Halil YATAR - YENİÇAĞ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin dünkü Meclis grup toplantısında gündemi değerlendirirken, yurt gezilerinde sohbet ettiği vatandaşların derdini dile getirdi. Akşener, ''''Onlar, salon toplantılarında, kendileri çalıp, kendileri oynarken biz Adıyaman sokaklarında, kadınların, esnafın, üreticilerin, gençlerin misafiri olduk. Kahta''da, girdiğim 10 dükkândan 6''sı, daha siftahını bile yapmamıştı. Üstelik, kalan dükkânlardan 2''sinin siftahı da, sadece 20 liraydı. Gerçi, Sayın Erdoğan için, son dönemlerde 20 lira, büyük bir para hâline geldi. Biliyorsunuz, kendisi her fırsatta, günlük 20 lira eden, 650 liralık öğrenci kredisini, gençlerimizin başına kakıp duruyor. Bir yanda, 5-10 maaşlı danışmanlar, diğer yanda, günde 20 lirayla geçinmeye çalışan, esnafımız, gençlerimiz... Gerçekten ibretlik. Ayıptır, günahtır. Yazıklar olsun'''' dedi.
''''Adıyaman''da karşılaştığım vatandaşlarımızın, iktidara bazı soruları oldu. Malum, kendi teşkilatları insan içine çıkamadığı için, ben buradan aracılık edip, milletimiz adına bu soruları, bizzat Sayın Erdoğan''a yöneltmek istiyorum. Bakalım, bir cevap verebilecek mi?'''' diyen Akşener şöyle devam etti:
''''Adıyamanlı genç bir kardeşim; ''Elektriğe, doğal gaza zam geldi. Hükümetin haberi var mı bu zamlardan?'' diye soruyor. Badem üreticisi bir kardeşim ''Elimizi taşın altına koyduk. Sıfırdan girdik biz bu işe. Geçen sene 14 ton gübreyi, 34 bin liraya aldım, kullandım. Bu sene aynısını alsam, 92 bin lira para tutuyor. Türkiye''nin badem ihtiyacının, yüzde 30''unu, yüzde 40''ını, biz karşılayabiliriz. Ama, ürünlerimiz elimizde kalıyor, dışarıdan badem geliyor. Biz yanlış bir şey mi yaptık?'' diye soruyor. 1. 500 lira maaş alan emeklimiz ''Buranın sadece kira parası 1.500 lira, geçinemiyorum. Kimisi 1.500 lira maaş alıyor, kimisi 2.500 alıyor, kafalar karışık. Ben bütün primleri yatırmışım, o zaman ne hata yapmışım?'' diye soruyor. Memur emeklisi Mahmut kardeşim;
''Belediyeden emekliyim, 3 kızım var. Nereden geçineceğiz? Bu parayla kim geçiniyorsa söylesin'' diyor. Üniversite öğrencisi bir gencimiz ''Tek başıma yaşıyorum. 950 lira kiram var.
650 lira kredi alıyorum. Ben bu 650 lirayla nasıl geçineyim? Gece 12''ye, 1''e kadar, lokantada çalışıyorum. Ne bir sosyal hayatım, ne de bir yaşantım var. Günlük 60 lira kazanıyorum.
Ben bu 60 lirayla, ev kirası mı ödeyim? Kendimi mi geçindireyim? Ben devletimden medet ummayacaksam, kimden medet umayım?'' diye soruyor. Tütün üreten kardeşim diyor ki;
''Tütünü yasakladılar. Biz şimdi nasıl yaşayacağız? Biz şimdi neyle geçineceğiz? Vallahi bilmiyorum.
Sayın Erdoğan bu soruların muhatabı sensin, sen. Kürsüden eseceğine, önce çık, bu sorulara cevap ver. Anlattığın masallar, Adıyamanlı kardeşlerimin sorularına, cevap olmuyor. Bol bütçeli, lüks etkinliklerde caka satacağına, önce git milletin derdini çöz.
Bak, benden sana söylemesi. Kısa zamanda çözdün çözdün; çözemedin, koltuk gidiyor, haberin olsun. Çünkü İYİ Parti, gümbür gümbür geliyor. Gittiğimiz her yerde, Millet Bizi Çağırıyor. Sandıkları patlatmaya, milletimizin iradesini, yeniden iktidar yapmaya geliyoruz.
Ortaklarınla sürdüğünüz sefaya son verip, hizmet nasıl yapılırmış, ülke nasıl yönetilirmiş, cümle aleme göstermeye geliyoruz. Bu ucube sistemin devri, artık bitti. Sıkı dur Sayın Erdoğan, Başbakan geliyor...''''
