İYİ Parti Başkanlık Divanı Genel Başkan Meral Akşener liderliğinde İYİ Parti Genel Merkezinde toplantı.
Toplantının ardından gündeme ilişkin basın açıklaması düzenleyen İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, sözlerine öğrencilerine Türk bayrakları ile 29 Ekim kutlaması yaptırdığı için, Şırnak’ta PKK terör örgütü tarafından hedef yapılan Seçil Öğretmen’e teşekkür ederek başladı.
Ağıralioğlu, “Seçil Öğretmen’in şahsında tekraren ifade edelim ki: Öğretmenleri, hukuk insanları ve din adamları “itibarlı” olmayan bir toplum asla ayağa kalkamaz. Bu meyanda evlatlarımızı istikbale hazırlamak isteyen atanamayan öğretmenlerimizin haklı ve meşru talepleri vardır. 3600 ek gösterge dahil, eğitim fakültelerimizin durumu, niceliği, niteliği derhal çok ciddiyetle gözden geçirilmelidir. Bu husus, en acil meselelerimizdendir” dedi.
“CUMHURBAŞKANI ŞAYET ABD’YE GİDECEKSE...”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinin belirsizliğini korumasına dair Ağıralioğlu, “İYİ Parti olarak biz; Sayın Cumhurbaşkanı şayet ABD’ye gidecekse, Trump'ın Türk devletini rencide eden, Türk Milleti’ni utandıran rezil mektubunu kameralar önünde ABD Başkanı’na aynen iade etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mektupla birlikte mal varlığı üzerinden yürütülen tartışmalara meydan okuyacak bir cevap vermesini de bekliyoruz” dedi.
"ZAMAN GAZETESİ ORTAKLARININ ÇIKMASINI ESEFLE KARŞILASIN"
Yavuz Ağıralioğlu, Bülent Arınç’ın KHK’lılar ile ilgili açıklamalarına cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “esefle kınadım” yorumunu eleştirerek, “Şöhretli olup kurtulanları esefle karşılasın. Şöhretli olan, siyasetten kendisini koruyacak, kendisini kollayacak, hakkını muhafaza edecek şöhretli adamlar bulanların çıkabilmesini hukuk adına esefle kınasın. Zaman gazetesi ortaklarının çıkmasını esefle karşılasın” dedi.
KHK’lılarda masum olanların haklarının verilmesi gerektiğini belirten Ağıralioğlu, “Devlet ricalinden bir tanıdığı olanların, ensesi kalınların ve meşhurların birer birer salıverildiği bir ortamda; bu hain darbe girişimine hiç karışmamış, bu terör örgütü ile hiç işi olmamış, bu suça hiç ortak olmamış ve masumiyetleri Türk hukuku tarafından sağlanmış olan insanlarımızın itibarlarını iade etmek ve bu insanlarımızı “bu kuyudan çıkarmak” için neyi beklemekteyiz? Bu hususta artık devlet mekanizmasının hızlı bir şekilde çalıştırılması gerekmektedir. Vicdanları kanatmaya daha fazla hakkımız yoktur. Masumlar için gereken yapılmalı, beraatını alanlar işlerinin başına acilen döndürülmelidir” dedi.
“Türk devletinin verdiği takipsizlik kararına itibar edilmeyeceksek neye itibar edeceğiz?” diyen Ağıralioğlu, “Adaletin verdiği kararı Türk Devleti bürokrasisi ciddiye almıyor. Tam olarak ne isteniyor ki mağdur olduğunu iddia eden insanlar mağduriyetlerini kanıtlayabilsin? Biz, her mahfilde Fetö'ye asla tolerans tanınmaması ve teröre karşı da amansız mücadele verilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Fakat masum ile suçlu ayrılmalı, Türk mahkemelerinden "takipsizlik ve beraat" alanlar ile ilgili de bir an önce çalışma yapılmalıdır. Türk adaleti güvenebileceğimiz ve “medet” bekleyeceğimiz yegâne mecra olmalıdır” ifadelerine yer verdi.
Açıklanan enflasyon rakamları ile halkın yaşadıkları arasında büyük bir fark olduğunun altını çizen Ağıralioğlu, “Hane halkı ve şirket tasarruf oranları ortadadır. Bizim bu oranlarla ayakta kalabilmemiz, ekonomimizi ayağa kaldırabilmemiz mümkün değildir. Açıklanan rakamların bize vermeye çalıştığı ümide rağmen alışveriş yapan herkes hissetmektedir ki enflasyon %8,5 olarak açıklanan enflasyon hissediliş rakamları %20 lerin üstündedir” dedi.
