiyeyim? Aç kalınca mecbur alıp yiyorsun. Gurur fayda etmiyor" derken akşam ucuzluğundan yararlanmak için pazar alışverişine gelen 68 yaşındaki Arife Akoğlu ise "Akşam eve çürüğü, çarığı götürüyoruz. Yansını yiyoruz yarısı atılıyor. Karanlıkta geliyorum komşular, kimse görmesin diye... Utanarak giriyorum evime yemin ediyorum" ifadesini kullandı. Emekli maaşının 10 bin 500 olduğunu söyleyen bir vatandaş, "30 liradan 40 liradan aşağı bir şey yok. Akşamlan biraz daha geç geliyoruz ki daha ucuz olsun" derken pazara birlikte geldiği eşi ise alışverişe sadece 200 lira ayırabildiklerini ve istedikleri her şeyi alamadıklarını söyledi.
Akşam pazarında yeşillikler elde kaldığı için fiyat 1 liraya kadar düşüyor. Marul, maydanoz ve naneyi daha ucuza almak için saraya giren bir vatandaş, "Zararına veriyorlar artık. Geç saatte çıkıyoruz ucuzluk olur diye" dedi. Akşam saatinde sattığı ürünlerin fiyatlarında indirim yapan pazarcı ise "Pazar pahalı diyorlar. Markette benim sattığım domates 45 lira. Ben 25 liraya satıyorum. Şu an bu mal zarar ediyor çöpe atana kadar satayım diyorum. Kazancımız yok. Millette nakit yok kart kullanıyor. Durumu iyi olmayanlar geliyor tezgahın altındakileri topluyor. 10 bin lira kira var, geçim yok. 20 bin lira maaş yetmez kimseye" diye konuştu.
Akşam ucuzluğundan yararlanmak için pazar alışverişine gelen 68 yaşındaki Arife Akoğlu da, pazardan eve döndüğünde apartmanına utanarak girdiğini belirterek şunları söyledi:
"4 nüfusuz akşamları geliyoruz pazara. 30 TL ile ne alınır, hiçbir şey alamıyoruz. Oğlum matematik öğretmeni. 3 yıldır atama bekliyor. 80 puan atanamadı. 10 liraya 3 tane Ispanak aldım. İki demet maydanoz aldım 5 liraya, kıvırcık aldım 5 liraya, patlıcan alıp gidiyorum eve. Özellikle akşam geldim çünkü yok, yetmiyor. Eve çürüğü çarığı götürüyoruz. Karanlıkta geliyorum komşular görmesin diye."
'AYIP' DEMESİNLER DİYE KARANLIĞI BEKLİYORLAR
Onlar, Ankara pazarlarının gece müdavimleri. Çürük-çarık, meyve-sebze hangi pazarda daha çok, en iyi onlar biliyor. Alışveriş yapanlar aydınlığı gün işini seçerken onlar karanlık çöküp pazar tezgahları toplanırken ortaya çıkıyor. Çöken karanlığın kendilerine ait olmayan bu ayıbı kapatacağını umarak. Pazarcılar tezgahlarını kamyonlara yükleyip pazar yerini terk ederken onların mesaisi başlıyor. Yerdeki artıklar içinden sofralarına götürebilecekleri sebze-meyvelerden 'utanarak' seçtikten sonra, "Buna da şükür" diyerek evlerinin yolunu tutuyor. Adlan farklı farklı da olsa değişmeyen tek şey kaderleri.