Yeni Anayasa Yeni Oyun
"Yeni" anayasa ile insanların daha özgür olacağı demokratik bir devletin yaratılacağı propagandası yürütülüyor. Yeni anayasayla toplumsal barış, işleyen bir demokratik sistem, evrensel insan hak ve özgürlükleri vaat ediliyor. Âdeta bütün siyasi, ekonomik ve toplumsal taleplerin "yeni" anayasayla çözüleceği imajı kamuoyuna propaganda ediliyor.
Anayasaya, toplumsal mutabakat metni olmasının ötesinde büyük bir keramet yüklemek doğru değildir. Yapılacak bir anayasaya her türlü özgürlüğün, işlerliğin, hakkın ve kalkınmanın evveli ya da ahiri olarak görmek yanlıştır. Herhangi bir kavrama ya da olguya olduğundan fazla anlam yüklemek yanıltır, yanlışa götürür. Bu anlamda Yeni Anayasayı fetişistleştirmemek esas olmalıdır.
400 milletvekili istendi millet vermedi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Haziran seçimleri öncesinde siyasi parti genel başkanlarından daha çok miting yaptı. AKP için dört yüz milletvekili halktan talep etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halktan istediği Anayasayı değiştirmek ve başkanlık sistemine geçişe halk izin vermedi. 7 Haziran seçimleri esasen özü itibarıyla Başkanlık referandumuydu. Bu referandumu Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybetmiştir.
2011 seçimleri akabinde kurulan "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" başkanlık sistemine geçilmesine ilişkin dayatma yüzünden dağıldı. Masayı dağıtan AKP olmuştur. 1 Kasım seçimleri akabinde TBMM'de partilerin sayısal ağırlığı yönünden ciddi bir değişim yoktur. Buna karşın TBMM'nin yeniden "Başkanlık Sistemi" gündemiyle Yeni Anayasa çalışmalarının başlatılmasının nedeni ne olabilir? Muhalefetin ve iktidarın Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerinde bir değişiklik yokken kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonundan hangi sonuç beklenmektedir? Malumu ilan için komisyon kurmanın mantığını anlamak mümkün değildir.
Yürürlükteki Anayasa'ya uymayanların yapılacak yeni anayasaya uymalarını beklemek de doğru bir yaklaşım değildir. Mevcut parlamenter sistemi 'bekleme odasına koyduğunu' açıklayan Cumhurbaşkanı Yeni Anayasa için toplantı üstünü toplantı yapıyor. Yürürlükteki anayasanın ve yapılan yeminin gereği tarafsız, partiler üstü olması gereken Cumhurbaşkanı bunların hiç birisine uymuyor!
Yöneticilerin yasaları önemsememesi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça "Mevzuat amcayla bu işi yürütmeye kalksaydık biz yanmıştık. Onu kendimize uydurduğumuz için bu işi başardık., onun bizi bağlayıcılığına evet demediğimiz için bu işi başardık" diyor. Mevzuata yani yasalara uymamayı kutsayan bir zihniyet neden yeni yasa yapmaya kalkıyor, anlaşılır değildir. Yasalara uymayı değil yasaları kendine uydurmak demokratik bir rejimde olacak şey değildir.
Bir süre önce bir Bakana ait olduğu iddia edilen bir ses kaydında, bir gazetecinin evinin, ofisinin kapısının kırılarak içeriye girilmesini ve belgelerin yayınlanmasının engellenmesi gerektiğini söyleyebiliyor. Bunun "yasa dışı olur" diyen TİB Başkanı'na da şu cevabı verdiği iddia edilmiştir. "Biz yasa yapan yeriz. Yaptığımızı suç olmaktan çıkarırız. Yüzde 50 oy almış bir partinin iradesini söylüyorum".
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlarla yaptığı toplantıda şöyle diyor: "Sizden ricam mevzuat şöyledir böyledir; yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa…"
Bir zamanlar rahmetli Süleyman Demirel'in "rutinin dışına çıkma" dediği olgu budur.
Mevzuata uymak devlet ve toplum yönetiminde meşru ve hukuki tasarruf için zorunludur. "Yeri geldiğinde" mevzuatın bir kenara bırakılması keyfi ve gayri meşru tasarrufların da başlangıcını oluşturur.
Mevcut Anayasayı günah keçisi ilan etmek, yasal sınırları tanımamak meşruiyet dışına çıkmak anlamına gelmektedir. Yasaya, kaideye, kurala toplu tabirle mevzuata uymamak gayri meşruluğun önünü açmak demektir. Anayasanın ya da mevzuatın eskimesinin meydana getirdiği sorunlar anayasal çerçeve içinde kalınarak çözülebilir. Herkesin mevzuatı kendine uydurmaya kalkması anarşiyi ve kaosu çağırmak anlamına gelir. Herkesten daha çok devlet yöneticilerinin bundan kaçınması gerekir! Türkiye'de tam tersi oluyor.