Hükûmetin bir başarı olarak takdim ettiği bu rakamların vatandaşta aynı gerçeklikte karşılık bulamadığının altını çizen Ağıralioğlu, “Ekonominin düzeldiğini gösteren rakamlar ile bizim hissettiğimiz arasındaki farkı bize kim nasıl açıklayacak? Enflasyon sepetinde 407 ürün vardı, 1 tanesi düştü 12 tane ilave ettiler ve 418'e çıktı. ‘Enflasyon hesaplama sepetindeki bu 418 ürünün 300’e yakınında fiyat artışı olduğu halde bu enflasyon nasıl düşüyor’u da bize anlatmaları lazım” dedi.
Ağıralioğlu, 2020 bütçesinde, 138 Milyar TL faiz ödemesinin öngörülmesini ise, “2020 yılında öngörülen yatırım bütçesi 88 Milyar TL’dir. Yolsuzluk, israf, denetim zafiyeti ve kamu harcamalarının etkin kullanılmaması, yatırımlara ayrılabilecek bütçenin ne yazık ki fazlasıyla faize gitmesine sebep olmaktadır” sözleriyle eleştirdi.
"SİZE GEREK YOK KENDİ EKONOMİMİZİ KENDİMİZ MAHVEDERİZ"
Bahsedilen faiz lobisinin hükümetin içerisinde olduğunu belirten Ağıralioğlu, “Faiz Bakanlığı kurulsa bu bakanlık şu an mevcut olan 16 bakanlığın bütçesinden daha büyük bir bütçeye sahip olurdu. Faize bu kadar büyük paralar ödeyerek ayağa kalkmanın imkânı yoktur. Türk Ekonomisi faiz bakanlığından kurtulmanın yolunu bulmak zorundadır” dedi.
İsraf ekonomisinin kapatılamaz bütçe açıklarına dönüştüğünü ve bu durumunda ekonomiyi kırılgan hale getirdiğini belirten Ağıralioğlu, “Trump’ın ‘Sizi ekonomik olarak mahvederiz’ tehdidine biz aslında kendi ekonomimizi kötü yöneterek milli bir tavır sergiliyoruz. ‘Size gerek yok biz kendi ekonomimizi kendimiz mahvederiz’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika ziyaretini yapacağı telefon konuşması sonrası karar vereceğini dile getirmişti. Peşinden de kurduğu cümle “Arkadaşlar irtibat kurmaya çalışıyor” cümlesi oldu. Arada iletişimsizlik mi var sizce, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusuna, “Cumhurbaşkanı’na mektup tartışması üzerinden cevap verdi. Herkesi tatmin edecek bir meydan okuma beklediklerini söyleyen Ağıralioğlu “Bize Barış Pınarı Operasyonu vesilesi ile gönderilen mektup milletimizi rencide etmiştir. Hafızalarımızda bu rencide edici Türk diplomasi tarihine asla arşivine girmemesi gereken bir mektuptur. Bu mektubun şayet gidecekse sayın Cumhurbaşkanı elden kendilerine teslim edilmesi bir de bu yapılırken, ikide bir benim mal beyanım üzerinden bir itibar suikastı yapma teşebbüsünde bulunmayın diye bir meydan okumayı da birlikte beklediğimizi ifade ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ABD’ye gidecekse şayet gitsin hem mektubu götürsün hem de mal varlığım üzerinden devletimizin, milletimizin itibarsız hale getirme
teşebbüslerinize meydan okuyarak cevap veriyorum desin. Herkesi tatmin edecek bir meydan okumayı hem Türk devleti hem Türk milleti hak ediyor diye düşünüyorum” cevabını verdi.
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı’nın “Laf dinlemiyordu görevden aldık” sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna ise görevden alınma sürecine dikkat çekerek cevaplayan Ağıralioğlu, bu süreçte yapılan konuşmaların usulü ve adabının doğru olmadığı belirtti. Demokrasimizin ve yönetim kalitemizin siciline hasar veren bir cümle olduğunu söyleyen Ağıralioğlu “Hükümetin elinde bulundurduğu kuvvetin kendisiyle ahenkli çalışacak bürokrat seçme hakkı mahfuzdur. Ama bir de bu işleri konuşmanın usulü ve adabı vardır, dünyada bu işlerin konuşulma şekli vardır. Türkiye’de demokrasi ve yönetim kalitemizi belirleyen şey aslında bu tür işlerle alakalı kurduğumuz cümleler, yaptığımız işlerin kalitesine ve yaptığımız işlerin niteliğine alâmettir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Laf dinlemiyordu görevden aldık” cümlesi demokrasimizin ve ekonomi yönetimimizin kalitesini tespit ve teyit anlamında sicilimize hasar veren bir cümle olarak gördük” dedi.