Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Yeniçağ da olmasa...

Yeniçağ, Türk milliyetçilerinin yeni çağa Türkçü bakışıdır. Özellikle siyasi dağınıklık içinde bulunduğumuz bugünlerde Yeniçağ önemli bir görev üstlendi ve bence bu görev bitmedi.

Türk milliyetçilerinin hareket noktası Türklüktür. Kendilerini Türk hissederler, Türk bilirler, Türk'ü severler ve onun yükselmesini isterler. Türk'ü çok sevdikleri için de onu koruma içgüdüsü en çok onlarda gelişmiştir. Tehlikeleri ilk önce Türkçüler fark eder; ilgilileri ve kamuoyunu uyarırlar. Uyarmaları, kendilerinin, gruplarının, partilerinin aleyhine de olsa Türklüğün korunması için bunlara aldırmazlar.

Erken uyarmalar dolayısıyla Türk milliyetçilerinin başına gelmedik kalmamıştır. 1944'te tabutluklara sokuldular. 1980'de zindanlara atıldılar. İşkenceler gördüler, fakat yılmadılar. Çünkü onlarınki bir sevda idi ve sevdalarından vazgeçemezlerdi.

Amma velakin... Başlarına gelen biraz da kendilerini anlatamamalarındandır. Daha doğrusu anlatacak vasıtalara yeteri kadar sahip olamamalarındandır.

Her grubun televizyonu, televizyonları var; Türk milliyetçilerinin yok. Her grubun büyük gazeteleri var; Türk milliyetçilerinin yok. Bu demektir ki Türk milliyetçilerinin kamuoyu diye bir derdi yok. Biz doğruları, tehlikeleri elimizdeki küçük imkânlarla söyleriz, gerisine karışmayız.

Tamam da... Haydi, kendi başımıza gelenlerden dolayı şikâyetçi olmayalım, tamam da... Bu arada olan, sevda ile bağlandığımız Türk'e Türklüğe oluyor.

Zaman zaman çok iyi, kaliteli basın yayın vasıtalarına sahip olduk. Bazen yüksek tirajlara da ulaştık. Ama hemen hiçbirinin arkasını getiremedik. Bu bizim kusurumuzdur; kendilerini Türk milliyetçisi olarak, ülkücü olarak niteleyenlerin kusurudur. Kusur kelimesi yeğni kalır, suçumuzdur.

Suçumuzdur ve bu bir hayat memat meselesidir. Ya var olacağız, hayatta kalacağız; ya da yok olup gideceğiz. Kimse de adımızı anmayacak. Anmasınlar, zarar yok. Ama Türk milleti ne olacak?

Ne olacağını ben söyleyeyim. Sadece millet olacak, ya da tek millet olacak. Artık "millet"ten ne anlıyorlarsa... Tek millet diyenler ne anlıyorsa, bütün kamuoyu da aynı şeyi anlayacak. Bir gün bakmışsınız ki milletimizin adı İbrahim milleti oluvermiş.

O hâlde görev sadece Yeniçağ gazetesini çıkaranlara düşmüyor. Okuyuculara da düşüyor. Kendilerini Türk milliyetçisi, ülkücü olarak adlandıran herkese düşüyor. Ya var olacağız, ya da adımız silinecek. Ey okur! Başını iki elinin arasına al ve düşün! Aşk derecesinde sevdiğin Türk milleti için ne yapabileceğini düşün!  Neyimiz eksik Allah aşkına? Yani çok satan, büyük bir gazeteye biz niçin sahip olamıyoruz? Sayımız 50.000 mi, 60.000 mi, 100.000 mi? Biz bu kadar mıyız? Bu kadar mıyız?

Hepinizin "hayır" dediğini duyar gibiyim. Hayır, hayır!.. Referandumda haykırdığımız gibi. İşi orada bırakacak mıyız? Niçin hayır dedik. Evet'in büyük bir felaket olduğunu düşündüğümüz için. Hiç olmazsa önemli bir kısmımız böyle düşünmedi mi? Öyleyse görev devam ediyor.

Türk milliyetçileri bu ülkenin idaresini ele alacak yetenek ve beceriye sahip olduklarını göstermelidir. Bunun için önümüzde bir imkân var. Milliyetçi dostlarımıza da gazeteyi aldırmak. Almıyorlarsa biz alıp onlara verelim ve kendilerini mahcup edelim.

Evet, çok bir şey değil ama başlangıç için önemli. Ayağa kalkmak, ayakta durmak, var olduğumuzu göstermek için önemli. İktidarın yolu kamuoyundan geçer. Kamuoyuna da basınla ulaşılır. Yeniçağ da olmasa biz kendimizi nerede ifade edeceğiz? Elbette kendimden bahsetmiyorum; bütün Türk milliyetçilerinden bahsediyorum. Biz kendimizi nerede ve nasıl anlatacağız? Ne dersiniz, her gün 2 Yeniçağ alıp daha çok insana ulaşamaz mıyız?  

Yazarın Diğer Yazıları