Yavuz’dan bir haber geldi!..
Yine bir habere, habersiz yakalandım! Her insanın olduğu gibi benim de hayatımda depremler, deprem gibi etkiler yapan sarsıntılar, oldu elbette! bu haber de o şahsî depremlerimden birinin adı! Kimine öfkelenerek, kimine ağlayarak, kimine inadına direnerek, kimine gülerek, kimine de sadece seyrederek dayandımdı!
Şimdi ne yapacağım, Çalabım’a duâdan gayrı?
Silivri’deki “Kahraman Millet Evlatları” ndan haberleri hep Yavuz’dan aldım!
Köşesinden; kocaman tarifli, alınıp satılabilmenin adını “transfer” koydurabilen, “dolma kalem” fıtratlı, ucuz fikir fâhişelerinin ağızlarına almaya korktukları gerçekleri hep Yavuz’dan öğrendim! Veya onları hasım ilan eden, kendini “Güç yetmez güç” vehmeden, BOP Eş Başkanlığı’yla övünen, Haçlı ile birlikte NATO adıyla Müslüman ülkeleri bombalatabilen Müslüman Başbakan’a yağcılık olsun diye üç yıldan fazladır gözaltında olmalarına rağmen olumsuz her işin müsebbipleri diye göstermekten çekinmeyen; Haçlı Müslümanların, dönmeyi meslek edinmiş döneklerin, ikindi güneşini arkalarına almış uzun gölgeli cücelerin korkularının aksine köşesinden fırlayan cesûr haberleri hep O’ndan öğrendim!
Şimdi, Yeniçağ Gazetesi’nin Yavuz Selim Demirağ Köşesi’nden okuduğum; “Yazarımız Yavuz Selim Demirağ geçirdiği ciddi bir ameliyat sebebiyle yazılarına ara vermiştir” haberine, habersiz yakalandım!
Sevgili Yavuz Selim’in başına gelenin sebebini de bilirim! Bilirim ki o davûdi erkek sesiyle kendine has üslûp ve şivesiyle; “Ağabeiiyy! Ben de seni seven adam” diye gülerken içi hep kan ağlardı! Bilirim ki yıllardır annesinin, sonra kızının geçirdiği ciddi rahatsızlıkların kendinde yaptığı tahrîbata tuz-biber olan 21.yy. Malta’sı-Silivri takipleri, bünyesine ağır geliyordu!
Bilirim ki eskimeyen, eskitilemeyen Harbiyeli’liği ile Yavuz Selim; eşit kuvvetler arasında olmayan bu insafsız mücâdelede, gücünün, direncinin çok üstünde bir gayretle hep aklına, vicdânına yüklenmişti! Bilirim ki Harbiyeli’liğinin verdiği direnç ve idmanla Yavuz Selim; bir yandan 21.yy Maltası’nı takip ederken, bir yandan Türk Dünyası’nın Haçlı karşısında terk edildiği yalnızlığa kafa tutarken, bir yandan Türk Milliyetçiliğinin siyâseten sahipsizliğine bıkmadan çâre ararken, bir yandan da annesine, kızına şifâ peşindeyken, kendi sağlığını ihmal ediyordu!
Kalemini kendine iş, işini kendine kalem edinebilmiş tanıdığım olağanüstü ’Kalemler’den biri olan Yavuz Selim’e Allah’tan âcil şifâlar diliyorum! Seçimlere on gün kala “MHP Diyarbakır Mitingi”nde olay çıkartma endişesi ile gözaltına alındığımda el koyulan telefonlarım hâlâ iâde edilmediği için, Dost Dünyam’la irtibâtım hâlâ kopuk! Telefonla Yavuz Selim’e ulaşamamamın da sebebi de budur!
“Ol” deyince olduran Allah’ım! Yavuz Selimimiz’e şifâlar ver! Geçmiş olsun Yavuz’um! Geçmiş olsun Yiğidim!
Ben; seni, seven adam vesselâm...