Yazıklar olsun, yazıklar olsun!
Haydi birilerini anladık, beyinsel cibilliyetlerinin gereğini yerine getiriyorlar. Ya siz muhalefet partileri, ya siz?.. Haydi birileri, Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulunmayı içlerine sindiremiyorlar; ya siz CHP, ya siz MHP?.. Sizler 19 Mayıs günü, yönetim kurullarınızla Ata’nın huzuruna çıkamaz mıydınız? Kim size engel olabilirdi?
Devleti temsil eden makamların 19 Mayıs kutlamalarından çekilmeleri karşısında gösterilecek tepki, sadece halka ve gençliğe mi bırakılmalıydı? Sizler, halkın temsilcileri olarak Meclis’e girenler! Binbir bahaneyle kuşatılmış bu kararlara karşı tepkilerinizi ortaya koyamaz mıydınız? Birkaç il ve ilçede Atatürk anıtlarına çelenk koyma teşebbüsleriyle mi yetinmeliydiniz? Ey CHP, ey MHP! 19 Mayıs günü yüz binleri Tandoğan Meydanı’na, Taksim Meydanı’na toplayacak gücünüz mü yoktu, yoksa bunları düşünecek kadar aklınız mı yoktu? Veya daha vahimi... Siz de mi o bahanelere aldandınız?
Birileri hep âlemi sersem sanıyor, birileri her zaman vatandaşı aptal yerine koyuyor. Adım adım hangi hedefe doğru gitmek istediklerini vatandaş bilmez diye düşünüyor. Uydurdukları bahaneleri herkes yutar zannediyor (Okuyucular, yutmak gibi bir argo ifade kullandığım için lütfen kusuruma bakmasınlar; vallahi, edep konusunda da balık baştan kokuyor.). Kimileri de onların bahanelerine bilimsel ve sosyolojik kılıflar uydurmakla meşgul. Komünizm diyorlar, faşizm diyorlar... Militarizm diyenler de var. Tankların gölgesinde, silahların gölgesinde imiş. Resmî törenlerle gençler zorlanıyormuş...
Birilerinin her günkü konuşmalarını ve uygulamalarını takip etmeyenler, bütün bu bahanelere ve onlara giydirilen bilimsel kılıflara inanabilir. Fakat siz, ey CHP ve ey MHP! Siz de mi bu bahanelere inanıyorsunuz? İnanmıyorsanız niçin bu kadar tepkisiz kalıyorsunuz? Yüz binler sadece seçim gezilerinde mi toplanır? Sadece oy istemek için mi? Ülke için vahamet derecesinde önemli olaylar karşısında büyük mitingler yapamaz mısınız? Yoksa miting yapmak da mı demokrasiye aykırı? Eğer demokrasinin en temel özelliklerinden biri olan toplanma hakkı da birileri tarafından engelleniyorsa o zaman mitingler yapmak için daha esaslı bir sebep ortaya çıkmıyor mu? Millî günler boğulmak istenecek, devletin kuruluş felsefesi değiştirilmek istenecek, üstüne demokrasi de boğulmak istenecek ve siz hâlâ duracaksınız!... Böyle giderse toplayacak armut da kalmayacak beyler!..
Bu kadar milletvekili, bu kadar parti yöneticisi, bu kadar danışman, bu kadar taraftar ve bilmem ne kadar bütçe... Hangi ülkede millî günler nasıl kutlanıyor, bunu araştıramaz mıydınız; bir haftada, on günde, bir ayda bu konuyu ortaya koyamaz mıydınız? Bahanelerini ağızlarına tıkayamaz mıydınız? Mesela Fransa. Her yılın 14 Temmuz’unda millî bayramlarını kutlarken askerî birlikler Zafer Tâkı’ndan geçit törenine başlamıyorlar mı? Paris’in en geniş caddesi Champs-Elysèes’yi boydan boya uygun adımlarla geçip Concorde Meydanı’nda bekleyen cumhurbaşkanını, hükümet üyelerini ve yabancı elçileri selamlamıyorlar mı? Fransa, komünist veya faşist yönetimlerle mi idare ediliyor? Alın Fransa örneğini, araştırın başka ülkelerdeki kutlamaları ve vurun yalanlarını yüzlerine!
Türkiye’deki “resm-i geçit”lerden kim, neden gocunur? (Bu arada bir parantez daha açalım ve resm-i geçit’teki ilk kelimenin “resmî” ile ilgisi olmadığını, dolayısıyla birilerinin telaffuz ettiği gibi-mi hecesinin uzatılarak söylenemeyeceğini belirtelim. Böylece buradaki ilk kelime üzerinden de “resmî” polemikleri yapmak cehaletine hiç kimse düşmemiş olur. Bu terimdeki “resm”, “tören” demektir ve terim bütünüyle “geçit töreni” anlamına gelir.) Her ülkenin millî günleri, bayramları vardır ve bu günler gelenekleşmiş törenlerle kutlanır. Mesela Fransa’daki tören 1880’den beri icra edilmektedir. Marjinal gruplar dışında hiç kimse de bu törenlerle rap rap diye alay etmemektedir. Özellikle büyük ülkeler, ordularının gücüyle övünürler ve bunu her fırsatta göstermekten gurur duyarlar. Bu gibi gösterilerden ancak hastalıklı ruhlar rahatsız olurlar. Aynı şekilde gençlerin spor gösterileri de zevkle ve gururla seyredilecek gösterilerdir. İçlerinde gençlik ateşi, gençlik sevgisi ve spor heyecanı bulunmayanlar elbette bu tür gösterilerden de rahatsız olurlar. Ne yani, spor deyince ille de vurdu kırdı mı anlaşılacak? Estetik hareketler spor değil mi? Bütün bunları aymazlara ben mi anlatacağım, yoksa siz mi ey muhalefet partileri? Kalkın ve silkinin; yoksa kaybeden yalnız siz değil bütün memleket olacak.