Yaşam enflasyonu yüzde 50'ye yükseldi

Yaşam enflasyonu yüzde 50'ye yükseldi

İYİ Parti'den enflasyon rakamlarına ilişkin yapılan açıklamada yaşam enflasyonunun yüzde 50 olduğu hatırlatılırken "Vatandaşı hayat pahalılığının olmadığı yönünde kandırmak ise hiç bir zaman mümkün olmayacaktır" ifadelerine yer verildi.

İYİ Parti Ekonomi  Politikaları Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada ekonomideki son durum ve enflasyona ilişkin değerlendirme yapıldı.

Açıklamada, yaşam enflasyonunun yüzde 50'ye dayandığına dikkat çekilirken, "Ekonomi anlık ve keyfi kararlar ile değil önceden belirlenmiş stratejiler doğrultusunda yönetilmesi gerekir" uyarısında bulundu.

İYİ Parti'den yapılan açıklama şu şekilde:

Finansal Piyasalar, Faiz, Kur ve Enflasyon

Geçtiğimiz hafta Para Politikası Kurulu toplantısı ile politika faizi 3,25 baz puan indirdi. Piyasa beklentisi en az %2,75 ile %4 arasında bir düşüş olması yönündeydi.

Böylece 2 ay gibi bir süre içinde politika faizinin %24 den %16’50 ya, mevduat faizlerinin de buna bağlı olarak (baskı ile) %15-15’50 brüt seviyesine gerilemesi sağlanmış oldu (yıllık mevduatın faizi net %13-13,50 seviyesinde olacak)

Piyasaya yapılan bu zorlama ile müdahale edilmesinin arkasında hiç bir temel ve bilimsel argümana dayanmayan “faiz düşerse enflasyon da düşer” söyleminin yer aldığını görüyoruz.

Serbest Piyasa Ekonomisi mekanizmasına ve ekonomi teorisine ters olmasına rağmen “faizleri düşürürsek enflasyon düşecek” iddiasının gerçekleşmeyeceği önümüzdeki altı ay gibi kısa bir sürede görülecektir.
 

Faiz Düşürme Politikası veya Baskısı Hakkında Görüşlerimiz

A - Enflasyonun düşmesi sonucunda faizler ve kurlar düşebilir, buradaki sebep sonuç ilişkisi de kesin değildir, diğer ekonomik değişkenlerde yaşanan iyileşme ile bu olumlu gelişmeler ancak sağlanabilir, enflasyonlar mücadelenin önemli bir parçası da ekonomi yönetimine olan güvendir, bu güvenin kalmadığı artık yaşanarak öğrenilmiş bir durumdurç

Basit biçimi ile üretim maliyetini artıracak en ufak bir etki enflasyonun düşmesini bırakın tam tersi fiyat artışına neden olacaktır.

Şimdi sormak istiyoruz neden son 1 yılda dünyada doğalgaz fiyatları düşme eğilimindeyken, son bir ayda doğalgaza %15, elektiriğe %32 zam yapılmıştır? Bu üretim maliyetini artıracak zamlar sonrası enflasyon ancak geçici ve göstermelik bir iyileşme gösterecektir.

Kamu kaynaklı bu zamların yapılmasına devam edilirken sırada bekleyen özel sektör zamlarının olduğunu da kamuoyu ile paylaşmak isteriz.

Yukarıda sayılan bu sebepler ile “enflasyonun %10’un altına gidecek, ekonomi dengeleniyor” iddiasının rasyonel yani gerçekçi olmadığını kamuoyu ile paylaşırız.

Enflasyonu yıl sonuna TÜİK üzerinden teorik olarak düşük çıkarabilirsiniz, enflasyon sepeti ağırlığını değiştirmek, gıda (patates veya soğan benzeri) fiyatı ayarlamaları, müdahaleler, istatistik marifetiyle fiyat düşürmesi yöntemleri ile bir süre vatandaşı da oyalayabilirsiniz.

Yıllık tüfe enflasyonuna yıl sonunda %13 lar seviyesinde olacağına artık şaşmayacağız. Hatta Sayın Bakanın idiası olan %10’un altı bile gerçek olabilir.

Resmi enflasyon şuanda %15 olduğunu, gayri resmi yaşam enflasyonunun %50 seviyesinde olduğunu da hatırlatalım.

Vatandaşı hayat pahalılığının olmadığı yönünde kandırmak ise hiç bir zaman mümkün olmayacaktır. Her aile yaşam maliyetinin artmasından dolayı enflasyonunu olduğu gibi hissetmektedir. Ekonomide bir dengelenme olmadığı ise vatandaş tarafından tam olarak bilinmektedir.

B - Faizlerin düşürülmesinin bir başka etkisi de döviz kurunun artması olasılığıdır. Evet bugün ilk tepki 5,80 den 5,65’e yaşanan düşüştür ama yıl sonu hedefinin daha yukarıda olduğunu hatırlatırız. Kısacası devalüasyonun hangi ölçüde ve sürede gerçekleşeceği belli olmamakla birlikte, dolar kurunun daha önce test ettiği seviyeleri tekrar deneyeceğini öngörmek zor değildir.

Piyasada konuşulan, döviz kurunun artması durumunda, bankalardaki 220 Milyar dolar seviyesinde olan döviz tevdiat hesaplarının bozulup TL’na dönüleceği ve piyasadaki TL sıkışıklığının bu şekilde aşılabileceğini öngören politikalardır.

Bu şekilde TL kaynağı bile yaratılacak olsa bu kaynağın hangi sektöre, hangi alana nasıl harcanacağı ayrı bir merak konusudur.

Ekonomi anlık ve keyfi kararlar ile değil önceden belirlenmiş stratejiler doğrultusunda yönetilmesi gerekir.

Siyasi karar ile faiz düşürmek, siyasi karar ile enflasyonu düşük gösterme çabası, döviz kurunun potansiyel olarak yükselme potansiyeli yaratmakta ve bölgedeki siyasi, askeri gelişmeler ile uluslararası siyasetteki Türkiye aleyhine gelişmeler TL nin döviz karşısında değer kaybedebileceğini göstermektedir.

İlgili Haberler