Yeniçağ Gazetesi bu manşetle çıktı.
Gazetemizin 1. sayfasını okumak için tıklayınız.
'Demokratik değerlere sarılmadan kriz çözülmez'
Türkiye'nin ekonomik sorunlarının üstesinden gelmesi için acilen yapması gerekenleri tek tek sıralayan ekonomist Gürses 3 yılda yaşanan 'geçim çöküntüsünün' giderilmesinin önemli olduğunu aksi takdirde ekonominin Arjantin'deki gibi çıkmaza gireceği uyarısını yaptı.
YEREL seçim yenilgisinin ardından iktidarın ekonomide olası yol haritalarını değerlendiren ekonomist Uğur Gürses, ne denenirse denensin ‘demokratik değerlere sarılmadan’ kurtuluş reçetesinin olmayacağı uyarısında bulundu.
Kendi bloğunda kaleme aldığı “Siz hâlâ ‘ekonomi reçetesi’ mi bekliyorsunuz?” başlıklı yazısında Türkiye'nin yaşadığı ekonomik sorunların üstesinden gelinmesinin yollarını sıralayan Gürses, 'altın ekonomi reçetesi' diyerek yaptığı önerilerin mutlaka yapılması gerektiğini aksi takdirde çöküşün süreceğini ifade etti.
Gürses’in 3 yılda yaşanan 'geçim çöküntüsünün' giderilmesinin önemli olduğunu aksi takdirde ekonominin Arjantin'deki gibi çıkmaza gireceğini aktardığı yazısını ilgili bölümleri özetle şöyle:
“Genel seçim sonrası ‘yangını söndürmek’ için göreve getirilen Mehmet Şimşek’in ise elinde ‘sihirli değnek’ yok. Onun yapabildiği ve yapabileceği ‘kanamayı durdurmak, daha kötüye gidişatı engellemek. Yani yukarda sayılan ekibin yaktığı alanı ‘soğutmak’. Üç teknik seçenek var:
Yeniden uydurma politikalara sarılarak tüketimi ve ekonomik büyümeyi zıplatmak, TL’den kaçış ve enflasyon yangınını yeniden başlatmak. Ki bunun ilk durağının sermaye hesabını kapatarak hızla Arjantin kulvarına geçiş olur. Siyasi sonucu da yerel seçim sonuçlarından iyi olmaz.
2028’e kadar IMF’yle gitmek. 2 ya da 3 yıllık bir programla dış kaynak sağlayacak bir IMF kapısı monte etmek kolay değil. Koşulsuz bir program olmayacağını siyasetçiler çok iyi biliyor. Bunun da seçmen nezdinde bedeli olacağını. Ayrıca ‘IMF hikayeleri anlatarak’ kitlelere bunun kötü bir yol olduğu anlatılmamış mıydı?
Son ve en olası yol; Bakan Şimşek’e ‘tam yol yetkisi’ vererek önünü açması. Atamalardan, alınan tüm kararlara Şimşek’in inisiyatifi ile olduğunu düşündürecek bir alan açılması. Başka da teknik bir yol görünmüyor. Ama yetmeyecektir. Ancak asıl çıkışın demokratik değerlere sarılmaktan geçeceğini, bunun en etkili ‘ekonomi reçetesi’ olacağına hiç şüphe yok.
İşin ilginç tarafını da not edeyim; yerel seçim sonuçlarında iktidar ve ortağının kaybetmesi, CHP’nin tarihi bir başarı elde etmesinin sonuçlarından biri de toplumun geleceğe olan bakış açısının iyileşmiş olması.
Bunun izlerinden biri de TL’deki değer kaybının durması, seçim öncesinde döviz alan-tutan kesimlerin satmaya başlaması. Kutuplaşma siyaseti sonucunda, Mayıs 2023 seçim sonuçlarına bakarak toplumun yarısının ‘bu işler düzelmez’ karamsarlığı yerini ‘değişebiliyor’ aşamasına geçmesi bizatihi geleceğe bakışı, iyileşme umudunu da gündeme taşıdı.
Şuna şüphe yok ki; Türkiye’de son 3 yılda yaşanan ‘geçim çöküntüsü’ kısa sürede onarılamayacak. Bilinen klasik-ortodoks ekonomi politikalarının bunu çözmesi olanaksız. Sadece kanamayı kontrol altında tutabilir, iyileştirmez. Daha güçlü pozitif bir kapının açılması şart.
Türkiye ekonomisinin reçetesi artık ekonomi politikalarında değil, siyasi alanda duruyor. Ne tek taraflı anayasa değişikliği çabasına girişmek, ne ‘parlamenter rejime geçiş’ havucu sunmak ancak manevra düzeyinde kalır; beklenen yol açıcı hamle, Anayasa’nın işletilmesi, hukukun üstünlüğüne dönüş, sandığa ek olarak demokratik değerlere dönüş, kutuplaşmanın sona erdirilmesi en etkili bir yol, bir ‘altın ekonomi reçetesi’ olacaktır.
Seçimi açık biçimde kaybeden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sorumlu ittifak ortağı ekonomi politikasında ne yapabilecek?