"İYİ PARTİ ''DE FACTO'' İKTİDAR PARTİSİDİR"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin dünkü Meclis grup toplantısında konuşurken, AKP iktidarının söz verip yerine getirmediği vaatlerini hatırlattı. Akşener, ''''ÖTV''yi kaldıracağım dediğinizde, bu bir vaattir. Vergileri düşüreceğim dediğinizde, bu bir vaattir. ÖTV''yi hangi kaynakla nasıl kaldıracağınızı, vergileri hangi kaynakla, nasıl düşüreceğinizi söylerseniz; bunlar, artık vaat olmaktan çıkar, çözüm olur. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, önerimizde yaptığımız gibi; kuvvetler ayrılığını, adaleti ve hesap verebilirliği, nasıl sağlayacağınızı ortaya koyarsanız; bunlar, artık vaat olmaktan çıkar, çözüm olur. ''Okullarda bütün öğrencilerin karnını doyuracağız'' demek, bir vaattir. Rüzgargülü Projemiz''de yaptığımız gibi; 15 milyon öğrencimize, kahvaltı ve öğle yemeği vermenin, maliyetini ve faydalarını, madde madde ölçüp, ortaya koyarsanız; bu vaat olmaktan çıkar, çözüm olur. ''Sanayiciye destek olacağım'' demek de, bir vaattir. Ancak bu desteği, İYİ Sanayi Yaklaşımı gibi, somut bir planla ortaya koyarsanız; bu da bir vaat olmaktan çıkar, ve bir çözüm olur'''' dedi. Akşener, ''''Bizim siyaset anlayışımızda, esas olan çözümdür. Çünkü vaat bir niyet, çözüm ise gerçektir. Milletimiz, artık vaatlerden sıkıldı. Tutulmayan sözlerle, yeteri kadar oyalandı. Milletimiz, artık gerçekleri duymak istiyor. Dertlerinin çözülmesini bekliyor. İşte bu yüzden, Millet Bizi Çağırıyor! İktidar olmak, bir anlayış meselesidir. İktidar olmak, bir iddia meselesidir. İktidar olmak, bir çalışkanlık meselesidir. Ve Rabbim''e şükürler olsun ki; İYİ Parti artık, Türkiye''nin, ''de facto'' (fiili) iktidar partisidir'''' diye konuştu.
"PUTİN MADEM DOSTUN BU KAZIĞI NİYE YİYORUZ?"
Meral Akşener, konuşmasında dünya genelinde paniğe neden olan enerji krizini de ele aldı. Pandemi döneminde enerji tüm dünyada, enerji ihtiyacı azaldığını şimdi ise arttığını söyleyen Akşener ''''Geçtiğimiz günlerde BOTAŞ; 20 kargo sıvılaştırılmış doğal gaz alımının, bir kısmını, 1000 metreküpünün, 1300 dolardan daha pahalı olacağı biçimde yaptı. Almanya ve Bulgaristan, aynı gazı, aynı yerden, yani Rusya''dan alıyor. Ama nedense, bizim aldığımızdan, yüzde 40, yüzde 50 civarında, daha ucuza alıyor. Peki, bizim aldığımız gaz, daha mı kaliteli? Hayır... Peki, biz bu ülkelerden, daha mı zenginiz? Hayır. Sizce, bu iki ülkenin Rusya ile arası, bizden daha mı iyi? Gördüğüm kadarıyla, o da hayır... Henüz, bu ülkelerin yöneticilerinin ağzından, ''dostum Putin'' çıktığını duymadık. Nitekim, birlikte dondurma tadımı yaptıklarını da, görmedik. Nükleer enerji programını Rusya''ya bağlayan da, S400''lere talip olan da, ''gel, sınırlarımızdan boru hattı geçir'' diyen de biziz. Bu işte, sizce de bir gariplik yok mı. Var tabii... Ben de doğal olarak, buradan sormak istiyorum: Hayırdır Sayın Erdoğan? Biz bu doğalgazı, Putin''le kurduğun kankalığa rağmen, neden bu kadar fahiş bir fiyata alıyoruz? Göz göre göre, niye soyuluyoruz? Söylesene Sayın Erdoğan; biz bu dost kazığını, niye yiyoruz?'''' dedi.
Akşener şöyle devam etti:
''''Doğalgaz''da yenen bu kazık, Türkiye''nin, Sayın Erdoğan ve arkadaşları eliyle, içine sokulduğu devlet krizinin, bir yansımasıdır. Nitekim, bir başka yansımasını da, Sayın Erdoğan''ın, bir yandan, "Enerji stratejik öneme sahiptir!" derken, diğer yandan da, stratejik öneme sahip birçok şirketimizi, adeta bir müflis tüccar edasıyla, satmaya çalışmasında gözlemliyoruz. 2003''ten, 2020''ye kadar, tam 62,3 milyar dolarlık özelleştirme yapıp, stratejik öneme sahip bir çok şirketimizi, yok pahasına satan, ve bu parayı da, çatır çatır yiyen bu iktidar; şimdi de gözünü, barajlarımıza ve hidroelektrik santrallerimize dikti. Satış furyasına, şimdi de, Ordu''daki Topçam Barajı ve Hidroelektrik Santrali eklendi. Adeta, "patron çıldırdı" şeklinde, ne var ne yok satma merakın, çiftçimizi iflas ettirmedi mi?
