Yeni eğitim yasası: 4+4+4
Herkes 4+4+4’ü konuşuyor, ama işin esasına giren yok. Tasarıyı hazırlayanlar, ilk kademeden sonra uzaktan eğitim düzenlemesi getiriyorlar; muhalifler, kızlar 11 yaşında eve kapatılacak diye kıyamet koparıyor. İktidar, tamam diyor, uzaktan öğretim ikinci kademeden sonra başlasın. Muhaliflerde bir rahatlama... Aslında iktidar bu tavizi vermeye zaten hazır.Yani bir tür taktik uyguluyor: İtirazınızı kabul ettik, daha ne istiyorsunuz? Oysa asıl amaç, İmam-Hatip okullarını beşinci sınıftan başlatmak.
Ben 1962 yılında İzmir İmam-Hatip Okulu’nu bitirdim. O zaman bu öğretim kurumunun adı lise değil okul idi ve bu adlandırma meslek okulu olmanın gereğiydi. Doğru olan ve “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” yürürlükte bulunduğu sürece yasal olan da budur. Böyle olduğu için ben bir yıl daha çalıştım, lise bitirme sınavlarını da verdim ve aynı zamanda lise mezunu oldum. Ancak bu şartla üniversiteye girebildim. Ne İmam-Hatiplere üniversite hakkı istedim, ne de devlete küstüm. Ben bir meslek okuluna girmiştim. Eğer edebiyat öğretmeni olmak istiyorsam Edebiyat Fakültesi’ne girmeliydim ve bunun için de lise diploması almalıydım. Okuduğum İmam-Hatip okulundan da hiç şikâyetçi değilim; çünkü orada çok iyi bir din kültürü almıştım.
Daha sonra İmam-Hatip okulları da lise olarak adlandırıldı ve bütün meslek liseleri mezunlarına üniversiteye girme hakkı tanındı. Bu, meslek okullarıyla liseler arasında bir fark bırakmadı ve Türk eğitim sistemini yoldan çıkardı. Düz liseler aleyhine açık bir adaletsizlik ortaya çıktı; çünkü meslek okulu mezunları üniversiteye giremeseler bile bir meslek sahibi oluyorlardı. Lise mezunlarının ise böyle bir avantajı yoktu.
Şimdi birkaç ülkeye bakalım... ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’da zorunlu eğitim ya 16 yaşına kadardır; ya da 11-12 yıldır. İlk üçünde meslek eğitimi, zorunlu eğitimden sonra başlar. Fransa’da üniversiteye girebilmek için lise sonunda “bakalorya” sınavlarını vermek şarttır. İngiltere’de de “Orta Öğretim Genel Sertifikası (GCSE)” sınavı kazanılmadan üniversiteye girilemez. Meslek edinmek isteyenler ise orta öğretimden sonra meslek eğitimi veren kolej ve enstitülere girerler.
Almanya’da 4+4+4 sistemi vardır. Üstelik ilk kademeyi bitirenler meslek okullarına da gidebilirler. İşte tasarıyı hazırlayanlar için en güzel örnek. Amma!.. İşin esası bu “amma” da yatıyor. İlk kademeyi bitirenlerden ancak orta seviye ve altındakiler meslek okullarına gidebilir. Başarılı çocuklar ise gimnazyuma, yani üniversiteye hazırlayan öğretim kurumuna giderler. Gimnazyumun son sınıfında, yazılı ve sözlü basamakları olan beş ayrı merkezî sınavdan geçerek “abitur” denilen diplomayı almaya hak kazanırlar ve bu diploma onlara üniversite kapısını açar. Gimnazyum için yeterli başarıyı gösteremeyen öğrenciler ilkokulun dördüncü sınıfından sonra ya “Realschule” ye ya da “Hauptschule”ye giderler. Bunlardan birincisi teknik yetenek isteyen meslekler içindir; en düşük seviyedekileri alan üçüncüsü ise diğer zanaatlar için. Evet, 4+4+4 istiyorsanız onun da şartı bu. Eğitimde yetenek ve başarıyı esas alan bu sisteme razı iseniz tamam, ama yukarıdaki şartlarla. Yani başarılı olanlar üniversiteye, başarısız olanlar meslek ve zanaat okullarına. Sadece 4+4+4’ü gösterip kurnazlık yapmayın. Muhalifler de bu sistemleri doğru dürüst inceleyip bilgiye dayalı muhalefet yapmalıdırlar.
Peki çocuklar dinini nasıl öğrenecek? Elbette seçimlik derslerle ve kurslarla. Din Kültürü ve Ahlak Dersi, sadece bir dinin inanç ve ritüellerine dayanmadığı takdirde zorunlu olabilir. Müslümanlıkla ilgili bilgilerin verileceği, itikat, muamelat (dinî uygulamalar), hatta Kur’an gibi dersler ise seçimlik olabilir ve bence olmalıdır. Yüksek İslam Enstitüleri tekrar açılmalı ve İmam-Hatip okullarının yüksek kısmı olarak öğretim vermelidir. İlahiyat fakülteleri ise dinlerle ilgili akademik kurumlar olmalı ve ancak onlar üniversite bünyesinde yer almalıdır. Diğer meslek okulları da buna göre kademelendirilmeli ve onlara ait yüksek okullar üniversite bünyesinden çıkarılmalıdır.