Belli ki yetmiyor. Şimdi de çıkmışsın, daha tehlikeli bir işe kalkışıp; ülkemizin çok önemli iki kurumu olan, Türkiye Petrolleri''ni ve BOTAŞ''ı, yandaşlarına ve sözüm ona savaş açtığın, küresel sermayeye, göz göre göre, peşkeş çekmeye kalkıyorsun. Aklınca bunu da, şahsi şirketin bellediğin, Varlık Fonu üzerinden yapacaksın. Ama sen her ne kadar, kapalı kapılar arkasında iş çevirip, bu iki şirketimizin pazarlığını, milletimizden gizlemek istesen de, olan, biten her şey ortada. Dünya, enerji krizini tartışırken, iktidar, Karadeniz''de doğalgaz bulan, Türkiye Petrolleri''ni satmanın peşinde. Allah sonumuzu hayreylesin...
Petrol ve doğalgaz üretiminin, devlet kontrolünden çıkması, milletimizin çıkarlarına aykırıdır.
Enerji kaynaklarının, ülkeler için, en değerli varlıklara dönüştüğü günümüzde, yabancı sermayeye yaranmak, yandaşlarına da rant sağlamak için attığın bu adımlar, Türkiye için, bir güvenlik sorunudur. Böyle sorumsuzluk olmaz. Böyle iş bilmezlik, böyle ciddiyetsizlik olmaz.
Böyle devlet yönetilmez. Milli çıkarlarımızı, bu şekilde tehlikeye atamazsın. Bitmek bilmeyen rant sevdan uğruna, sadece bizlerin değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın da geleceğine, ipotek koyamazsın. Buradan seni uyarıyorum: Gel, giderayak böyle bir stratejik hatayı yapma. Bu şuursuz planlarından, acilen vazgeç. Bil ki; aklı ve sağduyuyu dinlemezsen, ve her zamanki gibi inat edersen, er ya da geç, o sandık geldiğinde, millete kafa tutmanın hesabını, gider milletimize verirsin. Sonra söylemedi deme."
''ÜRETEN SANAYİCİMİZE ÇÖKMEYE ÇALIŞIYOR''
Akşener, grup toplantısında, organize sanayi bölgelerinin (OSB) sorunlarını dile getirerek yaşanan sorunları anlatması için kürsüye bir sanayiciyi çıkardı. Erkan Yıldırım adlı sanayici sorunları dile getirdikten sonra Akşener, ''''Ülkemizde, belki de en iyi işleyen yapılardan biri, Organize Sanayi Bölgeleri''dir. Peki iktidardakiler ne yapıyor? OSB''lerin eksiklerini nasıl tamamlarım? Ekolojik rekabetçiliği yüksek bölgeleri, nasıl inşa ederim diye düşüneceklerine, OSB''leri kamulaştırmaya çalışıyorlar. İbretlik gerçekten'''' dedi.
Akşener, şöyle devam etti:
"Öyle ucube bir sistemle karşı karşıyayız ki; bugün Sayın Erdoğan, sadece Türkiye Cumhuriyeti''ni yönetmiyor. Aslında onu da yönetemiyor da, hadi neyse... Kendisi aynı zamanda; Varlık Fonu''nun başı olarak; Ziraat Bankası''nı, HalkBank''ı, Vakıfbank''ı da yönetiyor. Borsa İstanbul''u da yönetiyor. Botaş''ı, Etimaden''i de yönetiyor. Türk Hava Yolları''nı, Turkcell''i ve Türk Telekom''u da yönetiyor. Kendisi kumara karşı ama, Şans Oyunlarını da, At Yarışlarını da, o yönetiyor. Şeker fabrikalarına gıcığı var, Çay üreticilerine de düşman ama; Türk Şeker''i de, Çay-Kur''u da, o yönetiyor. Hatta ekonomiden gram anlamıyor ama; İstanbul Finans Merkezi''ni de, yine o yönetiyor. Evet maalesef, tüm bu kurumların imza yetkilisi, Sayın Erdoğan. Şimdi de, tüm bunlar yetmemiş olacak ki, özel sektöre el attı. Organize Sanayi Bölgelerini de, kendine bağlamak istiyor. Çünkü, ülkemizde işleyen ve çalışabilen, bir tek OSB''ler kalmıştı; onları da kendine bağlayıp, kurutursa, rahat edecek. Biliyorsunuz, Organize Sanayi Bölgelerine yönelik, bir yasa tasarısı var. Bu yasa tasarısında, OSB yönetiminin, kamuya bırakılması gibi, bir durum söz konusu. Kendisi, bir yandan, devletin stratejik kurumlarını, özelleştirme adı altında, satıp savarken; diğer yandan da, tüm zorluklara rağmen, azimle ve inatla üreten sanayicimize, çökmeye çalışıyor. Arkadaş başarıya düşman... Nerede bir başarı varsa, gidip çöküyor. Başarılı olan, devletin kurumuysa, satıyor. Başarılı olan, özel sektörse, gidip tepesine çöküyor. Gerçekten çok enteresan..."